English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Something

Something translate Turkish

432,535 parallel translation
And is that your inner artist or something?
Bu senin içindeki sanatçı falan mı?
Well, I've asked you to do something that you don't want to do.
Sizden bir şey yapmanızı istedim... yapmak istemediğiniz bir şeyi.
Please tell me you have something.
Lütfen bana elinde bir şey olduğunu söyle.
I don't care, she could have done something to stop it.
Umurumda değil, durdurmak için bir şeyler yapabilirdi.
By offering you something that you value far, far, more than me.
Size teklif edeceğim şey benden çok çok daha değerli.
I'm gonna do something and then you're gonna
Ben bir şey yapacağım ve sen...
What I need is for you to leave right now before people start arriving and something "cloney" happens.
Senden istediğim şey buradan ayrılıp insanların neler yaşandığını hakkında sorular sormadan buradan gitmen.
Well then, do... do something. Come on!
O halde.. eh, bir şeyler yapmak gerek.
Do something unique!
Kendine has bir şey yap!
I'm-I'm just thinking that S and Delphine are up to something. Right?
S ve Delphine bir şeylerin peşindeler değil mi?
Why am I getting text from my sister saying that you and S are up to something?
Neden kız kardeşimden sen ve S'nin bir şeyler peşinde olduğu hakkında mesaj alıyorum?
Maybe it's because we are up to something.
Belki de öyle olduğundandır.
You... you've done something wonderful.
Sen.. çok güzel bir şey yaptın.
- we can work something out.
- başka bir şekilde halledebiliriz.
Mom, you can't just fake memory loss every time you wanna get outta something'.
Anne, ne zaman bir şeyden kaytarmak istesen hafızanı kaybetme numarası yapamazsın.
I will help you convince Riley to marry you, but I want something in return.
Riley'i seninle evlenmesi için ikna etmeye çalışırım ama karşılığında bir isteğim var.
Fine. But I want something in return, too.
Tamam ama ben de karşılığında bir şey istiyorum.
I'm not gonna pretend I feel something when I don't.
Üzülmediğim halde öyleymiş gibi davranmayacağım.
Okay, so, I think I found something.
Pekala, sanırım bir şeyler buldum.
If there is something incriminating in here, then he might come back and get it before we can get a warrant.
Burada suç unsuru bir şey varsa bile, biz izin çıkartana kadar gelip onları toplar gider.
Slipped a little something into her brandy.
Konyağının içine bir şey koymuş.
Like a doll or something.
Oyuncak bebek gibi
Oh, wait, there's something else. Aww.
Sadece bunu yesen?
And if you wish for something, it will be so.
Madem böbürleniyoruz...
She's stolen something from every open house we've been to.
Bana lakap taktıklarında hoşuma gitmediğini biliyorsun!
And, look, I don't know what it is about Liz, but I am telling you there is something very special about her.
Yapma, gitar çalan bir penguen olduğunu görmüyor olamazsın. Tavanı boyatsak fena olmayacak.
Usually, you say you didn't eat something but you did...
Genelde yemedim dediklerini yemiş olursun.
We're all missing something, Kimmy.
Hepimiz bazı kayıplar yaşıyoruz.
Guess you sell their organs or something.
Organlarını falan satabilirsin.
At least once a day when I choke on something.
Günde en az bir kez, boğazıma bir şey takıldığında.
Oh, yeah, like it's a new toilet or something.
Sanki yeni tuvaletmiş gibi bir hava verirler.
And I would believe her because that sweet dummy, if she loves us, there must be something good about us.
Ben de ona inanırdım çünkü o tatlı kaçık bizi seviyorsa bizde gerçek bir iyilik gördüğündendir.
Something's fishy here.
Burada şüpheli bir durum var.
She said she was sending something over, but when I woke up she still hadn't responded.
Bir şeyler göndereceğini söyledi ama uyandığımda hala cevap vermemişti.
Something's up.
Bir şeyler var.
With something soft, or it'll hasten the puncture.
Yumuşak bir şeyle, yoksa patlamayı hızlandırır. Öyle mi diyorsun?
In case something falls and pops the bubble...
Bir şeyin düşüp baloncuğu patlatması ihtimaline karşı...
Something impermeable that can be sterilized.
Steril edilebilir, sızdırmaz bir şey.
There's got to be something on a fire truck that we could use.
İtfaiye kamyonunda işimize yarayacak bir şeyler olmalı.
- to the restaurant. - That'd kill her, unless we get her into something sterile.
- Bu onu öldürür tabii onu steril bir şeyin içine koymazsak.
Paige and I have been getting on better since we decided to be caring friends to each other, but I was concerned that I would eventually do something to mess that up, so I did research to avoid that.
Birbirini önemseyen arkadaşlar olmaya karar verdiğimizden beri Paige'le aramız daha iyi olmaya başladı fakat er ya da geç bunu berbat edecek bir şeyler yapacağımdan endişelendim bu yüzden bundan kaçınmak için araştırma yaptım.
Every time you say or do something that should cause you two to bicker, he hits the clicker.
İkinizi didiştirecek bir söz ya da davranış sergilediğiniz her seferde sayaca basıyor.
Let me ask you something, how do you feel about Happy dragging you here to see me?
Dur sana bir şey sorayım, Happy seni buraya beni görmeye sürüye sürüye getirirken neler hissettin?
Give Cabe something to take his mind off of Allie.
Allie'yi aklından çıkartması için Cabe'e bir şeyler verir.
Just figure something out before that thing gets too far away, because if you don't, the Marari virus is gonna spread, and people are gonna die.
Bu şey çok uzağa gitmeden bir çözüm yolu bulun, bulmazsanız Marari virüsü yayılacak... -... ve insanlar ölecek.
- The trapper recorded the monkey's vitals, so we're looking for something
- Avcı, maymunun hayati değerlerini kaydetmiş ;
You think you can nail him in the leg or something?
Onu bacağından falan zımbalayabilir misin?
Aah. I slipped in something.
Bir şeye basıp kaydım.
No, I would never do that. I got to go check on something really quick.
Danny, zili çal.
- [wind whistling ] - [ Dionne Warwick] Saving lives... Did I say something wrong?
Yanlış bir şey mi dedim?
They're doing something distracting.
Dikkat dağıtıcı bir şeyler yapıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]