Shouldn't they translate Turkish
1,443 parallel translation
Since only whites benefited during apartheid, shouldn't they be held accountable?
Irkçılıktan sadece beyazlar yararlandığına göre sorumlusu onlar değil mi?
Shouldn't they be allowed to?
Buna hakları yok mu?
They took her. I told Nadya she shouldn't be here.
Onu götürdüler. Nadya'ya söyledim.
And why shouldn't they?
Neden güvenmesinler?
Some people know stuff they shouldn't know.
Bazı insanlar, bilmemeleri gereken şeyleri biliyorlar.
They said I shouldn't leave you.
Onlara seni bırakamayacağımı söyledim.
Maybe they shouldn't.
Belki de devam etmemeliler.
Because really, they shouldn't be able to exist there, but they do anyway...
Çünkü o yaratıkların orada olmaması gerekiyor, ama varlar.
Asked about what could journalists do to surrender, whether they should put white sheets out of the rooms or whatever, they said basically that you shouldn't be in this location.
Muhabirlerin, teslim olmak için ne yapabilecekleri soruldu beyaz kâğıtlar sallamalılar mı veya başka bir şeyler yapmalılar mı, basitçe, burada bulunmamaları önerildi.
Shouldn't they try to catch me?
Beni yakalamaya çalışmaları gerekmiyor muydu?
We are planning to build a school for the Korean kids in this area They shouldn't forget our language even though they've left Korea
Koreli çocuklar için burada bir okul açmayı planlıyoruz Koreden uzak olduklarında Koreceyi unutmasınlar diye
Why shouldn't they be?
Neden olmasın?
That they shouldn't, you know, start skinning each other.
Onlara zirvenin planlandığı şekilde devam edebileceğini söyle.
That no unauthorised personnel is poking around where they shouldn't?
Ve yetkisi olmayan kimsenin etrafı karıştırmadığına emin olmak için?
Well, if you just recently received botox injections, the muscles in your face should still be paralyzed, shouldn't they?
Daha yeni Botox yaptırdıysanız yüz kaslarınızın hâlâ felçli olması gerekmez mi?
Shouldn't they all have been floating?
Hepsinin yüzmesi gerekmez miydi?
I shouldn't tell you this but they lost a child.
Bunu size söylememeliyim ama bir çocuklarını kaybetmişler.
They say surgeons shouldn't operate on their own family, right?
Derler ki cerrahlar kendi ailelerinde birini ameliyat etmemeli, değil mi?
If they did go behind our backs, we shouldn't reveal what we've learned.
Eğer arkamızdan iş çevirdilerse, öğrendiklerimizi ifşa etmemeliyiz.
Not that far apart. Good Lord, if someone needs that much room to get around a chair... they shouldn't be at a party.
Tanrım, koltuğun etrafından dolaşmak için o kadar yere ihtiyacı olan biri varsa bu partide yeri yok.
Um, right now, they appear to be tired, so we probably shouldn't disturb them.
Yukarı gitmemelisiniz... Yorgun gözüküyorlardı, onları rahatsız etmemelisiniz.
- ( Bette ) Shouldn't they be moving more?
Daha fazla hareket etmeleri gerekmiyor mu?
They're hitting when they shouldn't.
Arttırmamaları gerektiğinde arttırıyorlar.
Well, shouldn't we tell someone, so they can set up a task force?
Birilerine anlatmamız gerekmez mi, böylece bir ekip kurarlar?
They shouldn't be persecuting you.
Sana işkence çektirmemeleri gerekiyordu.
Let's see, my house is on fire, I have to go to the theater tonight, and there's two people in this firehouse that are doing something they both know they shouldn't be doing.
Bir bakalım, itfaiyem yanmış, bu akşam tiyatroya gitmeliyim, ve bu itfaiyede iki kişi yapmamaları gerektiği bir şeyi bildikleri halde yapıyorlar.
Now sweetie, you shouldn't hang around with people who beat you. They're not true friends.
Tatlım, buradakiler gerçek arkadaşın olamazlar bu yüzden canını sıkma.
- Shouldn't I know who they are?
- Kim olduklarını bilmem gerekmez mi?
They say I shouldn't have you out so late.
Seni geç saate dışarı çıkarmamam gerektiğini söylüyorlar.
Uh, they said I-I probably shouldn't be talking to you.
Seninle konuşmamam gerektiğini söylediler. Hayır, sen-
But they shouldn't be able to survive very long, as they are.
Ama o şekildeyken, uzun süre hayatta kalamamalıydılar.
He shouldn't be away from his mom too long when they're this small.
Bu kadar küçüklerken annelerinden fazla ayrı kalmamaları gerekir.
To keep clients from shooting things they shouldn't.
Müşterilerin gereksiz şeylere ateş etmelerini önlemek için.
Why shouldn't they eat?
Neden yememeleri lazım?
Why shouldn't they hate you?
Senden neden nefret etmesinler ki?
In the real world they're an excuse to drink excessively and say things you shouldn't.
İnsan küp gibi içip ağzına geleni söylemek istiyor.
The whiz kids at the facilities found an image that shouldn't be there, but they haven't got the foggiest what caused it,
Bunun anlamı, dahi çocuklar orada olmaması gereken bir görüntü bulmuşlar ama buna neyin sebep olduğu hakkında en ufak bir fikirleri yokmuş.
The Alliance wanted to show me a reason, they shouldn't have sent an assassin.
İttifak, makul davranmamı istiyorsa... bir suikastçi göndermemeliydi.
- Shouldn't they be dating?
- Artık çıkma yaşları gelmedi mi?
If you refuse to find the time, I'll make a real scene and tell people things they shouldn't hear.
Benimle konuşacak zaman yaratmazsanız burada olay çıkartırım ve insanlara duymalarını istemeyeceğiniz şeyler söylerim.
You'll be hauling, lifting driving and all sorts of other things a woman shouldn't be doing if you ask me, but Supreme Court didn't ask me, did they?
Bir şeyleri kaldıracaksınız, taşıyacaksınız, şoförlük yapacaksınız... Bir kadının yapmaması gereken şeyleri yapıyor olacaksınız, bana sorarsanız. Ancak Anayasa Mahkemesi bana sormuyor, değil mi?
Maybe they found something they shouldn't.
Belki de bulmamaları gereken bir şey bulmuşlardı.
They say we shouldn't kill.
Artık öldürmememiz gerektiğini söylüyorlar.
Well, tell her they're safe now. She shouldn't be scared.
Arabaların artık güvenli olduğunu, korkmaması gerektiğini söyle.
They shouldn't be here.
Burada olmamaları lâzım.
But they shouldn't.
Olmaması gerekir. Yapma.
But I will tell you one thing-you point and shoot, pop, pop, move on, fuck'em, they shouldn't have been there, you move the fuck on.
Ama tek şey söyleyeceğim. Nişan alır ateş edersin. Bam, bam.
You know it's funny'cause... everyone thinks they shouldn't mention you to me. No, but the omission...
Aslında komik, çünkü herkes bana senden bahsetmemeleri gerektiğini düşünüyor.
But shouldn't you call your parents so they know you're here?
Fakat ailene nerede olduğunu haber versen iyi olmaz mı?
I shouldn't say "only." They contain the kernel of the play.
- Bir Merkez Sahne vardı. - Hangi piyesler?
They shouldn't have bullied students, though.
Onlarda ufak öğrencilere bulaşmasalardı.
they 3238
they are 1447
they aren't 58
they are coming 72
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they are 1447
they aren't 58
they are coming 72
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are delicious 17
they are good 26
they did 777
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they do 1025
they can't 247
they are delicious 17
they are good 26
they did 777