English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tis i

Tis i translate Turkish

255 parallel translation
Ratcliffe, my lord.'Tis I.
Benim, Ratcliffe, efendimiz.
'Tis I love thee'cause thou lovest me. "
Sizi seviyorum çünkü sen beni seviyorsun. "
-'Tis I.
- Benim.
Aye, m'hearties,'tis I.
Evet, dostlarım, benim.
'Tis I, Dolores!
Benim, Dolores!
- It,'tis I, Lieutenant...'tis Boomako!
- Ben, benim, Teğmen... Benim, Boomako!
'Tis I who others fear.
- Ben diğerlerinin korkusuyum.
I say, jill, i hardly ever see you now.'tis rotten.
Öyle mi? Bak ne diyeceğim seni çok az görüyorum ve bu çok kötü.
"'Tis some visitor,'I muttered, "'tapping at my chamber door,
Bir misafir dedim kapımı çalıyor.
'Tis only the gravestone holding him down, I will swear.
- Onu orada yalnız mezar taşı tutuyor.
'Tis a coward I am.
- Ben bir korkağım.
'Tis bitter cold. I'm sick at heart.
Acı bir soğuk var, ciğerime işledi.
- As I do live, my honoured lord,'tis true.
- Yaşadığım doğruysa, bu da o kadar doğru.
Hath there been such a time - I'd fain know that - that I have positively said "'Tis so " that it proved otherwise?
Hiç görülmüş mü, sorarım size. Ben ne zaman bu böyledir dedim de o başka türlü şey çıktı?
I'll warrant she'll tax him home, and, as you said - and wisely was it said -'tis meet that some more audience than a mother, since nature makes them partial, should o'erhear the speech of vantage.
Acı konuşacak onunla kraliçe, eminim. Ama çok doğru olarak, buyurduğunuz gibi, bir anne tarafsız olamaz hiçbir zaman. Bir başka kulağın dinlemesi gerek konuşmayı.
But in our circumstance and course of thought'tis heavy with him. And am I then revenged to take him in the purging of his soul, when he is fit and seasoned for his passage?
Bu herifin günahları korkunç olmasına korkunç ama öç almış olur muyum, ruhunu arındırırken, büyük yolculuğa hazırken vursam?
Till I know'tis done, howe'er my haps, my joys were ne'er begun.
Onun ölüm haberi gelmedikçe, dünyalar benim olsa, keyfim gelmez yerine.
I have given suck, and know how tender'tis to love the babe that milks me.
Ben çocuk emzirdim, ve bilirim nedir tadı sütümü emen bir çocuğun.
I am afraid they have awaked, and'tis not done.
Korkarım uyandılar... ... iş bozuldu.
'Tis a rule of health I learned while sailing under the immortal Hawke.
Ölümsüz Hawke altında seyahat ederken öğrendiğim, sağlık için gerekli bir şeydir bu.
'Tis Cinna. I do know him by his gait.
Bu Cinna, yürüyüşünden tanıdım.
So in the world,'tis furnished well with men, and men are flesh and blood, and apprehensive, yet in the number I do know but one, that unassailable holds on his rank, unshaked of motion,
Dünyamız da böyle. İnsan dolu dünyamız da. Hepsinin eti kemiği var, kanı var, canı var.
I found it in his closet.'Tis his will.
Vasiyetnamesi Sezar'ın.
My lord, I hold my life as dear as yours... and never in my days, I do protest... was it so precious to me as'tis now.
Lordum, benim canım da sizinki kadar kıymetli ve inanın, hiç bugünkü kadar kıymetli olmadı.
I was born in Nanterre,'Tis the fault of Voltaire ;
# Doğdum Nanterre'de, Kabahat Voltaire'de ; #
I'm not an owner,'Tis the fault of Voltaire ;
# Bir şeyim yok, Kabahat Voltaire'de ; #
I'm a little bird,'Tis the fault of Rousseau.
# Küçük bir kuşum, Kabahat Rousseau'da. #
I have fallen to the earth,'Tis the fault of Voltaire ;
Vuruldum, yere düştüm, Kabahat Voltaire'de ;
â ™ ª From a spot in Tipperary â ™ ª â ™ ª The hearts of all the girls I am a thorn in â ™ ª â ™ ª But before the break of morn â ™ ª â ™ ª Sure,'tis them who'll be forlorn â ™ ª
# Bütün kızların belasıyım peşlerinden koşan # Ama hissedecekler kendilerini perişan... #... sabah olmadan
I must say, inspector,'tis unusual for an English woman to prefer reading when she could be riding, but it is possible.
Bir İngiliz kadınının ata binmek dururken kitap okuması olağandışı olabilir, ama mümkündür.
"'Tis some visitor, "I muttered... " Tapping at my chamber door...
"Bir ziyaretçidir" dedim "odamın kapısını çalan"
You shall not need to give instructions,'Tis not the first time I have killed a man :
Talimat vermene gerek yok. İlk defa adam öldürmüyorum ben.
'Tis well, and I have here another gentleman, Signor Petruchio of Verono... who will undertake to woo the curst Katharine.
Güzel. Ayrıca bir beyefendi daha var : Verona'lı Signor Petruchio,
'Tis a world to see when she and I are both alone... how tame a milksop wretch can make the cursest shrew.
Çok ilginçtir aslında, O ve ben baş başayken, Dünyanın en şirret kadını O kadar uysal olur ki, şaşarsınız.
And'tis not hard, I think, for men as old as we to keep the peace.
Barışı korumak. bizim kadar yaşlı olanlar için güç olmasa gerek.
I can see'tis something.
Bir şey okuduğunu görüyorum.
'Tis a fair city, I hear.
Güzel bir şehirmiş.
- I take it'tis later, sir.
- Bence vakit daha geç efendim.
I'm afraid they have awaked, and'tis not done.
Korkarım uyandılar ve iş tamamlanmadı.
I'll make so bold to call, for'tis my appointed service.
Cüret edip, sesleneceğim, çünkü benim görevim bu.
Gentle lady,'tis not for you to hear what I speak.
Kibar bayan, söyleyeceklerim kulaklarınıza göre değil.
Now I see'tis true.
Bu doğru olmalı.
I feel great sadness'tis a bitter cake
Tatlı bir acı gibi.
- Why, Jack, then'tis your death song I'll be playing.
- O zaman Jack ölüm ayinini başlatmak zorunda kalacağım.
Since I've been parted from it,'tis as though I were missin'a finger.
Yüzüğümden ayrıldığımdan beri sanki bir parmağım eksilmiş gibi.
I hope'tis not a pirate, Captain.
Umarım korsan değillerdir, Kaptan.
As I say,'tis a witch compass.
- Daha önce de söyledim, cadı pusulası.
This I spied earlier. 'Tis yours?
Bu onu çok çabuk kızdırır.
"In faith, I do not love thee with mine eyes, for they in thee a thousand errors see, but'tis my heart that loves what they despise who in despite of view are pleased to dote."
"İmanımla, sevmiyorum seni gözlerimle, çünkü o gözler..." görür sende binlerce kusur, ama asıl hor gördükleri, görmek yerine... delice sevmekten mutlu olan biricik kalbimdir. "
He may show what outward courage he will but I believe, as cold a night as'tis he could wish himself in Thames up to the neck.
Dışarıya dilediği cesareti gösterebilir, ama inanıyorum ki, bunun gibi soğuk bir gecede, boğazına kadar Thames nehrine batmak isterdi.
- As I do live, my honored lord,'tis true.
- Yemin ederim hepsi doğru sayın lordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]