English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My passport

My passport translate Turkish

662 parallel translation
Got my passport and dropped over.
Pasaportumu aldım ve geldim.
- My passport is yellow.
- Pasaportum sarı.
My passport is yellow.
Sarı pasaportum var.
My passport is yellow.
Sarı pasaportluyum.
Here, this is my passport for identification purposes.
İşte bu da kimlik tespiti için pasaportum.
Here's my passport.
İşte pasaportum.
- I showed my passport at the airport.
- Pasaportumu havalimanında göstermiştim.
My passport -
Pasaportum...
- I'm doing a story for Harper's Bazaar... - As soon as I find my passport, please. I left it in my cabin.
Ama biz alana kadar lütfen sözleşmeyi imzalamamaya çalış Phil.
And also you've taken, uh... my passport.
Tabii, ayrıca da pasaportumu almışsın.
This is my passport, Captain.
Pasaportum bu, Kaptan.
It was my passport... from the stockyards to the Gold Coast.
Pasaportum oldu. Ağıllardan Altın Plaj'a geçirdi.
I'm a greek subject, but my passport is in order.
Yunan tebaasıyım ama pasaportum muntazam.
I don't know how I'm gonna go any place when you got my passport and money.
Pasaportumla paramı aldığınıza göre başka bir yere gidebilir miyim bilmem.
I remember that you're the guy who lifted my passport and my money.
Pasaportumla paralarıma el koyan kişi sizdiniz, bunu unutmadım.
My passport.
Pasaportum.
Somebody stole my passport.
Biri pasaportumu çalmış!
You promised me I could go into town and get my passport today.
Bugün şehre inip pasaport almama izin vermiştin.
Didn't Dad promise I could go into town and get my passport today?
Babam bugün şehre inip pasaport almama izin vermişti değil mi?
- And my passport?
- Ya pasaportumu?
Have you seen my passport?
Pasaportumu gördünüz mü?
I'd like to finish this work for you. Then I'd like to go have my passport checked.
Şu çalışmanızı bitirip, sonra da pasaportumu çek ettirmeye gideceğim.
Yeah, I got my passport.
Evet, pasaportum var.
Check with immigration on my passport.
Pasaportumu kontrol edin.
My passport says three foot seven and a half.
Pasaportumda 114 yazıyor.
- May I have my passport?
- Pasaportumu alabilir miyim?
MY-MY PASSPORT?
Pasaportum mu? Evet.
You got my passport?
Pasaportumu getirdin mi?
I have my passport.
Pasaportum hazır.
This is my passport out of here.
- Adımı kullanma. Ne kadar kalacağını sor.
Would you like to see my passport?
Pasaportumu görmek istermisin?
- My passport.
- Pasaportum.
My passport, please.
Pasaportum lütfen.
I didn't really need my passport.
Aslında pasaportuma ihtiyacım yoktu.
My passport lapses in 18 days.
- Pasaportumun süresi 18 gün içinde bitiyor.
My passport's in order, I don't need anything.
Pasaportum hazır, bir ihtiyacım yok.
I've left my passport.
Pasaportumu unutmuşum.
My passport's expired.
- Pasaport sürem de doldu.
But you have not yet seen my passport!
Bizimle gelin! Ama daha pasaportumu görmediniz ki!
- My passport.
- Pasaportum!
I had my passport confiscated, so we can't leave, and just now I had my head nearly decapitated by a meat cleaver.
Pasaportuma da el koydular. Bu nedenle buradan ayrılamıyoruz. Ve az kaldı biri kafamı satırla uçuruyordu.
You know where my passport is?
Pasaportumun nerede olduğunu biliyor musun?
He's got my passport.
Pasaportum onda.
As soon as Stavros gives me my passport, I'll get them to excuse me from the assignment.
Stavros pasaportumu verir vermez soruşturmayı bırakacağım.
My Lord Ambassador... this passport will assure your safe journey to the border.
Sayın Büyükelçi geçiş izinleri sınıra kadar olan yolculuğunuzun güvenliğini sağlayacaktır.
They have to. My temporary passport was up 3 months ago.
Gönderirler. üç ay önce vizem doldu.
My dear Mr. Van Cleve, a passport to hell is not issued on generalities.
Sevgili Bay Van Cleve, belirsizlikler ile cehenneme pasaport alınamıyor. Hayır.
I can renew a passport... but I can't renew my body... or my face or my health.
Geçim kaynağımı değiştirebilirim ama vücudumu, yüzümü yada ruhumu değiştiremem.
My father told me about the passport.
Babam pasaporttan bahsetmişti.
As for the secretaries of state, I order you to sign nothing, not so much as a safeguard or passport, without my consent.
Bakanlara gelince, benim rızam olmadan, bir güvenlik önlemi ya da pasaport gibi şeyleri imzalamamanızı emrediyorum.
My suitcase, passport!
Bavulum, pasaportum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]