See to it translate Turkish
37,526 parallel translation
See to it that no one leaves or enters the facility.
Kimsenin tesise girip çıkmadığından emin olun.
Just tell me which ones, and I will see to it myself.
Bunu yapanlar hangileriyse söyle, işlerini ben bitireyim.
I will see to it that these games are paid for.
Bu oyunların parasını bir şekilde bulacağım.
"I will see to it that these games are paid for!"
"Oyunların parasını bulacağım" demişti.
Now go see to it.
Şimdi gidip halledin.
They're never gonna bless you with the labels that you seek and they're going to use their influence to see to it that other certifying bodies follow their lead.
Seni etiketlerle asla korusunlar. Aradığınız ve kullanacakları Onların etkisini görme
No, I think it's exactly what I had to see
Hayır, bence Tam da görmem gereken şeydi
It's so nice... to see you up close like this.
Seni böyle yakından görmek çok güzel.
And I'd say it's more dangerous for you to see me without it.
- Beni torba olmadan görmen daha tehlikeli bence.
No, no, I-I can't imagine how hard it must have been for you to see your own brother pass.
Kardeşinin öldüğünü görmenin ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemem.
I feel badly about that, but, um... see, something unexplainable happened to Mary, and something unexplainable happened to me, and I guess I was just really excited to... talk to you about it.
Buna üzgünüm ama bak, Meryem'e açıklanamaz bir şey oldu ve bana da açıklanamaz bir şey oldu. Ve sana bundan bahsettiğim için çok heyecanlıydım sanırım.
After that case, I thought it would be a good idea to put up some coded posts listing criminals for hire, see if we could catch anyone else, all under the disguise of dog adoptions.
O olaydan sonra, köpek edinme bahanesiyle başkalarını yakalamak için şifreli gönderiler yaparak kiralık suçluları listelemenin iyi bir fikir olacağını düşündüm. - Mantıklı.
Well, the way I see it, you can either stick to your guns and let four federal agents and a kidnapped civilian die, or you can get credit for capturing the FBI's Eighth Most Wanted.
Ya hiçbir şey yapmayıp dört federal ajanın ölüşünü izlersin. Ya da FBI'ın en çok aradığı sekizinci şahısı yakalayıp adını duyurursun.
You know, Patterson, it's not always gratifying to be the person who sees things that no one else can see.
Patterson, kimsenin göremediği şeyleri görmek her zaman tatmin edici değil.
It's hard to see your heroes fall.
Kahramanların düştüğünü görmek zor.
I need to see it.
Odamı görmem lazım.
Let's expose it to images of me and you and see who it likes better.
İkimizin fotoğraflarını gösterelim, bakalım kimi daha çok beğenecek.
It's like every time we throw out an idea, You have to look to see what your dad is thinking.
Ortaya attığımız her fikirde babanın tepkisini görmek istiyorsun.
It's good to see you too.
- Ben de sizi gördüğüme sevindim.
It's good to see you, Doc.
Seni de görmek güzel, doktor.
If it's the pictures you want to see, I can pull them up right here.
Eğer görmek istediğiniz resimlerse, onları burada açabilirim.
If you want to attempt to teach him our trade, I'm not gonna stop you, but I'd be remiss if I didn't say I-I don't see it.
Ona işimizi öğretmek istiyorsan, seni durdurmayacağım ama onu görmediğimi söylemezsem, tembellik etmiş olurum.
The other day, you let your sister think that her freshly-murdered husband was a habitual seducer of teenagers, so it's not hard for us to see you make the leap to murder.
Önceki gün kız kardeşinizin, yeni öldürülmüş kocasının genç kızları ayartma bağımlısı olduğunu düşünmesini sağladınız yani cinayeti denediğinizi görmek bizim için zor olmaz.
It would be a shame to see you throw your career away chasing Bigfoot.
Koca Ayak'ın peşinden koşup, kariyerini ziyan edişini görmek yazık olacak.
You want to see where it happened?
Nerede olduğunu görmek ister misin?
I've got to get everything set while it's still dark and the eagles can't see what we're up to.
Hava hâlâ karanlıkken her şeyi hazır etmem gerek çünkü şu anda kartallar bizim ne yaptığımızı göremiyor.
For me, it's fantastic just to see them so close.
Benim için bunları bu kadar yakından görmek muhteşem.
It's totally blind, but there's nothing to see underground anyway.
Tamamen kördür ama zaten yer altında görülecek bir şey de yoktur.
It could be possible to see wildlife thriving within our cities across the planet.
Tüm dünyada, yaban hayatının şehirlerimizde yaşadığını görmek mümkün mü?
It was good to see you again.
Seni yeniden görmek güzeldi.
- Ryan, this is really cool. You got to see it.
- Ryan bu çok havalı bir şey.
When we was up in the area on business, I decided to case the place, you know. I wanted to see it for myself.
O şehre iş yapmak için gitmiştik, ben de mekana girmeyi ve kendi gözlerimle görmeyi istedim.
It's so good to see you again, sir.
Sizi tekrar görmek çok güzel efendim.
I got to tell you, it is so nice to see my best bud and my main squeeze talking again.
Bunu söylemem gerekiyor, karımı ve en iyi dostumu bir arada görmek beni çok mutlu ediyor.
- Ohh. - Gerry, it's good to see ya.
Gerry, seni görmek güzel.
You see, it's not enough just to be better than your opponent.
Ama rakibinizden daha iyi olmak yeterli değildir.
I can't wait to see the look on her face when I give it to her again.
Tekrar verdiğimde yüzünde oluşacak ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum.
It's nice to see you again.
Evet. Seni tekrar görmek güzel.
It's just that I don't want to see anyone die tonight.
Bugün kimsenin öldüğünü görmek istemediğimden sadece.
It's good to see you, Jules.
Seni görmek çok iyi geldi Jules.
It'll be at least 60 days before we could expect to see what kind of results it will yield.
Verimli sonuç alıp alamayacağımızı görmek için en az 60 gün beklememiz gerekiyor.
Couldn't wait to see it, could you?
Bunu görmek için sabırsızlandınız, değil mi?
The way I see it, I got one day before I have to go back to prison.
Benim gördüğüm şekilde, bir günüm var. Hapishaneye geri dönmeden önce.
Look here, you see the clasps? I locked them shut so be sure to hold it upright properly.
Şu kulakçıkları güzelce kapatıp kilitledim bu yüzden sen de güzelce tutup götürmelisin.
It takes courage to see such terrible things happen and still get up every day... and be able to see what is still beautiful.
Boyle korkunc seylere tanik olup, yine de her gun uyanip, hâlâ guzellikleri gorebilmek buyuk cesaret ister.
Would it be okay if I showed you some pictures of people to see if they were the ones who visited you?
Birkac fotograf gosterip ziyaretinize gelip gelmediklerini sormam mumkun olur mu?
Unfortunately, it doesn't look like I'll be able to die. She can't see the sword.
Maalesef ölemeyeceğim, kılıcı göremiyor.
If I tell you, are you going to tell me you can see it?
Sana söylersem onu görebildiğini mi söyleyeceksin?
What if you start being nice to me because I can see it?
Onu görüyorum diye ansızın bana iyi davranmaya başlarsan ne olur?
One, if I see it, do we have to get married right away?
Bir ; bunu görüyorsam hemen evlenecek miyiz demek bu?
I pretended not to see it after that.
Görmemiş gibi davrandım.
to it 19
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's cold 680
it is good 116
it's warm 139
it's over 4654
it's ok 4874
it's okay 22028
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's over 4654
it's ok 4874
it's okay 22028
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's all right 8832
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
itch 25
it's not 5855
itself 24
it's about damn time 34
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72