English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / On my knees

On my knees translate Turkish

686 parallel translation
Commandant, I've come to beg of you on my knees.
Komutan, sana yalvarmaya geldim.
And now, I've got to get on my knees to Jim Allenbury... a man I fought for 20 years, never giving an inch.
Şimdi Jim Allenbury'nin önünde diz çökmem gerekecek. 20 yıldır bu adamın karşısında tek bir ödün vermemiştim.
And here I am... on my knees.
Ve hala yerleri siliyorum... | dizlerimin üstünde.
What's wrong with my being on my knees?
Ne varmış dizlerimin üstünde durmaya?
- If you expect me to get down on my knees —
- Eğer diz çökmemi bekliyorsan -
I spent a lot of time on my knees up there.
Orada dizlerimin üstünde çok zaman geçirdim.
Want me to stand on my knees?
Dizlerimin üzerinde durmamı istermisin?
I won't have the cake on my knees.
Pasta kucağımda olmayacak.
I'm on my knees next to the drawer.
Yalnızca anlarmış gibi kafa salladım.
Do you want me on my knees to you for his life?
Beni yalvartmak mı istiyorsun? Ayaklarına kapanıp hayatını bağışlaman için yalvarmamı mı bekliyorsun?
I get down on my knees.
Dizlerimin üzerindeyim.
At lunch i'll offer flowers on my knees and every evening i'll collect myself to play the passionate lover.
Öğle yemeklerinde diz çöküp sana çiçekler uzatacağım. Ve her akşam tutkulu bir âşık rolüne bürüneceğim.
Do I have to crawl to her on my knees and ask forgiveness?
Görürsün. Dizlerim üzerine çöküp af mı dilemeliyim?
I'm on my knees.
Önünde diz çöktüm.
I'm almost on my knees begging.
O kadar ki, diz çöküp yalvaracak haldeyim.
On foot, on my knees, anyhow and anywhere.
Yaya olarak, dizlerimin üzerinde, her ne şekilde olursa.
I'm not gonna get on my knees and tell how sorry I am.
Diz çöküp ne kadar üzgün olduğumu söyleyecek değilim.
Should I get on my knees?
Önlerinde diz mi çökeyim?
Do you realize that every time you talk to me like this... I should go down on my knees before my sisters and proclaim my fault?
Benimle ne zaman böyle konuşsanız rahibelerimin önünde diz çöküp... hatalarımı beyan etmem gerektiğinin farkında mısınız?
Each time I had to appeal to the impresario on my knees!
Her defasında yerde emekleyerek menajere yalvarmak zorunda kaldım.
I'll get down on my knees and beg her.
O kıza, diz çöküp yalvaracağım.
If I apologize each time I get stupid, I'd spend a lifetime on my knees.
Her aptallığımda özür dileseydim, hayatım dizlerimin üzerinde geçerdi.
I'm the one ; I should go down on my knees to you.
Senin önünde benim diz çökmem gerekirdi, Deanie.
And I would go down on my knees to worship you if you really wanted me to.
Beni gerçekten istiyorsan, diz çöküp sana tapınabilirim.
First day here you as much as asked me to get down on my knees and whimper.
Buradaki ilk günümde dizlerimin üstüne çöküp, ağlamamı istedin benden.
I beg of you on my knees...
Dizlerimin üstünde yalvarırım size...
crawl on my knees to him? !
Dizlerimin üzerine çöküp yalvarayım mı?
- Let me go! - I'm on my knees, advocate. I'm on my knees, advocate.
Diz çöküyorum işte avukatım!
Brother, don't leave me on my knees like this.
Kardeşim, diz çökmüş halde bırakma beni, ruhumu aşağılama.
Brother, I have never before been on my knees to a Greek.
Kardeşim, bir Yunan'ın önünde hiç diz çökmemiştim.
Two, she paid for my upkeep on her knees and on her back.
İkincisi, bakım masraflarımı dizlerinin üstünde ve sırt üstü çalışarak ödedi.
I could either get down on my hands and knees here and spend the rest of my life counting every single one or I could do what Kepler's going to do, which we call sampling.
Burada ellerimin ve dizimin üstüne çökebilir... Ve hayatımın geri kalanını tek tek sayarak harcayabilirim Yada keplerin yaptığını yapabilirim, Örnekleme dediğimiz şeyi.
I go down on my hands and knees to do it.
Bunun için yere diz çöktüm.
What if I crawled in on my hands and knees?
Dört ayak üstü emeklesem?
Would it make him any happier if I crawled in on my hands and knees?
Dört ayak üstü yürüyüp gelirsem daha da mutlu olur mu dersin?
If necessary, on my hands and knees.
Gerekirse sürünerek gideceğim.
If you ever get my help again... you'll have to get down on your knees and beg for it.
Bir daha yardım istersen dizlerinin üstüne çömelip bana yalvaracaksın.
He'll come crawling back to me on his hands and knees, confessing the whole thing and begging my forgiveness.
Bütün her şeyi itiraf etmek için, ellerinin ve dizlerinin üstünde sürünerek gelecek ve benden affetmemi isteyecek.
There he was on his knees, I had all that dough right in my hand... - and she has to go and blow her top. - Then what happened?
Adam diz çökmüştü, bütün mangırlar avucumdaydı ama Molly bir öfke patlamasıyla kaçtı.
Dan, on my bended knees, win this race.
Dan karşında diz çöküyorum, kazan bu yarışı.
But I'm getting back to McKay if I gotta go on my hands and knees.
Ama sürünerek gitmem gerekse bile ben McKay'e dönüyorum.
If I were King, I'll give my kingdom, my scepter And my people on their knees For a kiss from you That I will take tonight. "
Kral olsaydım, krallığımı, asamı ve diz çökmüş tebaamı verirdim bu gece senden alacağım bir öpücük karşılığında.
if I were King, I'll give my kingdom, my scepter and my people On their knees to feel your eyes on me, Cosette.
Kral olsaydım, krallığımı, asamı, diz çökmüş tebaamı sana sunardım Cosette, bakışlarını üzerimde hissedebilmek için.
If I'm showing strain. it's from hanging on to that horse for eight hours with my knees.
Eğer ben bu zorluğa katlanıyorsam, Atın üstünde sekiz saat asılı duruyorsam.
Do you want me to crawl on my hands and knees?
Dizlerimin üstünde sürünmemi mi istiyorsun?
Colonel, my duty, medically speaking, is to inform you that these men may make it on their hands and knees.
Albay, tıbbi açıdan konuşuyorum, bu adamlar dizleri üzerinde ilerlemeye çalışıyor.
My ancestors sat upon the throne of a great country when yours still crawled on their hands and knees, feeding on insects.
Benim atalarım, büyük bir ülkenin tahtında otururken seninkiler hala yerlerde sürünüp, böceklerle besleniyordu
Oh, Mama, I'll just get down on my black knees, if I have to, and get that white man what he really want.
Anne, mecbur kalırsam, kara dizlerimin üzerine çöküp gerçekten istediği şeyi ona sağlayacağım.
A little abject hand-wringing, chest pounding, falling down on my hands and knees.
Ellerini ovuşturan bir zavallı göğsümü yumruklayıp, dizlerimin üzerinde yalvarıyorum.
I was on my hands and knees... pleading with promoters to use him so we could get groceries.
Onu kabul etsinler de... karnımız doysun diye maç düzenleyenlerin önünde el pençe divan durdum.
Even if I come begging to you on my hands and knees...
Dizlerimin üstüne çöküp sana yalvarsam bile...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]