English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / No hat

No hat translate Turkish

4,672 parallel translation
Hey, Babe, hat or no hat?
Selam bebeğim, şapkalı mı şapkasız mı?
No, no, no, remember we had over and under.
Hayır hayır hayır. Herşeyi en başından en alttan aldığımızı hatırlıyor musun?
I've had no memory... -... for as long as I can remember. - Oh.
Hatırlayabildiğim hiçbir anım yok.
No. Should I?
Hatırlamalı mıyım?
- No, I remember that part.
- Evet, o bölümü hatırlıyorum.
Persons entering a no-go zone are reminded that there are insufficient law enforcement personnel to maintain public safety.
Yasaklı bölgeye girenlere kamu güvenliğini korumak için yeterli kolluk kuvetleri olduğunu hatırlatırız.
No, I don't remember when I was little!
Hayır, ben küçüklüğümü hatırlamıyorum!
There's no "I" in team, remember?
Takımda "ben" yoktur, hatırladın mı?
No, remember we stopped at that truck stop and we were kicking field goals with it
Hayır. Tır durağında duraklamıştık hatırlıyor musun? Sonra park yerinin dışında bir şeyleri tekmeliyorduk.
- No, I do.
- Hatırlıyorum.
You would remember me, no?
Beni hatırlamıyor musun?
Ah, uh-uh. No. You know, I...
Hayır, böyle bir muhabbet geçtiğini hiç hatırlamıyorum.
We have no service!
- Hat çekmiyor!
'No sidings, no ghost stations.'
Söylediğim gibi ne yan hat var, ne de kullanımdan kalan durak.
It just reminds me of how often you say the word "nigga"... when no one black is around... as is required in reciting said lyrics.
Bu bana sadece şarkının sözlerini söylerken etrafta hiç siyahi yokken ne kadar çok zenci dediğinizi hatırlatıyor.
- It's suicidal, no memory of the past.
- İntihara meyilli, geçmişini hatırlamıyor.
The sad and lonely destination for those poor souls... who are no longer remembered.
Artık hatırlanmayan zavallı ruhların gittiği üzücü ve tenha yerdi orası.
And there will be no one left to remember you.
Seni hatırlayacak kimse kalmaz.
I keep it locked in the drawer to remind me that my brother was no saint.
Kardeşimin aziz olmadığını bana hatırlatması için çekmeceye koydum onu.
There is no grave, no memory,
Mezar yok hatıra yok.
just yes or no?
evet mi hatır mı?
I don't remember saying no.
- Hayır dediğimi hatırlamıyorum.
I remember in high school, they made us read The Great Gatsby, and I asked my teacher, "Did this happen?" And he was like, "No."
Lisedeyke bize'Muhteşem Gatsby'i okuttuklarını hatırlıyorum "Bu gerçekten olmuş mu?" diye öğretmenime sorduğumda "Hayır." dedi.
Oh, no, no.
Hatır, hayır.
- understand a single jingle. - Oh, no!
- zamanları hatırlıyorum.
No, I don't remember a fucking car that talked.
Konuşan araba falan hatırlamıyorum.
Oh, no, of course I remember you.
Hayır, tabii ki seni hatırlıyorum.
No, no, no. I-I-I don't know how I got here.
- Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyorum.
Look, you seem to have no trouble forming new memories, and that's a good sign.
Yeni hatıralarla ilgisi sorunun yok gibi görünüyor. Bu iyiye işaret.
But I have no memory of where I met you.
Ama seninle nerede tanıştığımızı hatırlayamıyorum.
NO, I'M NOT WEARING THE HAT.
Bunun için Nobel'i hak ediyorsun.
No one will remember you at all.
Kimse seni hatırlamayacak.
No, I don't.
Hayır hatırlamadım.
Most of the people alive back then are no longer with us. Or they just don't want to remember.
O zamanlar yaşayanlarınn çoğu ya artık aramızda değiller ya da hatırlamak istemiyorlar.
And when it does, there will be no one left... to remember Cleopatra or Muhammad Ali or Mozart... let alone any of us.
Bu gerçekleştiğinde kimse hatırlanmayacak : Ne Kleopatra, ne Muhammet Ali, ne Mozart ne de buradakiler.
No you don't, you just look like you're pregnant.
Yo, hayır. Sadece hamile gibi görünüyorsun, beni hatırlıyormusun?
You remember. No, he doesn't remember'cause he passed out on the couch.
- Hatırlamıyordur çünkü kanepede sızıp kalmıştı.
No, I don't.
Hayır, hatırlamadım.
- No, I gave you my key, remember?
- Hayır anahtarımı sana verdim. Hatırlamıyor musun?
No, Veronica.
Hatırladım, Veronica.
Then you say, " No. I don't remember.
Sonra dedin ki : " Hayır, hatırlamıyorum.
Merlin, remember those implants you said were of no use to us?
Merlin, şu işimize yaramaz dediğin implantları hatırlıyor musun?
- No, I think I told you then.
- Hayır o zaman da söylediğimi hatırlıyorum.
Won't I just wake up in the morning with no memory of this, just like you did?
Sence sabah kalktığımda bunların hepsini hatırlıyor olabilir miyim, senin hatırlamadığın gibi?
Remember that first night we got to turn on the "No vacancy" sign?
"Boş Oda Yok" yazısının ışığını yaktığımız ilk geceyi hatırlıyor musun?
You don't remember what happened? No!
- Ne olduğunu hatırlamıyor musun?
No, but I'm guessing you do.
Hayır. Ama sen hatırlıyorsun gibi.
ANTHONY : Oh, no! I'd help you out, but I remember
Yardım ederdim ama herkesin benimle dalga geçtiğini hatırladım.
I would remember, no matter how much I drank.
Ne kadar içtiğimin bir önemi yok, hatırlayabilirdim.
There's no phone.
Hat yok.
There's no reception out here.
Burada hat çekmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]