English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Surprisingly well

Surprisingly well translate Turkish

115 parallel translation
Surprisingly well, particularly the spinal.
Şaşırtıcı derecede iyi, özellikle omuriliği.
Near the murdered Traag we found... two surprisingly well organized lairs.
Om'dan arındırılan parkta öldürülen Traag'ın yakınlarında şaşırtıcı derecede iyi organize edilmiş yuvalar bulduk.
He did surprisingly well for a novice but then he comes from good stock.
Bir çırak olarak şaşırtıcı derecede iyi iş çıkardı fakat öyleyse iyi bir aileden geliyor.
"Considering Inigo's life-long search, " he handled the news surprisingly well.
Inigo'nun ömür boyu arayış içinde olduğu düşünülürse, durumu oldukça iyi karşılamıştı.
- Surprisingly well.
- Şaşırtıcı derecede iyi.
Surprisingly well.
Şaşırtıcı şekilde iyi.
Anyway, the plan was surprisingly well-thought-out.
Herneyse, planınızı uygulamaya koydunuz.
It was completely pre-feminist, but it held up surprisingly well.
Neil Simon. Kesinlikle feminist bir yaklaşım vardı. Yine de bayağı başarılı oldu.
There you go. You're doing surprisingly well after taking such a fall, Mr. Barone.
Böyle bir düşmeye göre şaşılacak derecede iyisiniz Bay Barone.
That was a passionate and surprisingly well-articulated argument.
Bu çok ateşli ve düşüncelerin insanı hayrete düşürebilecek bir şekilde iyi anlatıldığı bir tartışmaydı.
- I used a 7-inch switchblade, and it tore through her flesh surprisingly well.
- Kullandığım sustalı 18 santimdi ve bedenini şaşırtıcı güzel parçaladı.
You know, surprisingly well, considering everything he's been through.
Şaşırtıcı olarak iyi, geçirdiği onca şey göz önüne alınırsa.
You look surprisingly well.
Beklediğimden de iyi görünüyorsun.
I'm doing surprisingly well for a pariah.
Dışlanmış birine göre oldukça iyiyim.
I don't know. But, God, Joey seems to be handling it surprisingly well.
Bilmiyorum ama Joey, bu durumun üstesinden gayet iyi geliyor gibi.
CONNOR : Actually, Tru, the writing is going surprisingly well.
Aslında, Tru, yazarlık şaşırtıcı şekilde iyi gidiyor.
- Wow, that went surprisingly well.
- Çok yumuşak geçti.
Surprisingly well, actually.
Şaşırtıcı şekilde iyi, gerçekten.
Although these creatures spend virtually all their lives at sea, they can survive surprisingly well on land.
Bu canlılar yaşamlarının neredeyse tamamını denizde geçiriyor olsalar da şaşırtıcı bir şekilde karada da hayatlarını sürdürebilirler.
By early summer, the chicks are surprisingly well developed and now look ready to take on the world.
Yaz başı geldi. Yavrular şaşırtıcı derecede sağlıklı büyümüş. Ve dünyaya açılmaya hazır.
For her fingertip, surprisingly well.
Parmak ucu için bir sıçanla boğuşması gereken biri için şaşırtıcı derecede iyi.
Surprisingly well, considering it's with Cappie.
Cappie ile yaptığımı düşünürsek çok çok iyi.
Surprisingly well, actually.
Hayret uyandıracak şekilde iyi.
It went surprisingly well.
Şaşırtıcı derecede iyi gitti.
Surprisingly well, under the circumstances.
Bu şartlar altında şaşırtıcı derecede iyi.
Yeah, yeah, surprisingly well so far.
Evet, şu ana kadar şaşırtıcı derecede iyiydi.
How surprisingly well she managed to rebound from that murder conviction.
Cinayetten mahkum olmak üzereyken şaşılacak derecede iyi yırttı doğrusu.
I've seen them skulking around on streets corners with their designer fingerless gloves and their surprisingly well-fed dogs.
Ben gerçekçiyim. Onları cadde köşelerinde sinsi sinsi dolaşırken görüyorum hem de modaya uygun parmaksız eldivenleri ve şaşırtıcı şekilde besili köpekleriyle.
Surprisingly well.
Şaşılacak kadar iyi.
It pays surprisingly well.
İyi para eder.
I slept surprisingly well that night I think because nature made it that only one parent can worry at a time.
Sanırım doğanın gereği aynı anda sadece bir ebeveyn endişelenebilirdi.
I think your face is holding up surprisingly well.
Bence yüzün gayet iyi durumda.
- Surprisingly well.
- Ne tepki verdi? Beklenmedik şekilde iyi.
You're doing surprisingly well in the Baltics.
Baltık ülkelerindeki performansın çok şaşırtıcı.
Most of them set surprisingly well with me, but not this one.
Bir çoğunu şaşırtıcı bir şekilde kabullenmiştim. Ama bunu değil.
Well, surprisingly, I got fired, but Phillip found me a new job.
Şaşırtıcı ama kovuldum. Ama Phillip başka bir iş buldu.
Seemed to be going well, surprisingly.
Şaşırtıcı ama iyi gibi görünüyordu.
Well, surprisingly, there was a fire in the Old Palace, fire in Hürrem's quarters.
Ve sürpriz bir şekilde, Eski Saray'da bir yangın çıktı hem de Hürrem'in bölümünde.
- Well, surprisingly she doesn't want to be here now.
Ne tuhaftır ki şu anda burada olmak istemiyor.
Well, Vikki's left herself wide open, but Trementus surprisingly fumbles.
Vikki kendini tamamen bıraktı, ama nasıl olduysa Trementus topu düşürdü.
Well, not surprisingly, there was a picture of an elephant,
O yüzden resimde bir fil olması şaşırtıcı değil.
Well, you are in a surprisingly chipper mood for someone who hasn't slept all night.
Tüm gece uyumayan biri için bugün fazla neşeli bir modasın.
Well, I Have To Say, Karl, These Emotions Are Surprisingly Human.
Karl, söylemem gerekir ki bu duygular çok insancıl.
But surprisingly, as well as being a primary source of nourishment for creatures in the sea, these tiny organisms help all animals on Earth to breathe.
Ancak ilginçtir bu küçük organizmalar okyanustaki yaratıkların ana besin kaynağı olmanın dışında Dünya'daki tüm hayvanların nefes almasına da yardım ediyorlar.
In a surprisingly short period of time sometimes well under a year these teens transform the piles of storm debris into rich composts the foundation of new growth
İnanılmaz derecede kısa bir sürede bazen bir yıldan daha çabuk bu ekip döküntü yığınlarını yeni yükselişin temeli olan zengin gübreye dönüştürür.
When Voyager beamed back photographs... revealing a world with mountains... fault lines, and fissures... indicative of tectonic movement... as well as a surprisingly thick atmosphere... scientists were amazed.
Voyager, dağ çizgileri tektonik çatlak belirtileri ve şaşırtıcı yoğun bir atmosferi olan bir dünyayı ortaya çıkardığında bilim adamları hayrete düştü.
Well, that was blunt but surprisingly effective.
Açık değildi ama, sürpriz bir şekilde etkileyiciydi.
Well, it's definitely a malfunction, and surprisingly, it's nothing Rodney did.
Pekala, bu kesinlikle bir arıza ve hayret verici olarak, Rodney'in suçu değil.
Well, that is surprisingly edible.
Bu şaşırtıcı derecede güzel.
These whales can weigh up to 40 tons and things are moving surprisingly quickly, so as well as getting the camera in position to get the shots, which they have to be fairly close, we have to be really careful that they don't get bumped or hit.
Buna rağmen şaşırtıcı bir şekilde hızlılar,... bu yüzden kamerayı çekim için doğru konuma getirirken ki bu çok yakın olmalı,... bize çarpmamaları için çok dikkatli olmalıyız.
Well, you were surprisingly restrained.
Şaşırtıcı derecede ölçülüydün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]