English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / There are none

There are none translate Turkish

373 parallel translation
There are none here.
Orada bir şey yok.
I tell you, there are none.
Sana söyledim, hiç yok.
If there are none, I intend to follow orders and have breakfast.
Eğer yoksa emirleri yerine getirip kahvaltı edeceğim.
There are none available.
Hiçbiri müsait değil.
There are none available, gentleman.
Hiçbiri müsait değil beyler.
- Victories? There are none.
Bir tane bile zafer yok.
Well, there are none back there either, so...
Bu tarafta da yok.
- There are none higher in the world.
- Bütün dünyada bile yok.
- There are none here.
- Hiç biri burada değil.
And as far as social amusements are concerned, there are none.
Sosyal eğlenceler konusuna gelince, hiç yoktur.
But on this page there are none.
Bu sayfada hiç yok.
But there are none around here.
Fakat buralarda hiç yok.
- There are none after it's refined.
- Rafine edilince olmuyor.
Mind you, I don't know what the natives were like here... but there are none anymore.
Size gelince, buradaki yerliler nasıl insanlar, bilmiyorum... ama artık hiçbir yok burada.
- No, there are none left.
- Hayır, kalmadı.
"There are none so blind as those who will not see!"
"Görmeyenler kadar kör kimse yoktur" diyor.
Well, there are none so blind as those who will not see.
Görmeyenler kadar kör kimse yoktur.
There are none so deaf as those who will not hear.
Duymayanlar kadar sağır kimse yoktur.
There are none so lame as those who will not walk.
Yürümeyenler kadar topal kimse yoktur.
There are none so thin as those who will not eat.
Yemeyenler kadar sıska kimse yoktur.
"Hey, balloons," when there are none about.
"Hey, balonlar," diye bağırıyorsun.
One must expand one's boundaries until there are none left.
Hiçbir sınır kalmayana kadar sınırları genişletmeli.
There are none.
Hiçbir şey yok.
Many books have described how man was created but there are none which have said why, for what purpose.
İnsanın nasıl yaratıldığını anlatan çok kitap var. Ama insanın neden yaratıldığını anlatan hiç kitap yok. Hangi amaç için yaratıldığını.
There are none.
Flamaları yok!
There are none.
Kesik yok.
And there are none in here right now?
Ve şu anda burada hiç yok, öyle mi?
- There are none here, sir.
- Burada hiç uzman yok, efendim.
There are none, I believe it was an excuse to move me from my room.
Evin hiçbir yerinde tamirat yok, rahatsız olup odamdan çıkmam için yapıldığına inanıyorum.
Sorry, sir, but there are none available.
Üzgünüm efendim ama başka oda yok.
TECH 2 : There are none, sir.
Başka sinyal yok efendim.
There are none that we could find.
Bir tane bile bulamadık.
There are none of the comforts of home.
Evdeki rahatlık burada yok.
There are others in the library if you care for none of these.
Bunlar hoşunuza gitmezse kütüphanede başkaları da var.
I've heard so much about how quick you are with a gun. I've heard it said there is none quicker.
Sizin silah çekmede ne kadar hızlı olduğunuzu çok işittim ve daha hızlısının olmadığını da duydum.
- None that are not already there.
- Zaten kafasında olmayan bir şeyi sokmuyorum.
In the darkness where you say you are... there is none to listen to your lament.
Onun mekanı olduğunu düşündüğün karanlıkta aslında ağıtlarını dinleyecek kimse yok.
There are important documents, but... none of them absolutely essential.
Önemli dökümanlar var, ama... hiçbiri zaruri belgeler değil.
There are classified aspects to his mission, which means it's none of our business so let's leave him alone.
Görevinin gizli bazı yanları var, bu da bunun bizi alakadar etmediği manasına geliyor bu yüzden onunla uğraşmayalım.
There are times I think we loved none of our children.
Çocuklarımızdan hiçbirini sevmediğimizi sandığımız zamanlar olmuştur.
There are none better.
Başka yok.
There's no doubt these people are descendants of the Fabrini. And no doubt that they've been in flight on this asteroid ship for 10,000 years. None.
Bu insanlar Fabrini'nin soyundan.
And when I say none I mean there is a certain amount- - More than we are prepared to admit- -
Hiç dediysem, bir miktar var itiraf edebileceğimden fazla.
There are none in Ischia, but fortunately...
Ischia'da yok.
Look - there are other communes but none has a Cal, that I have heard about.
Etrafta başka yuvalarda var ama duyduğum kadarıyla, hiçbirinde Cal yok.
There are many such oases for intergalactic travelers, but none so far off the known arteries of trade, and none so curiously close to a tylium mine.
Galaksilerarası yolcular için pek çok vaha vardır. Ama, bilinen ticaret yollarına bu kadar uzak ve garip bir şekilde, tylium madenine bu kadar yakın olmadık.
There are many such oases for intergalactic travelers, but none so far off the known arteries of trade, and none so curiously close to a tylium mine.
Gökadalar arası yolculuk için pek çok vaha var ama bilinenlerden hiçbiri ticaretin atardamarından bu kadar uzak değil ve hiçbiri bir tylium madenine çok garip bir şekilde yakın değil.
It would appear that you are creating a mystery where there is none.
Kendinizce bir gizem oluşturduğunuz görünüyor.
There have been many celebrations in this bar, but none as joyous and as inspiring as what we are experiencing here.
Bu barda bir sürü kutlama yapıldı ama hiçbiri böylesi keyifli ve ilham verici olmadı.
There are certain cross-references to various deeds, valuable deeds, none of which I can find.
Aralarındaki bağlantıyı çözemediğim pek çok senet için karşılıklı referanslar buldum.
You know, Al, it's probably none of my business, but there are advantages to having a working wife.
Biliyor musun Al, belki beni alâkadar etmez ama çalışan bir eşinin olması çok avantajlı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]