Nine o'clock translate Turkish
407 parallel translation
"At Nine o'clock tomorrow morning our supply trains will meet and unite with General Parker's army at the Rock River bridge."
- Yarın sabah dokuzda destek trenlerimiz General Parker'ın Red River Köprüsü'ndeki ordusu ile birleşecekler.
Nine o'clock.
Saat 9'da.
It's nine o'clock.
Saat dokuz.
It's now nine o'clock, and is everybody happy?
Saat şimdi dokuz, ve hepiniz mutlu musunuz?
- Nine o'clock It's light out
- Dokuz. Gün açtı.
And you bellyache about catching the eight or nine o'clock train.
Sense trene yetişmekten bahsediyorsun.
Nine o'clock at the gate.
Akşam dokuzda, bahçe kapısına.
He would call Tuesday morning at nine o'clock.
Salı sabahı saat dokuzda uğrayacak.
- What time's the boat train? - Nine o'clock.
- Gemiye giden tren kaçta?
Well, be at Westlake Park at nine o'clock tonight.
- Bu akşam 9'da Westlake Park'ta buluşacağız.
West end of the lake under the palm tree. Nine o'clock.
Saat 9'da gölün batı ucundaki palmiye ağacının altında.
Six more, nine o'clock level.
6 tane daha, 09 : 00 seviyesinde.
All of us invited that afternoon to attend an understudy's performance, about which the management knew nothing until they were forced to ring up the curtain at nine o'clock.
Hepimiz o öğleden sonra.. .. yönetimin haberi olmadığı, bir yedeğin oyununa katılmaya davet edilmiştik.. .. ta ki saat dokuzda zili çalıp perdeleri kaldırmaya mecbur kalana dek.
Nine o'clock tonight, boys.
Bu gece saat dokuzda, beyler.
Say, nine o'clock?
Saat dokuz gibi?
About nine o'clock, somebody started up that auto and drove off awfully fast.
Saat dokuz sularında biri o arabayı çalıştırdı ve çok hızlı bir şekilde uzaklaştı.
Along about nine o'clock, he stumbled into my camp.
Saat dokuz sularında bizim kamptan geçerken tökezledi.
I imagine there's a lot you want to tell me. Nine o'clock all right?
Bana söyleyecek çok şeyiniz olmalı. 9 : 00, iyi mi?
One night around nine o'clock Jean was working He thought he'd escaped
Bir gece, saat 9 sularında Jean çalışıyordu.
By nine o'clock, Mac.
Dokuzda oradalar.
Nine o'clock.
Saat dokuz
I'm gonna be on about nine o'clock.
Saat dokuzda döneceğim.
- At ten minutes past nine o'clock?
- Dokuzu on geçe?
- And I suggest that if you didn't know it, it's because between nine o'clock and a quarter past you were in another part of the house intent on your duties.
- Haberiniz olmadığını var sayıyorum. Çünkü saat dokuzu geçerken siz evin başka bir yerinde işinizi yapıyordunuz.
It's nine o'clock.
Saat dokuz oldu.
- At nine o'clock.
- Saat dokuzda.
'Tis suppertime, my lord. 'Tis nine o'clock.
Yemek vakti efendimiz, dokuz.
That's just what they're gonna get tomorrow morning at nine o'clock.
Yarın sabah dokuzda yargılanacaklar.
That's strictly a nine o'clock town.
Orada saat 9'da hayat duruyor.
Last train's at nine o'clock.
- Son tren dokuzda kalkıyor.
All right, Craig, the last train leaves at nine o'clock.
Tamam Craig, son tren dokuzda kalkıyor.
You still figuring to make the nine o'clock train?
Hala dokuz trenine yetişmeyi planlıyor musun?
Nine o'clock tomorrow morning, sir, at best possible speed.
Yarın sabah 9 : 00'da, efendim, mümkün olan en iyi hız ile.
I have a dinner date, but that's not until nine o'clock.
Bir yemek randevum var... ama o da 9 : 00'dan önce değil.
Now, I know you must be very tired, and it's nearly nine o'clock, but how about tonight?
Çok yorgun olduğunu biliyorum... ve saat neredeyse 9 : 00'a geliyor... bu geceye ne dersin?
It's nine o'clock in the morning, and I asked you out to dinner.
Tanrım. Saat sabahın dokuzu... ve seni akşam yemeğine davet ediyorum.
He wants to get together tonight, nine o'clock at the Green Hat.
Bu gece hep birlikte buluşmak istiyor, saat 9'da, Green Hat'te.
- Nine O'clock
- Saat dokuzda...
It's already nine o'clock.
Saat dokuz olmuş.
- Nine o'clock, Farr.
- Saat dokuz, Farr.
- Yes, nine o'clock will be fine.
- Evet, dokuz iyi olur.
We'll expect you at nine o'clock precisely.
Tam dokuzda bekliyoruz.
I shall be there at nine o'clock.
Dokuzda orada olacağım.
It's already nine o'clock.
Şimdiden saat dokuz.
I arrived on the nine o'clock.
Ben dokuz uçağıyla geldim.
We usually have dinner at nine o'clock and you've brought everything to a standstill.
Genellikle saat 9'da yemek yeriz. Siz her şeyi sekteye uğrattınız.
- Nine o'clock.
- Saat 9'da.
It left at nine o'clock.
Saat 9'da ayrıldı.
We can prove we were in Pecos at nine o'clock.
Saat dokuzda Pecos'da olduğumuzu ispatlayabiliriz.
- Nine o'clock.
- Saat dokuz.
I'll check it with the nine o'clock on the BBC.
- BBC'nin 9 haberlerini açalım.