English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So we're clear

So we're clear translate Turkish

565 parallel translation
Okay, Just So We're Clear, We Read The Will,
Şu konuda anlaşalım. Vasiyeti okuyacağız ve kim kazanırsa kazansın,
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ I've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
Kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanım kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... zor günlerimiz de olabilir, aç kalabiliriz, ne fark eder?
- ♪ We've taken to you so strong - ♪ It's clear we're going to get along ♪
- Çok iyi anlaşacağımız ortada...
♪ Consider yourself at home Consider yourself one of the family ♪ We've taken to you so strong It's clear we're going to get along ♪ Consider yourself well in Consider yourself part of the furniture
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
... contradictory so let's take... something... which makes it possible... to bring out the contradictions... show how we're trying... to clear up the situation.... that oppresses us...
... çelişkili o halde başka bir şeyi ele alalım... Çelişkileri ortaya çıkartabilecek bir şeyi. Bize baskı yapan durumu aydınlatmak için nasıl çalıştığımızı gösterelim.
Just so it's clear, Cappalino, we're in the same boat, right?
Bir şeyi açıklığa kavuşturalım, Cappalino, şu an aynı gemideyiz, doğru mu?
We're walking to get lunch, so we can clear this up on the way.
Yemekte değiliz. Yemeğe doğru yürüyoruz. Bu konuyu yolda halledebiliriz.
We're trying to clear up all evictions today... so it won't get into the latter part of Christmas, which is tomorrow.
Bugün bütün tahliye görevlerini tamamlamaya çalışacağız. Noel sonuna kalmak istemiyoruz. O da yarın zaten.
Wait until you see what we're doing... with the marina development. We're gonna clear five big ones on the first phase alone. I think I finessed Miller down at City Hall... so all we have to do to get past go... is be a little creative on our teamster deal.
marina developmentla ne yaptığımızı görene kadar bekle... yanlızca ilk aşamada beş tane büyüğü temizleyeceğiz sanıyorum ben City Hall'da ki Miller i halledeceğim onlarla anlaşabilmek için biraz yaratıcı olmabilı ve hepmizin harekete geçmeliyiz.
Then the fifth time he visited and all should've been clear already... the guy said : "Now, David Lee, we're going to sauna", and since they were drunk... they agreed, but Dave couldn't get his tie open at first so the guy went ahead... and David Lee went afterwards and complete silence fell when the guy saw what his son-in-law was like.
Beşinci kez gittiğinde, her şey ortaya çıktı. Herif, "Şimdi David, saunaya gidiyoruz" dedi, ve ikisi de içkili olduğundan... hemfikir oldular. Ama Dave kravatını çözemedi ve önce herif girdi... arkasından da David Lee.
We've got an all-clear anyway, so we're gonna start returning people to their homes.
Bir doların var mı? Uh, sakızımız var.
OK, so we're clear?
Göze çarpmayalım.
But just so as we're clear, even though there's no actual lovemaking, Joe and I can on occasion, say, read poems to each other in here at night?
Sevişmesek de Joe ve ben burada zaman zaman geceleri birbirimize şiir okuyabiliriz'değil mi?
All right, so we're clear.
Pekala, anlaştık.
So we just gotta fight these guys for an hour and a half, and you're in the clear, okay?
O zamana kadar karşı koyabilirsek temize çıkarsın.
Just so we're all clear here.
Yani bu konuda mutabıkız.
Nelle Porter. Just so we're clear :
Hepinizin kendisini rahat hissetmesine yardım edeceğinizden eminim.
So then, we're in the clear?
Öyleyse, biz temiz miyiz?
I don't know what you're looking for so we're clear from the start, I'm straight.
Ne aradığını bilmiyorum ama sana başından beri açık konuştum, ben sağlamım.
- Just so we're clear.
- DİKKATLİ SÜRÜN - Şimdiye kadar olanlar.
Look, Burke, just so we're clear on this even if you don't get this guy today, charges are dropped, right?
Bak Burke, anlaşmamıza göre, bugün adamı yakalayamazsan bile, suçlamalar düşüyor, değil mi?
Just so we're clear this bathing suit thing was for men and women alike?
- Açıklığa kavuşturmak için soruyorum. Bu mayo konusu hem kadınlar, hem de erkekler için benzer miydi?
Just so we're clear, you guys know you're nuts, right?
Söylemeden edemeyeceğim, topunuz keçileri kaçırmışsınız.
- Just so we're clear,
— Sadece şunu bil,
I understand, but just so we're clear... once we go, this is my command.
Anlıyorum, ama sadece bu yüzden... ilk biz gideriz, bu benim emrim.
All right, just so we're clear.
Birbirimizi anlayalım diyeydi.
So, it's clear we're dealing with a legend.
Burda uğraştığımız adamın bir efsane olduğu çok açık
And just so we're clear on the matter you're not invited.
Ve sadece durumu açıklığa kavuşturmak için söylüyorum davetli değilsin.
Just so we're clear, we won't put any of this down on paper.
Açıkca söylemk gerekirse, konuştuklarımız herhangi bir belgeye yazılmayacak.
Look, just so we're clear, this spell's gonna work, right?
Bak. Şunu anlayalım. Bu büyü işe yarıyor, öyle değil mi?
So we're all clear on the rules, then?
Kuralları anladık değil mi?
Just so we're clear, all my remarks refer to human relationships.
Ben insan ilişkilerinden söz ediyorum.
So we're clear on this drug shit, right, Richie?
Şu uyuşturucu meselesinde anlaştık, değil mi Richie?
Just so we're clear on this, sir, it's gonna be me, Teal'c and the great outdoors.
Bundan eminiz, efendim, sadece ben, Teal'c ve harika açık hava.
Okay. so. just so we're clear.
Şunu açıkça söyleyelim ;
Just so we're real clear about this, I blame you.
Bunu iyice bilelim ; seni suçluyorum.
Just so we're all clear, Miss Maggie does not do windows.
Baştan söyleyeyim, Bayan Maggie cam silmez. Tamam mı?
Well, just so we're, like, you know, clear...
Emin olalım diye soruyorum...
- All right, just so we're clear,
- Pekala, sadece çok yakınız,
All right, Roz, now, this is a very different kind of show we're gonna be doing, so are you clear on the procedure?
Bu, çok farklı bir program olacak. Neler yapacağımızı iyi anladın değil mi?
So we're clear on this then, huh? One more time?
Yani bunu öğrendin, öyle mi?
Just so we're clear, I'm talking about intercourse.
Açık konuşmalıyız, ikimizin gidişatı hakkında konuşuyorum.
And just so we're clear, I'm telling you to go fuck yourself!
Açık konuştuğumuza göre, Kendi kendini s * meni söylüyorum!
So we're gonna ask that you move to your seats and keep the aisles clear... so we can finish the boarding process and begin final preparations before takeoff.
Sizden koltuklarınızı dik pozisyona getirmenizi ve koridoru boşaltmanızı rica ediyoruz, böylece uçağa biniş aşamasını bitirip havalanmadan önce son hazırlıklara başlayalım.
We're gonna get the Transmooker device back so we can clear your name.
Silici'yi geri alacağız. Böylece adını temize çıkarabiliriz.
So, we're clear here, Jack?
Anlaştık mı Jack?
Just so we're clear, you report this conversation and you'll never wear a hat again.
Açık söyleyeyim bu konuşmadan birine bahsedersen bir daha şapka takamazsın.
Just so we're clear, Mr. Vaughn,
Bir şeyi açıklığa kavuşturalım Bay Vaughn.
Flitted in a manly way, just so we're clear.
Mertçe gittim, bu konuda hemfikir olalım.
Fine. But just so we're clear, once you get The Source's powers, I never hear from you again.
Ama baştan anlaşalım, sen Kaynak'ın güçlerini aldığında bir daha senden haber almayacağım.
- So we're clear, then?
- O zaman anlaştık, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]