English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / That ain't it

That ain't it translate Turkish

2,106 parallel translation
Yeah, that dim light is a bitch, ain't it?
Evet. Havanın soğuması fena birşey değil mi?
That ain't it.
Bu doğru değil.
Oooh, that's ugly, ain't it?
Bu çok kötü değil mi?
I just feel that, you know, if it ain't broke, don't fix it, and even if it is broke, just ignore it and maybe it'll be sort of OK, like the environment.
Yani, bozulmadıysa tamir etmeye kalmamak lazım, öyle değil mi? Bozulduysa bile göz ardı edersek belki düzelir. Çevre kirliliği gibi.
And after what you've gone through, if you haven't done that by now, it ain't going to never happen.
Ve bu kadar çektiğin şeyden sonra, henüz bunu yapmadıysan, bir daha asla yapamazsın.
Army looks like it's gonna do it for her. Ain't that right?
Doğru değil mi?
- It ain't like that.
- Öyle değil.
You give it to him, because once he knows he can have that, he ain't gonna want that shit anymore, believe that.
Çünkü bir kere ona sahip olduğunu bildiğinde aynı boku tekrar istemeycektir, inan bana.
Yeah, um, Wendy the "P" she, uh she gave me that to give to Miles, but since I ain't talking to him, you give it to him
Evet, şey, Wendy... "P" o, ah... o bana bunu Miles'a iletmem için verdi ama ben onunla konuşmadığımdan bunu ona sen ver.
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
Need to grow it out, but it ain't gonna hide that frankenstein head of yours.
Uzatman gerekiyor ama bu bile Frankenstein kafanı örtmeye yetmez.
People talk, but you start turning on the people that's got your back... it ain't your job they're coming after now, is it, will?
İnsanlar konuşur ama sen arkanı kollayanlarla tartışmaya başladın... Onlar senin peşinde değil, değil mi Will?
... But I could see through that... it ain't right what my uncle did.
Amcamın yaptığı doğru değildi.
You like that? It's a real beaut, ain't she?
Gerçekten mükemmel değil mi?
That's you, ain't it?
Bu sensin, değil mi?
But I'll do me best for ya and that's all I can do, ain't it?
Fakat elimden geleni yapacağım senin için. Tamam mı?
! That's a funny name, ain't it?
Çok komik bir isim, değil mi?
Well, that's what I'm going to teach you, ain't it?
Sana öğreteceğim de bu zaten öyle değil mi?
Ain't you gone up in the world, son? That's it, my boy, jab and weave, jab and weave, Nolly.
İşte bu, oğlum, vur ve çekil.
No, that ain't it.
Hayır bu yüzden değil.
Aye, but that's a gamble of long odds, ain't it?
Evet. Bu çok tehlikeli bir kumar, değil mi?
- It ain't like that, Cheese.
- Öyle bir şey yok, Peynir.
And I know you ain't being 100 % with me right now, and it's really fucking pissing me off that you're lying, so you better interrupt me at any time,'cause I'm about to lose...
Şu anda bana karşı dürüst davranmadığından eminim ve yalan söylüyor olman beni sinirden deliye döndürüyor. Bu döngüye bir son versen iyi edersin çünkü her an...
That's a car, ain't it?
Ne araba, değil mi?
- It ain't like that.
- Düşündüğün gibi değil.
That's all you think this is? It ain't nothing else.
Sence yaptığım şey bu mu?
It ain't this. I know that much. Damn right.
- Böyle devam etmeyeceği kesin.
All I'm saying is that what he does ain't as hard as it looks.
Tüm söylediğim, yaptığı şey göründüğü kadar zor değil.
Like excitement that you're with me now or faith that I'll be a good mama, even if my life ain't such a good place and the world as I see it ain't so pretty like they'd have you believe in this book.
Hayatım pek iyi bir yer olmasa ve benim gözümde dünya bu kitapta inanmanı istedikleri gibi güzel olmasa da.
You're a writer. You work from home. You ain't got it that tough, come on.
Evinde oturup yazarlık yapan biri için uygun bir tanım değil.
You turned that money in, he took it and you ain't get nothing for it.
Sen iade ettin ama o aldı, sana da koklatmadı. Değil mi?
It's bizarre to get punished for shit like that, ain't it?
Bu yüzden cezalandırılmam çok tuhaf.
It means she's got a bun in her oven that ain't your recipe.
Yani, senin fırında saçlı çörek tarifin değilim demek istiyor.
That Iraqi is a pretty language, ain't it?
Irakça hoş bir lisan, değil mi?
It'll have my name on it. Boss ain't gonna own that. Hey, what's on the other side of the ravine?
- Sizi bilmem ama şuan bu kasanın olması benim hoşuma gitmezdi.
It ain't really that hard once you know how, but you got to practice at it.
- Onlara ne yapıyorsun? - Miğfer yapıyorum.
It ain't that bad Teddy.
O kadarda kötü değil, Teddy.
- It ain't that simple, Harvey.
- O kadar da basit değil Harvey.
Well, now, that's quite a step up from bouncer, ain't it, Hero?
Korumalıktan çok hızlı terfi etmişsin kahraman çocuk.
Well it ain't the Love Boat, that's for sure.
Şeyy, aşk teknesi olacak, bundan eminiz.
This is what I do It ain't no dance that you can show me
Benim yaptığım bu Bana öğretebileceğin bir dans değil
That ain't your business, is it?
Seni ilgilendirmez değil mi?
It's kind of weird, ain't it? Him offering you all that money, considering what you done.
Yaptığın şey bakarsak sana bu kadar para teklif etmesi garip değil mi?
Ain't it better to know that all the fears that go pitter-patter in your flaccid, fish-white belly are real?
Senin o sarkık, balık kadar beyaz kıçındaki iyice büyüyen korkularının gerçek olmadığını bilmek daha iyi değil mi?
Yes it is, that ain't no kind of music.
E, rahatsız ediyor. Öyle müzik olmaz.
Two bits of ham. Woo! That's awful steep, ain't it?
Çok değil mi?
No no monsieur, no no, it ain't that simple now
Hayır hayır bayım hayır hayır basit değil
Only one thing that gonna stop me. You ain't got the balls to do it!
Beni sadece ölüm durdurabilir ama sende bunu yapacak göt yok!
If all these people have the tools to make good design, they realize that it ain't that easy.
Ama tüm bu insanlar iyi bir tasarım için gereken araçlara sahip olursa işin hiç de kolay olmadığını anlarlar.
That's in Missouri, ain't it?
Missouri'de değil mi o?
- That's a good thing, ain't it?
- Bu iyi bir şey, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]