English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tele

Tele translate Turkish

589 parallel translation
Martha, don't telemarket me, please.
Martha bana tele satış yapma, lütfen.
- Mind the wire.
- Tele dikkat.
Ask him if he'll let ten of his strongest braves... hold the tongue of the singing wire... that is, after we've proved it's harmless.
Ondan on cesur savaşçısının dillerini... çıkartıp şarkı söyleyen tele tutmaları için izin vermesini iste... bu onlara ne kadar zararsız olduğunu kanıtlayacak.,
She must have walked off right onto the bare wire.
Çıplak tele temas etmiş olmalı.
Care to plunk a string?
Bir iki tele dokunmak ister misiniz?
Now, you'll note the wire running down to the creature's wrist.
Yaratığın bileğine bağlı olan tele dikkatinizi çekerim.
But, you know, I'll be getting an answer to my wire pretty soon, and then maybe I'll know...
Fakat, biliyorsun, çektiğim tele yakın zamanda bir yanıt alacağım, ve o zaman belki de bileceğim...
Good evening, tele-watchers.
İyi akşamlar, tele-izleyiciler.
Turn to your right, please, and state your business directly to the telecam, holding up any identification you have simultaneously.
Sağınıza dönün, lütfen, ve işinizi doğrudan tele kameraya söyleyin, bu sırada herhangi bir kimliğinizi elinizde tutun.
State your business, please, to the telecam. Time is pressing.
Lütfen tele kameraya işinizi söyleyin.
Do you use a bow, or do you just pluck it?
Yayla mı, tele vurarak mı çalıyorsunuz?
Answer the tele... phone.
Telefona... bak.
It'll hit these two wires and we get a circuit that'll send up all my plastic explosives here plus this little item that I borrowed here.
Bu iki tele çarpınca devre tamamlanacak. Ve buradaki bütün plastik patlayıcılarımı ve ödünç aldığım bu küçük parçayı ateşleyecek.
Well... you know the first time when I was gettin'out of my britches? They was all in a tangle... and I couldn't get'em loose.
Şey... hani başta pantolonumu çıkarırken... pantolonum tele dolanmıştı... ve kurtaramıyordum.
I need some wire.
Biraz tele ihtiyacım var.
I hate being a fink, sweetie... but you put every call girl in the country right on the spot.
İspiyonculuktan nefret ederim, hayatım ama tele kızların hepsini tehlikeye attın.
Telecommunication
Tele-İletişim.
I'd like to telecommunicate
Tele-İletişim yapmak istiyorum.
I want to tele-order breakfast
Kahvaltı tele-siparişi vermek istiyorum.
I want to telecommunicate... telecommunications are suspended for some days
Tele-iletişim kurmak istiyorum. ... tele-iletişim hizmeti birkaç günlüğüne askıya alındı.
Musicians, that with touching of a string
Bir tele dokunup da...
Use the either the minute or the hour hand to make the contact.
Akrep ya da yelkovan tele değer ve devreyi tamamlar.
- I may have touched the wire.
- Tele basmış olmalıyım.
Dan, have you ever been up on a high wire?
Dan, daha önce yüksek bir tele çıktın mı?
Wait till they hit the wire.
Tele gelmelerini bekle.
No, it's more like a- - a little stab of heat. Wait a minute. I know.
Hayır, bu sanki daha çok... şey gibi... bir dakika, biliyorum, bu aynı dikenli tele takılıp kaşımı kestiğim zamana benziyor.
The $ 10,000 for call girls.
Tele kızlara 10.000 dolar.
Tele vision, for example.
Mesala, televizyon.
Tele vision is a blind woman that teaches philosophy and caress es the foulest re cess es of our brains.
Televizyon... felsefe öğreten kör bir kadındır... ve beyinlerimizin en iğrenç yerlerini okşar.
Tomorrow, color tele vision will be in each and e v ery home.
Yarın, her evde... renkli televizyon olacak.
Widespread, state-controlled tele vision will giv e e v eryone the instruction needed to make good citizens.
Uzaktan kumandalı televizyonlar yaygınlaşınca... herkese... iyi bir vatandaş olmak için... gereken eğitim verilecek.
Call girl, cover girl?
Tele kız mı, kapak kızı mı?
Just saw in the Tele.
Kasabayı gördüm.
I don't know why you don't get yourself an answering service.
Niye bir tele-sekreter almadığını anlamıyorum.
You mean, when you sent out on Muskie's stationery that Senator Hubert Humphrey was going out with call girls?
Yani, Muskie'ye Senatör Hubert Humphrey'nin tele kızlarla görüştüğünü yazan bir mektup gönderdiğiniz gibi mi?
- Before going further, Mr Superintendent, you must remember that my clients are public persons.
Her iki de tele-kızlık yapıyorlardı. Her ikisinin de bir hafta sonu için aldıkları ücret, 10.000 frank,
But Clo's call-girls are substituting the microfilms since a while. The ring lost valuable informations before they notice the switchs.
Ama bir süreden beri Clo'nun tele-kızları bu mikrofilmleri yer değiştiriyordu.
Bruner, you will ask Anderson to get rid of the call-girl in his bed. Then you will call Jeanne and suggest a contract to her.
Bruner, Anerson'dan yatağında ki tele-kızdan kurtulmasını istemelisin.
I understand your little granddaughter injured her head when she fell off a pony and tore her shoulder one some barbed wire.
Sanırım, küçük torununuz da poniden düştüğünde başını incitmiş ve omuzunu dikenli tele yırttırmıştı.
I got to talk to a tape recorder.
Tele sekreter çıktı.
Record the telemetry.
Kısa menzil tele ölçüm yapalım.
The call girls refuse to come here, because they all say you scare them.
Tele kızlar gelmeyi reddediyor. Çünkü hepsi bıkkınlık verdiğini söylüyor.
She called me. She left a message with my service about a month ago that I should watch Grand Illusion on television and I never returned her call.
Bir ay önce tele sekreterime mesaj bırakıp televizyonda..... "Grand Illusion" filmini göstereceklerini haber vermişti.
Tele lens...
Tele lens...
He was suspected of having a mole in police HQ.
Bir ara Emniyet Müdürlüğü'ne bir tele-kulak yerleştirdiklerinden şüphelenmiştik.
A call girl, actually.
Aslında bir tele kız.
[Tubbs] High-priced call girls.
Pahalı tele kızlar.
Must be tele...
Dür...
Tele -
Tele...
Télé-Avia. "
Télé-Avia denir. "
No. Ah, a Télé-Avia!
Hayır, vay Télé-Avia!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]