On my desk translate Turkish
1,298 parallel translation
I care about a woman, I put her picture in a frame... maybe put it on my desk... but to tear it up and throw it in the garbage with old cole slaw... that just doesn't say "love" to me.
Ama resmini yırtıp bozuk salatalarla birlikte çöpe atmak bana pek sevgi gibi gelmiyor.
On my desk.
- Masamda.
Yes, the packet of information my company sent you is worth taking a look at but it is nothing compared to what landed on my desk this morning.
Evet. Şirketimin size yolladığı paket incelemeye değer. Ama bu saban masama gelen şeyle karşılaştırılamaz.
I want their names on my desk first thing in the morning.
Sabah isimlerini masamda görmek istiyorum.
I got back from lunch and this was on my desk.
- Öğlen yemeğinden döndüğümde bu masamdaydı. Webb benimle konuşmak istiyor.
Draft a proposal and have it on my desk by tomorrow.
- Bir teklif hazırla. Yarına kadar masamda olsun. Madeline.
Aceveda dumped a ton of warrants on my desk. I was wondering...
Aceveda masama bir ton tutuklama emri yığdı.
By the way, remember that paperweight I had on my desk, the octagonal one?
Bu arada, masamdaki kağıt ağırlığını hatırladın mı, sekizgen olanı hani?
Brown bag on my desk.
Masamdaki kahverengi çanta.
And I want it on my desk by the end of the school day on Friday.
Cuma günü okul bitmeden önce masamda görmek istiyorum.
That one's going on my desk.
Ve o masamda duracak..
I want copy on my desk in 48 hours.
48 saat içinde bir kopyasını masamda istiyorum.
Setting aside the cost issue although half a million dollars... In cash on my desk for three days of interviews...
işin maliyetini bir tarafa bırakalım ki yarım milyon dolar.... sadece 3 günlük bir röportaj için.
Leave them on my desk. I'll address them at the appropriate time.
Masama bırakın, uygun bir vakitte onlara bakacağım.
You may not be able to see it, folks, but the gauntlet just landed on my desk.
Sizi bilmem ama ben bir düello daveti duydum.
I want a copy of that on my desk by Monday, okay?
Pazartesi sabahına bir kopyası masamda olsun, tamam mı?
Sign it and leave it on my desk.
İmzala ve masama bırak.
I want the file on my desk by 9 : 00 a.m. tomorrow.
Yarın sabah dokuzda dosyayı masamda istiyorum.
That there is no job and that the office that he's at has been rented and the picture on my desk of my family is a phoney and it's all just a big elaborate ruse to glean competitive information from him.
Bir iş yoktur ve içinde olduğu büro kiralanmıştır ve masamdaki aile fotoğrafım sahtedir ve tüm bunlar rakip için bilgi almak üzere hazırlanmış ustalıklı bir oyundur.
And at sort of the propitious moment this book landed on my desk.
Ve tam şanslı bir zamanda bu kitap masama geldi.
If I'm out, leave it on my desk.
Burada yoksam masama bırakırsın.
All right, I want points chief from department's heads on my desk in the next 5 minutes.
Tamam mı, bölümdeki herkesten en önemli noktaları 5 dakika içerisinde masamda istiyorum.
I would like the revised copy of your speech on my desk by Tuesday.
Salı gününe kadar konuşmanızın düzeltilmiş halini masamda görmek istiyorum.
Tell the medical examiner we're on our way, and I want that report on my desk in the morning.
Bu kadar. Adli tabipe yola çıktığımızı söyle, ve o raporu sabaha masamda istiyprum.
I don't want an infernal computer on my desk!
Masamda iğrenç bir bilgisayarın olmasını istemiyorum!
Because I expect a 1 0,000-word paper on my desk the day you get back.
Döndüğün gün masamda 10.000 kelimelik ödev bekliyorum.
Put your pencils down... and place your bluebooks on my desk before you leave.
Kalemlerinizi bırakın ve çıkarken mavi kâğıtları masamın üzerine bırakın.
As an antidote to your ignorance, and on my desk, by Monday morning two rolls of parchment on the werewolf, with emphasis on recognizing it.
Tembelliğinizin cezası olarak pazartesi sabahına kadar kurt adam hakkında 2 parşömen ödev yazacaksınız. Özellikle nasıl ayırt edildiğini vurgulayarak. - Yarın Quidditch var.
But it was laying on my desk a minute ago.
Ama bir dakika önce buradaydı.
It tapped on my desk.
Masama hafifçe vurdu.
Guns and badges right here on my desk.
Silah ve rozetleri masama bırakın!
Write a report and have it on my desk by the end of the month.
Ayın sonuna doğru, bir rapor yazıp masama bırak.
It was laying on my desk.
Masamda duruyordu.
I want a full explanation on my desk first thing in the morning.
Sabah ilk iş olarak masamda tam bir açıklama istiyorum.
I left the revisions on my desk.
Düzeltmeleri masama bıraktım.
I'd like those guidelines on my desk by Friday afternoon.
Bu kılavuzları Cuma öğleden sonraya kadar masamın üzerinde görmek istiyorum.
I need you to get that on my desk- -
Onu masama getirmene ihtiyacım var.
Just put those figures on my desk.
O rakamları masama bırak.
Every semester I swore to myself, this will not happen again. And then a list of names would be left on my desk... and just even looking at the names would start the whole cycle over again.
Her dönem kendime yemin ediyordum, bir daha olmayacak diye ve sonra masamdaki isim listesine bakıp oradaki isimlere göz gezdirip aynı şeye devam ediyordum.
I expect to have a full report on my desk tomorrow.
Yarın masamda tam raporu görmeyi umuyorum.
Your file's on my desk now.
Dosyanız artık bende.
Just leave it on my desk.
Masamın üzerine bırakırsın.
I left my chemistry book on Casey's desk, and he comes back tomorrow!
Kimya kitabımı Casey'in masasında unuttum, ve o yarın dönecekmiş.
And this book's due in about three weeks... and my editor is expecting it on her desk at that time, okay?
Ve bu kitabı bitirmek için üç haftam kaldı. Ve editörüm tam tarihinde masasında olmasını bekliyor.
Do what you have to, but the only thing I plan on clearing is my desk.
Yapman gerekeni yap. Ama benim temizleyeceğim tek şey masam.
I busted my ass out on this floor to get a desk up there, and for what?
Burada bir masam olsun diye eşek gibi çalıştım. Ne için?
Your application's on my desk.
Başvuru formun masamda.
These essays are due back tomorrow, I'm way behind on my reading, so I'm eating my day-old vending machine at my desk in my futile attempt to try and catch up.
Bu denemeleri, yarına kadar okumam gerek. Okuma parçalarında da geri kaldım. Makineden aldığım bayat sandviçle, umarsızca işleri yetiştirmeye çalışıyorum.
I'll have my action plan on your desk first thing in the morning.
Bunu düşünün. Çalışma planımı sabah ilk iş masanıza koyacağım.
All right, I just gotta put the finishing touch on my new desk.
Yeni masamla ilgili son düzenlemeleri yapmam gerekiyor.
So I literally crawled over to my desk and was hanging on.
Masaya doğru süründüm ve orada kaldım.
on my way 423
on my way home 17
on my own 134
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my face 19
on my back 22
on my side 16
on my life 45
on my way home 17
on my own 134
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my face 19
on my back 22
on my side 16
on my life 45
on my honor 27
on my 37
on my way out 19
on my mark 91
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
desk 34
on my 37
on my way out 19
on my mark 91
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
desk 34