English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sure do

Sure do translate Turkish

11,728 parallel translation
Sure do.
Evet.
I'll do what I can but I'm not sure how much longer I can keep this up.
Elimden geleni yapacağım ama daha ne kadar idame edebilirim bilmiyorum.
I'm sure the defendant won't do it again.
Eminim davalı bir daha yapmayacaktır.
I'll do my best to find you someone good, but I'm sure Ruth will have some ideas.
Senin için en iyisini bulacağım ama Ruth'un da bazı fikirleri vardır, eminim.
Phil, you should do everything you can to make sure Erica's happy.
Phil, Erica'yı mutlu etmek için elinden geleni yapmalısın.
Sure - Let's do that.
Olur... çıkarız.
When they went in, they were kids. I'm not so sure they'll do well out there in the world.
İçeri girdiklerinde daha çocuktular dışarıdaki hayatlarında başarılı olabileceklerinden emin değilim.
And I'm sure you have nothing to do with the trouble he's in right now.
Ve eminim ki, şu an içinde bulunduğu durumla hiçbir alâkan yoktur.
We're gonna do everything in our power to make sure the baby is healthy.
Bebeğinin sağlıklı olduğundan emin olmak için elimizden geleni yapacağız.
When you do the amputation, make sure you check her vascular return every two minutes.
Ampütasyon sırasında iki dakikada bir vasküler kontrol yapmayı unutma.
Are you sure you want to do this?
Bunu yapmak istediğine emin misin?
Are you sure you're okay to do that?
Sorun olmayacağına emin misin?
Maybe your Carly's busy, but I'm sure she's gonna do something nice for you.
Belki Carly'nin işi çıkmıştır ama senin için güzel bir şey yapacağına eminim.
Sure. But what does this have to do with your case?
Elbette ama olayla ne ilgisi var?
Even when others call you "money bug" or Scrooge, and make fun of you the reason I can't do it is... I'm sure you know why.
Diğer doktorlar sana para böceği veya pinti deyip dalga geçtiklerinde benim bunu yapmama sebebimi eminim sen de biliyorsun.
I'm sure he'll do a good job.
Eminim ki iyi iş çıkaracak.
Whether it will cut you or Han Do Joon... I'm not sure either.
Sizi mi Han Do Joon'u mu keser ben de bilemiyorum.
Sure, let's do that.
- Tamam.
As long as I am alive, I will do my best to make sure that you are protected, but in the event of my death...
Hayatta olduğum sürece emniyette olduğundan emin olmak için elimden gelen herşeyi yapacağım.
- He will make sure that you do not try to leave.
- Kaçmaya çalışmadığından emin olacak.
Sure, we can do that.
Olur, hâlledebiliriz.
You sure you wanna do that?
- Bunu yapmak istediğinize emin misiniz?
I'll be sure to do it nice and slow.
Kibar ve yavaşça yapacağım.
I care about making sure you don't get in trouble for all this crap that we do.
Bizim yaptığımız bunca bok için başın belaya girmesin istiyorum.
I'm sure General Yi Seong Gye has the same worries we do. That's what I said!
Kesinlikle Komutan Yi Seong Gye bizimle aynı endişelere sahiptir dedim onlara.
Look, regardless of what Katherine is doing and why, are you sure that you want to do this?
Bak, Katherine bunu neden ve niçin yaptığı dışında, bundan emin misin?
Oh, sure you do.
Eminim öyledir.
Are you sure about this? Do it.
- Bu yaptığından emin misin?
- You sure you want to do this? - Mm.
Bunu istediğine emin misin?
Can we make sure that we do that?
Not alır mısın bunu, unutmayalım.
- I'm pretty sure I do.
- Bildiğimi düşünüyorum.
Oh, I'm sure I'll do plenty of business with Dynastic Energy in the future, Bill.
Eminim, Dynastic Enerji ile gelecekte bir çok iş yapacağız, Bill.
Are you sure you can do this?
Bunu yapabileceğine emin misin?
Hey, they gotta do one more pass on you guys, just to make sure you're not recording the whole thing.
Size tüm bunları kayıt etmediğinize dair son bir işlem daha yapacaklar.
I'll have to do a biopsy to be sure.
Emin olmak için biyopsi yapmalıyım.
Well, just to be sure, I need to do a biopsy.
Emin olmak için biyopsi yapacağım.
After their father left, I didn't want my kids growing up thinking that they were a burden, so I made sure they knew that mom could do it all.
Babaları gittikten sonra çocuklarımın bana yük olduklarını düşünerek büyümelerini istemedim.
Sure they do! It's fun!
Tabiki istiyorlar
'Cause I sure as heck do.
Çünkü acayip derecede minnettarım.
I'm sure you've seen what these brains do to her.
Eminim beyinlerin ona ne yaptığını görmüşsündür.
- Why? - I'm not sure. Do you mind if I take a look at her chart?
Eminim ki bir hastayı tomografiye götürmüştür.
You say you won't and then you do it again, and I'm not sure anything's gonna change.
Yapmayacağını söylüyorsun ve yine yapıyorsun bunun değişeceğinden de pek emin değilim.
Well, I'm sure after being with somebody great, like Arastoo, it's just all a little foggy as to what you're supposed to do next, right?
Eminim Arastoo gibi harika birinden sonra ileride yapmak istediklerin biraz bulanık gözüküyordur değil mi?
If you do find something, you want to make sure it doesn't escape.
Eğer bir şey bulursanız, onun kaçmayacağından emin olmak istersiniz.
Yeah, we'll be sure to do that.
Söyleyeceğimize emin olabilirsiniz.
Sure. What do you need?
Neye ihtiyacınız var?
They don't exactly do well with rules, so I'm pretty sure they're going to enjoy having immunity and means.
Kuralları pek sevmezler. Five-O'nun dokunulmazlık ve imkanlarına bayılacaklarından eminim.
Do me a favor- - take our friend here over to the Palace and make sure he finds a seat in rendition.
Arkadaşı merkeze götürüp, ifade için sandalyeye oturtabilir misiz?
Sorry, but I'm not sure what we can do.
Özür dilerim ama ne yapabileceğimizden emin değilim.
Well, we sure as shit do now!
Bu sefer feci şekilde karşılaştık!
You sure you want to do this?
Bunu yapmak istediğinden emin misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]