English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So soon

So soon translate Turkish

4,623 parallel translation
I didn't know then that I was only going to get so much time with her, you know? That she was gonna leave us so soon.
Onunla ne kadar zaman geçireceğimi bilmiyordum, bilirsin bizden bu kadar erken ayrılacağını.
And I just feel so lucky that I found you so soon in this lifetime, because all I want to do, all-all I've ever wanted to do... Is spend my life loving you.
Ve bu hayatta seni bu kadar erken bulduğum için çok şanslı hissediyorum çünkü tek yapmak istediğim, şimdiye kadar yapmak istediğim tek şey hayatımı seni severek geçirmek.
- Back from Britmore so soon?
- Britmore'dan çabuk dönmüşsün.
I wasn't expecting to hear from you again so soon, after what you said.
Söylediklerinden sonra bu kadar çabucak görüşmemizi beklemiyordum.
I didn't expect you so soon. What are you doing here?
- Seni bu kadar erken beklemiyordum.
Leaving the Hamptons so soon?
Hamptons semtinden bu kadar çabuk mu ayrılacaksın?
Back so soon?
Bu kadar çabuk mu döndün?
Back so soon, little brother?
Bu kadar çabuk mu döndün kardeşim?
I will pray that the dawn doesn't come so soon.
Ben de gün doğmasın diye dua edeceğim.
So sad to have someone of his caliber leave us so soon.
O kabiliyette birinin aramızdan bu kadar erken ayrılması çok üzücü.
Leaving so soon?
Bu kadar erken mi?
Back again so soon?
Geri dönmen çok kısa sürdü ha?
Didn't expect you home so soon.
Eve bu kadar erken gelmeni beklemiyordum.
You got divorced from Dad just a while ago. How can you get married so soon?
Babamdan boşanalı ne kadar oldu ki tekrar evleniyorsun?
But I'm only a day late and I-I didn't even think that it would show up on a test so soon.
Ama sadece bir gün gecikmem var, testte bu kadar erken görüneceğini düşünmemiştim.
Leaving so soon?
Çok erken ayrılıyorsun?
I didn't think I'd get to read pages so soon.
Sayfaları okumaya koyulmaya bu kadar erken başlayacağımı düşünmemiştim.
Soon. So there.
Birazdan biter.
- So, as soon as we- -
- Onu çıkardı...
Night's gonna be here soon, so, yeah- -
Yakında gece olacak, o yüzden...
As soon as you're done, I'm gonna need it so I can post an unedited transcript.
İşiniz biter bitmez bana da gönderin ki oynanmamış bir kopyasını göndereyim.
As soon as a decision is made, you'll be the first to know. So who's to blame for the decision being delayed again, Minister?
'Peki yeniden ertelenmesinin sorumlusu kim, Bakan Bey?
But you should enjoy me while I'm here,'cause as soon as I leave, so does the attention.
Ama ben buradayken keyfine bakmalısın çünkü ben gittiğimde ilgi de gidecek.
Yeah as soon as he got out of the hospital my mom said he got better so we'll see.
Evet yakında hastaneden çıkacak, annem yanımızda daha iyi olacağını söyledi.
So right now I'm just hoping and praying that we're gonna go home soon.
Bu yüzden eve en erken sürede döneceğimizi umut edip dua edeceğim.
So, we'll see you soon.
- Yakında görüşürüz.
Soon I shall be able to speak to her, perhaps even to propose a truce of some kind, so if we can end this war between the vampires and the witches, we'll be able to eliminate the threat
Onunla konuşabildiğim zaman belki de vampirler ve cadılar arasında süregelen bu savaşa bir son verebilmek adına ateşkes yapmayı önerebilirim.
All right, so if something was stolen, we'll know soon enough.
Yani eğer bir şeyler çalınmışsa, yakın zamanda haberimiz olacak.
But I'm doing an on-camera soon, so this has to be quick.
Fakat birazdan kamera karşısına geçeceğim, acele etsek iyi olur.
And so we gather together today to mourn the loss of our sister Nancy... taken from this life all too soon.
Bugünkü toplanma amacımız kardeşimiz Nancy'nin kaybının yasını tutmak. Bu hayattan çok erken göçtü.
Soon as I saw them, I knew they were unusual. - How so?
Onları görür görmez tuhaf olduklarını anladım.
Now you can say I gave this to you, but my name ain't gonna mean shit soon, so... that's your son's murderer.
Bunu benim verdiğimi söyleyebilirsin ama yakın zamanda adımın bir önemi kalmayacak... Kısacası oğlunun katili bu.
Oh, well, we need to book that soon, because spring is hoedown season... and then you get right into summer stock, so -
O zaman hemen yer ayırmamız lazım. Çünkü bahar, halk dansı partileri sezonudur. Sonra yaz tiyatroları zamanına denk geliriz.
So... I hope you'll be back soon.
Umarım sen de çabuk dönersin.
So if we don't crack Sergei's network soon, a bunch of hardened Russian criminals will go into the wind on US soil.
Yani Sergei'nin ağını yakında kırmazsak bir grup kaşarlanmış Rus suçlu Amerikan toprağında kayıplara karışacak.
I'm... I'm leaving town as soon as my buddy. Returns my bilge pump, so...
Arkadaşım sintine pompamı geri verir vermez kasabadan ayrılacağım.
In fact, they should be arriving soon, so...
Aslına bakarsanız birazdan burada olurlar, o yüzden...
It'll be dark soon. So, he could be hiding in the bushes.
Yakında hava kararacak bu yüzden çalılıklarda saklanıyor olabilir.
Ah, I don't know if they met for the first time in a while or something, but as soon as Tae San saw her, his face got so red and said,
Birbirlerini uzun zamandır görmemiş gibiydiler. Kızı görünce Tae San'ın yüzü resmen kırmızıya döndü.
but as soon as Tae San saw her, his face got so red and said,
Kızı görünce Tae San'ın yüzü resmen kırmızıya döndü.
You should do so yourself as soon as possible.
Siz de en kısa zamanda öyle yapmalısınız.
This harness is smooshing the goods, so I'd like to get this over with as soon as possible.
Bu üniforma kabak gibi bu yüzden bunu olabildiğince çabuk bitirmek istiyorum.
So I was under the impression that maybe it was coming all coming to an end and... he'd be home soon.
Bu nedenle etkilenmiştim belki de herşeyin sonu geliyordu ve yakında evinde olacaktı.
But Matt's intel was so good, we soon realized we were sitting on a major case.
Ancak Matt'in bağlantıları öyle iyiydi ki, kısa zamanda büyük bir davanın üzerinde oturduğumuzun farkına vardık.
So we're gonna take off soon, so you better take your cell phone out and call your wife or girlfriend and tell them you love them.
Birazdan kalkışa geçeceğiz o yüzden telefonunu kapat ve karını ya da kız arkadaşını arayıp onu sevdiğini söyle.
I went and had surgery on my eyes because my glasses were just a little bit annoying, and then I went back to work too soon because I thought I might get a little bit behind, which is so stupid.
Gözlüklerim çok rahatsız edici olduğu içim gözlerime ameliyat yaptırdım ve işe dönmek için acele ettim çünkü sizlerden geride kalacağımı düşündüm ki bu çok aptalca
So, you should get better soon. That's all.
O zaman en kısa sürede iyileşip ayağa kalkman lazım.
I can go right away, so call me as soon as you see this.
Her an gidebilirim. Bu yüzden mesajımı gördüğün zaman beni ara.
I will go right now so call me as soon as you see this.
Her an gidebilirim. Bu yüzden mesajımı gördüğün zaman beni ara.
So I caught a taxi and came here as soon as I could.
O yüzden atladım bir taksiye, hemen geldim.
I will transfer soon so I have nothing to be afraid of!
Yakında bu okuldan gidiyorum. Korkacak hiçbir şeyim yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]