So we translate Turkish
128,943 parallel translation
Well, we wanted to teach you a lesson, you know, so we...
Sana bir ders vermek istedik anlarsın ya bu yüzden de...
I think it's best We take a short recess, So we can all process what has been said here today.
Sanırım en iyisi kısa bir ara vermek ki böylece bugün konuşulanları özümseyebilelim.
Right now, we have to hope that Alex can block the ley line interference so we can find the Talisman and nip Dreyfuss'plan in the bud.
Şimdi, Alex'in tılsımı bulabilmek için ley hatlarındaki parazitleri bloke edebildiğini ve Dreyfuss'un planını olgunlaşmadan durdurabildiklerini ummalıyız.
How do we put this thing down so we can get into that crypt?
Tılsımın olduğu bodruma inmek için bu şeyi nasıl etkisizleştirebiliriz?
The reason why Snart and I got on so well was we trusted one another.
Snart'la o kadar iyi anlaşmamızın sebebi, birbirimize güvenmemizdi.
So we have to be careful.
O yüzden dikkatli olmalıyız.
It's the perfect amount of mayo / meat / bread ratio that really gives it... [pounds table] Focus! We need to figure out how we can rescue the rest of the team, and get the Spear back so we can undo everything the Legion has done.
Mızrak arzularımızı, zayıflıklarımızı nefretimizi ortaya çıkarıyor.
So we're invisible?
- Görünmez mi olacağız?
Okay, so we'll get started.
O zaman hemen başlayalım.
So we know his immune system's reacting to something.
Yani bağışıklık sisteminin bir şeye tepki verdiğini biliyoruz.
So we can harvest the tick's plasma, which contains its natural immunities to the virus, and inject it into Nathan.
Kenenin plazmasını alabiliriz. Virüse doğal bağışıklığı var.
Jack and me are finishing up a case in Costa Rica, so we hopped on a commercial plane to get here.
Jack ve Mae Costa Rica'daki vakayı tamamlıyor, biz de yolcu uçağına atladık.
So we're fined $ 16,000?
Yani on altı bin dolar cezamız mı var?
So we're in agreement.
Anlaştık yani.
So we could see the TV.
Televizyonu görebilmek için.
Uh, so, Kai and I, we have some news.
Kai ve ben size bir haber vereceğiz.
We gather, As so many before us have, In the quest for truth.
Bizden önceki niceleri gibi, gerçeği aramak için burada toplanmış bulunuyoruz.
If anything, we should be spending more time there so that everybody can see that the Pembertons are fine.
Bilakis orada daha fazla zaman harcamalıyız ki, herkes Pemberton'ların iyi durumda olduğunu görebilsin.
So, I was, um... golfing with this guy and, uh, we were on the grass and I reached for my seven iron and then I switched to a six,'cause, well, I'm 13.
Golf oynuyordum. Bu adamla birlikte. Çimlerdeydik, başta 7'lik nibliğime * uzandım ama 6'lıkta karar kıldım çünkü, on üç yaşındayım.
So, how about you go enjoy your free drink and if we need any fun facts about gravel, we'll hit you up, all right?
Neden ikramın tadını çıkartmıyorsun? Yer elmaları hakkında komik bir anı gerekirse seni çağırırız, tamam mı?
So, we are gonna put Ben's poop inside this gossip columnist?
Yani Ben'in kakasını alıp dedikodu yazarının içine mi koyacağız?
First, we swap out his tanning oil for cooking grease so he bakes like a human brisket.
İlk olarak bronz yağını kızartma yağıyla değiştireceğiz. Böylece insan budu gibi fırınlanacak.
We need a distraction so I can get eyes on it.
Bir göz atabilmem için dikkatini dağıtmamız lazım.
So don't call us heroes. We're something else.
Bu yüzden bize kahraman demeyin, biz başka bir şeyiz.
- So that he can kill us when we land.
İndiğimiz anda bizi öldürebilmek için mi?
So, unless you wanna wander all over France waiting for this thing to light up, I suggest we figure out this map.
Muhteşem. Eğer bu şeyin parlamasını bekleyerek Fransa'yı turlamak istemiyorsan bence bu haritayı çözelim.
That is so great. We kill heroes.
Öldü, öldü, ölmüş sayılır.
I'll kill you all. Actually, I believe that's my line. Now, where were we before I was so rudely interrupted?
Takımının öldürülmesine, gerçekliğin değiştirilmesine ve işkence görmenize yardım etmemin cezası olarak bu saçma kıyafetleri ve çorapsız ayakkabı giymem mi gerekiyor?
Yeah, because we're going so hard on the erg.
Çünkü ergoyu çok zorlayacağız.
So maybe we're not so different.
Belki o kadar farklı değilizdir.
[chuckles] Well, this is what we're doing tonight, so if Xan wants to get on the erg, she's more than welcome to.
Biz bu gece bunu yapıyoruz, Xan kürek çekmek isterse buyursun çeksin.
We are not so different, Boris.
O kadar da farklı değiliz Boris.
We're so glad you're okay, Jack.
- İyi olduğuna sevindik Jack.
So if it is a viral infection, we don't know what's causing it.
Yani viral enfeksiyonsa bile nedenini bilmiyoruz.
You should see the way Bobby holds Nathan's hand so tight when we cross the street.
Karşıdan karşıya geçerken Bobby'nin Nathan'ın elini nasıl sıkı sıkı tuttuğunu görmelisiniz.
We're going to do everything we can so that you don't have to.
Bunun olmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
You felt so good that we were able to go on that trip to San Antonio.
Kendini çok iyi hissetmiştin ve San Antonio'ya gitmiştik.
So what can we do to delay the transfer?
Nakli nasıl geciktirebiliriz?
So, what is the real reason we're travelling home to Coccham and not to Winchester?
Yani Winchester'a değil de Coccham'a eve gitmemizin asıl sebebi nedir?
Should they raid, we shall not be overrun and importantly we shall not feed them so much as a single grain.
Baskın yapsalar da, biz yağma yapmayacağız ve daha da mühimi onları tek bir hububat tanesiyle dahi beslemeyeceğiz.
You realise life... can be so brief..... and so, I just want to tell you... .. if we do get through this...
Anlıyorsun ki hayat oldukça kısa olabiliyor bu yüzden sana söylemek istediğim şey eğer buradan sağ çıkarsak...
We were so close to not making it back.
Az kalsın geri dönemiyorduk.
So now that we all understand each other, how do we all sound?
Şimdi biz birbirimizi anlıyoruz, nasıl tüm ses mi?
So, what do we do, how did this happen?
Demek ki, bu nasıl ne oldu yapmalıyım?
- So what do we do? - We got to scratch this itch, baby!
Bu yarayı kaşıyalım bebeğim!
So, we dangled gaynier out there and now he's dead.
Gaynier'i oraya soktuk, ve artık öldü.
So how do we get inside?
İçeri nasıl gireceğiz peki?
Our rent will be jacked up so high, we'll probably have to move to Hart Island, where they bury all the unclaimed bodies.
Kiramız o kadar yükselecek ki, sahipsiz cesetlerin gömüldüğü Hart Adası'na taşınmak zorunda kalacağız.
I'm so glad this case is finally over and we can celebrate.
Bu dava bittiği ve kutlayabildiğimiz için çok mutluyum.
Mr. Segal... so, are we gonna wrap up this dog and pony show today?
Bay Segal şu köpek ve midilli gösterisini kısa kesecek miyiz bugün?
So, we all had to pick seven horses and put a tenner each in the diddlum.
Hepimiz yedi at seçtik ve dümdüğe 10 birer 10'luk attık.
so weird 79
so we can talk 27
so we're done 24
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we have a deal 18
so well done 18
so we're back to square one 28
so we thought 26
so we can talk 27
so we're done 24
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we have a deal 18
so well done 18
so we're back to square one 28
so we thought 26
so weak 25
so we wait 28
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we wait 28
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we're clear 36
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we just 17
so we'll 17
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we just 17
so we'll 17