English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I know

I know translate Turkish

944,202 parallel translation
I know where they're gonna go.
Sonu nereye varıyor, biliyorum.
There are certain things that I know I can change.
Değiştirebileceğimi bildiğim bazı şeyler var.
I know Erika's work from many years ago.
Erika'nın çalışmalarını yıllar öncesinden biliyorum.
- I know.
- Aynen.
I know, but what if Sheldon...
- Biliyorum ama ya Sheldon... - Tamam, beni dinle.
I know and I'm sorry.
Biliyorum ve özür dilerim.
Uh, I know it's not your birthday, but if you're interested...
Bugün doğum günün olmadığını biliyorum ama istersen...
Okay, I know you don't have a lot of experience with women, but Ramona seems to have a romantic interest in you.
Pekala, kadınlar hakkında fazla deneyimin olmadığını biliyorum ama Ramona, sana karşı romantik bir ilgi duyuyor gibi.
I know.
Evet.
You know, if you think about it, when I'm... You know, if I'm 30 and then we get married, then he'll be 45, and then you just go on that whole, like, train of thought.
Düşününce, ben 30'uma geldiğimde evlenirsek o 45 yaşında olacak.
He's cute, and he's really nice, and he's smart, and I don't know...
Yakışıklı, nazik ve zeki, bilemiyorum...
We clicked really easily, and just getting to know him more and more, he's just... he's super sweet, and I think that he has a really good heart, and he comes from a really good place.
Hemen kaynaştık ve onu tanıdıkça acayip tatlı, iyi kalpli ve iyi niyetli olduğunu görüyorum.
I don't know.
Bilmiyorum.
[Rhine] You know, I've already said via text, you know, "Wish you the best."
Zaten "Hayatta mutluluklar" diye mesaj attım.
She's gonna try to apologize, you know, and want to talk and work things out, and I just don't really have that in me.
Özür dilemeye, konuşup sorunu çözmeye çalışacak ve bu hiç içimden gelmiyor.
It's just one of those things where... I don't know, maybe this is where...
Bu öyle bir şey ki, ne bileyim, belki...
I think the dating apps make that kind of cycle a lot easier, because it is so easy to delete or let go of one girl and then just know that there is about 50 to 100 lined up, ready to go.
Bence flört uygulamaları bu döngüyü kolaylaştırıyor çünkü 50, 100 kişinin hazırda beklediğini bilirken bir kızı silmek ya da bırakmak çok kolay.
There's something I don't like about you. You know, okay, whatever.
Şusunu sevmedim, diyorsunuz.
- I don't know.
Bilmiyorum.
Tell me, "Hey, you know what? I just really don't see us going any further."
Bana "İkimiz için bir gelecek göremiyorum" de.
The whole time, I was just, like, "I don't know." [chuckles]
Hep "Neden, bilmiyorum" dedim.
I mean, I don't know what you're thinking.
Ne düşünüyorsun, bilmiyorum.
- I don't know why.
- Sebebini anlamıyorum...
It's not a good feeling to sit here and to know that I hurt somebody like this, because you've never done anything wrong to me, and it wasn't done with the intention. [sighs]
Birini üzdüğümü öğrenmek kötü bir his çünkü yanlış bir şey yapmadın, ben de bunu kasıtlı olarak yapmadım.
You know, I'm sorry it ended like this.
Bu şekilde bittiği için üzgünüm.
You know what I mean?
Anlıyor musun?
[Holly] I don't know.
Bilmiyorum.
You know, my budgets continue to shrink. The amount of time that I have to shoot continues to shrink.
Bütçem ve çekim sürelerim giderek azalıyor.
[Holly] I remember being so excited about this set,'cause this is, like, really when I... My mom finally trusted me to shoot a set with all the bells and whistles, you know?
Hatırlıyorum da bu set için çok heyecanlanmıştım çünkü burada annem nihayet her şeyiyle bana bir set çekimini emanet etmişti.
- You know what I mean? - Oh.
Anlıyor musunuz?
Honestly, I mean, this year, I've been in a place where I, like, wonder if there is a place for me in this industry anymore, because I just don't know that- -
Açıkçası bu yıl,
I don't know if it can support, like, the high-end... you know, stuff that I'm used to shooting.
"Artık bu sektörde yerim kaldı mı?" diye düşünmeye başladım çünkü alışkın olduğum kaliteli çekimleri karşılayabilir mi, bilmiyorum.
I don't know. I don't know.
Bilmiyorum.
I'm hoping that, you know, things will change, new opportunities will come up.
Durumun değişmesini, yeni fırsatlar çıkmasını umuyorum.
You know, I mean, I hope that ten years from now, I'm still gonna be working in it and hopefully doing well.
Umarım bundan on yıl sonra hâlâ bu işi yapıyor olurum ve umarım iyi kazanırım.
- Congratulations. Thanks, but the thing is I'll be gone for a few months and I don't know how Sheldon's gonna feel about that.
Teşekkürler ama sorun şu ki birkaç aylığına burada olmayacağım.
You know, I have a good mind to stop paying my taxes.
Vergi ödemeyi bıraksam mı diye düşünüyorum.
You know, all my life I thought Uncle Sam was a friendly uncle who brought you presents.
Hayatım boyunca devlet babayı sana hediye getiren dostane biri olarak düşündüm.
I don't know, maybe I shouldn't go.
Bilmiyorum, belki de gitmemeliyim.
You know, I don't know how I ever got by without you.
Bunca zaman sen olmadan nasıl yaşamışım bilmiyorum.
Oh, I don't know,
Bilmiyorum.
You're still gonna go, right? I don't know.
Bilmiyorum.
Am I gonna get a spanking'cause you know I...
Kıçıma şaplak mı yiyeceğim?
I don't know if you realize this, but whenever you're between projects, you tend to get a little insecure.
Bunun farkında mısın bilmiyorum ama ne zaman projeler arasında olsan biraz güvensiz oluyorsun.
Well, no, it's just, I'm just warning you, you know, if you find yourself 3,000 miles away and craving a-a hit of this, you know I can't Skype it to you.
Yok yani, şey... Buradan 5 bin kilometre ötede kendini bu minnoş vücuttan bir ısırık almak isterken bulursan diye uyarıyorum. Bunu Skype üzerinden iletemem.
You know, I was in a pretty low place in my life, and...
Hayatım dibe vurmuştu...
I don't know what they look like, but sure. Oh.
Nasıl göründüklerini bilmiyorum ama elbette atarım.
I don't know ; we shouldn't worry her if it's nothing.
- Bilmiyorum, boş yere ise onu endişelendirmemeliyiz.
I don't know.
- Bilmiyorum.
Do you know, I've corresponded with Peter Higgs.
Biliyor musunuz, Peter Higgs'le mektuplaşmıştım.
You know, you might not care that you lost your mother, but I lost my grandmother.
Biliyor musun, anneni kaybetmiş olmanı umursamıyor olabilirsin ama ben anneannemi kaybettim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]