Something wrong translate Turkish
16,882 parallel translation
I mean, maybe there's something wrong with it.
Cihazda sıkıntı olabilir mi?
Is there something wrong with your hand, Eichhorst?
Elinde bir sorun mu var Eichhorst?
- He doesn't want to do it. Stop treating him like there's something wrong with him!
Ona yanlış bir şey yapmış gibi davranmayı kes!
Do you think there's something wrong with her?
Sence onun bir sorunu olabilir mi?
Well, do you think there's something wrong with the suit maybe?
Kostümümde falan bir sorun mu var sence?
What if he says something wrong?
Ya yanlış bir şey söylerse?
There something wrong with that guy?
- Adama bir gıcıklığın mı var?
I almost died during the flight I thought there was something wrong with the ring...
Havadayken kancalarda bir sorun çıkacak diye ödüm patladı...
I do something wrong?
Yanlış bir şey yapıyorum?
Is something wrong?
Bir terslik mi var?
Is there something wrong with me?
Benim neyim bu kadar kötü?
So, I must be doing something wrong'cause I can't seem to get through to you.
Bir şeyleri yanlış yapıyorum galiba çünkü görünüşe göre sana ulaşamadım.
Something wrong?
Bir sorun mu var?
Have I done something wrong?
Yanlış bir şey mi yaptım?
Did I say something wrong?
Yanlış bir şey mi söyledim?
It's about the fact that I actually have a conscience, and don't tell me there's something wrong with that.
Vicdanımın olduğu gerçekle ilgili ve bana bunla ilgili bir yanlış olduğunu söyleme.
Is something wrong? No.
- Bir sorun mu var?
- Is something wrong? - No.
- Bir sıkıntı mı var?
I should've known there'd be something wrong with him, but I...
Onunla ilgili bir sorun olduğunu anlamam gerekiyordu, ama ben...
Well, that means you're doing something wrong.
Eh, bu yanlış bir şey yapıyorsun demektir.
I knew there was something wrong.
Bir sorun olduğunu biliyordum.
I don't know. But there is definitely something wrong.
Bilmiyorum, ama kesinlikle yanlış olan birşeyler var.
I'm afraid if I do something wrong or make any sudden movements that you're gonna disappear again.
Tekrar ortadan kaybolursunuz diye yanlış bir şey söylemekten ya da yapmaktan korkuyorum.
You did something wrong.
Yanlış bir şey yaptın.
Something's wrong.
Yolunda gitmeyen bir şeyler var.
There's something very wrong with that house on Willow Street.
Willow Sokağı'ndaki evde çok yanlış bir şeyler var.
Something fucking wrong happened in that house and we brought it back here. And locked it in the fucking basement.
O evde yanlış bir şey olmuş ve biz de onu buraya getirdik sonra da tutup bodruma kilitledik.
Because... for 12 years, I've tried every way - - every wrong and misguided way to win your heart only to realize, in these last very dark weeks, you wanted something else.
Çünkü 12 yıldır kalbini kazanmak için her yolu denedim ; her yalnış ve kaybolmuş yolu. Ve bu son birkaç karanlık haftada fark ettiğim tek şey senin başka bir şey istemiş olduğundu.
There's something going wrong inside your body.
Vücudunda yanlış giden bir şeyler var.
I think something might be wrong with Gracie.
Gracie'nin başına bir şey gelmiş olabilir.
I just feel like something is wrong. I know.
Bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyorum.
When a hit man is scared, you know something's wrong.
Bir kiralık katil korkuyorsa orada ters giden bir şeyler vardır.
Something's wrong.
Bir terslik var.
Ha ha! Anyway, they live in fear that something will go wrong on my watch, and I live in fear of them being right, so...
Benim gözetimim altındayken bir şey olacağından korkuyorlar ben de haklı olmalarından korkuyorum, işte...
Something's wrong!
Ters giden şeyler var!
Something's wrong.
Bir sorun var.
What if something goes wrong in one of those tunnels?
Ya o tünellerden birinde işler ters giderse?
Something went wrong?
Bir şeyler ters mi gitti?
But still... Something's wrong.
Ama hala bir sorun var.
You'd only come here if something went wrong.
Buraya sadece bir şey ters gitse gelirdin.
Something went wrong, he killed her, he panicked.
Bir şeyler ters gitti, onu öldürdü, panikledi.
But when I first saw Catherine, I knew something was wrong.
Ama Catherine'i görünce bir sıkıntı olduğunu anladım.
There was clearly something physically wrong. Objection.
Bir sıkıntı olduğu bedenen belliydi.
I had installed the propane, something went wrong, I fucked up.
Ben propan takmıştım, bir şeyler ters gitti... Berbat ettim.
There was something wrong with his eyes.
Bekle. Gözlerinde tuhaf bir şey vardı.
Something has to be wrong for me to want to catch up with my brother?
Kardeşimle görüşmek için bir şey mi olması gerekiyor?
Like I said. Only when something's wrong.
Dediğim gibi, bir sorun olduğunda sadece.
What if something goes wrong?
Ya bir şeyler ters giderse?
Something's wrong with this car.
Arabada bir sorun var.
Something's wrong.
Birşeyler yanlış.
Something's wrong.
Bir şey yanlış.
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
sometime 130
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
wrong floor 19
wrong again 87
something went wrong 81
something 1990
sometimes 3655
sometime 130
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something's wrong 881
something is wrong 141
something's wrong here 34
something's coming 64
something bad 90
something's not right 271
something on your mind 83
something special 67
something bad happens 16
something's wrong 881
something is wrong 141
something's wrong here 34
something's coming 64
something bad 90