To a point translate Turkish
6,085 parallel translation
But only to a point apparently.
Ama bir noktaya kadar.
"Up to a point."
"Şu ana kadar."
Don't point a loaded gun at somebody unless you intend to pull the trigger.
Eğer tetiği çekmeyeceksen, asla birine dolu bir silah doğrultma.
Well, I like to give everything a go, because otherwise what's the point?
Ben her şeye bir şans vermeyi severim, yani aksi hâlde yaşamanın manası nedir?
Okay, I think I've been more than a little patient up to this point.
Pekâlâ, sanırım bu ana kadar yeterince sabır gösterdim.
It would get to the point literally where a teamster was coming, turning on the shower, waking me up, and hustling me toward the shower, and getting me in the car, and I'd catch a nap on the way into work.
Sabah gelip duşu açan ve beni uyandırıp duşa sürükleyen sonra da arabaya bindiren bir eleman vardı. İşe giderken yolda kestiriyordum.
This investigation will continue for a period of time as you well might know, there's a lot of leads to be covered, a lot of information to be obtained and we are by no means at any conclusion at this point, or pointing a finger at anyone.
Sizin de bilebileceğiniz gibi bu soruşturma biraz sürecek ele alınması gereken birçok ipucu, toplanılması gereken çok bilgi var ve şu anda bir sonuca ulaşabilmiş değiliz ya da suçlu olarak gösterebileceğimiz kimse yok.
But also, from the consumer point of view, is it really democratic to buy a T-shirt for $ 5 or pay $ 20 for your jeans?
Ama tüketici açısından bakıldığında, 5 $ a bir gömlek veya 20 $ a kot satınalmak, gerçekten demokratik mi?
Or will this be a turning point, a new chapter in our story, when together, we begin to make a real change, as we remember that everything we wear was touched by human hands?
Yoksa tarihte, tüm giysilerin insan eliyle yapılmış olduğunu hatırlayacak biçimde, birlikte gerçek bir değişim yapabileceğimiz yeni bir sayfa, bir dönüm noktası olacak mı?
If you are, this is going to be a traumatic point.
Öyleysen bu travma nedeni olabilir.
There comes a point where you just have to break away and follow your dreams.
Bir noktada her şeyi bırakıp hayallerinin peşinden gitmelisin.
If they fail to do so, then a diver will be forced to do it for them for a five point loss.
Bunu başaramazlarsabeş puan kaybı ile bir dalgıç onların yerine bunu yapacak.
I heard it a million times from Ethan to the point where we barely talked.
Bunu nadiren konuştuğumuz zamanlarda Ethan'dan birçok kez duydum.
Kurt, I took what you said to heart, and I thought long and hard about it, and... it occurred to me that you may have a point.
- Hayır, tek kaş, sen de kal. Kurt, söylediklerini dinledim ve bunun hakkında uzun uzun düşündüm ve fark ettim ki haklı olabilirsin.
He was a savvy business guy who realized he had to talk at that point.
O anlayışlı iş oldu gerçekleşen adam O noktada konuşmak zorunda kaldı.
That's maybe the most frustrating thing about this case from a legal point of view is that American law enforcement hacked a foreign server, I believe, and they didn't have a warrant and they completely got away with it and nobody's even... nobody even gets to ask any questions about it.
Bu belki de en bulunuyor Bu konuda sinir bozucu bir şey Görüş hukuki açıdan dava Bu Amerikan kolluk olduğunu yabancı sunucu kesmek, İnanıyorum, ve emri yoktu ve tamamen kaçtı o ve kimse bile var... kimse bile herhangi sormak alır Bu konuda sorular.
It's getting to the point where your boyfriend should start leaving a toothbrush at the overnight down at the station.
Artık öyle bir noktaya geldik ki sevgilin, zaten geceyi geçireceğim diye nezarethaneye diş fırçasını bırakıyor.
Sitting on a rock devoid of life, devoid of light, and frozen to the point of near infinite crush.
Hayattan ve ışıktan mahrum bir kaya parçasının üzerinde. En yakın sonsuz baskı noktasına kadar donmuş durumda.
Hell's Kitchen's on the rebound, Mr. Nelson, and in 18 months, you won't be able to rent a broom closet at this price point.
Hell's Kitchen toparlanma aşamasında Bay Nelson. Bundan 18 ay sonra, bu fiyata süpürge dolabı bile kiralayamazsınız.
That there's was a point, to protect the life of another.
Diğerlerinin hayatını korumanın bir anlamı yok.
And at some point, y'all intented to bushwhack John Ruth and free Daisy.
Ama bir noktada John Ruth'a pusu kurup Daisy'yi kurtarma niyetindeydiniz.
- How am I supposed to run for office at some point if I don't have a legitimate track record?
Devlet adamlığı geçmişim olmadıktan sonra vakti gelince nasıl olup da başkanlığa adaylığımı koyacağım?
As the new Sheriff in town, I'm making a point of getting to know all the shopkeepers on Main Street.
Kasabanın yeni şerifi olarak ana caddedeki esnafları tanımaya çalışıyorum.
The point is it's better to be a bum with nothing, than a bum with not enough.
Ana fikir az birazla idare edeceğine ya hep ya hiç diyeceksin.
IP address results to a point of presence next to a motel in Jersey.
IP adresi Jersey'de bir motelin yakınındaki bir noktayı gösteriyor.
Perhaps at some point, I can figure out a way to get you back here.
Hatta bir süre sonra geri dönmenizi bile sağlayabilirim.
At a certain point I'll cease to care what his ends are and lead these men up that hill myself.
Bir müddet sonra ne düşündüğünü önemsemeyip adamları hisara ben süreceğim.
I have to say, he has a point.
İtiraf etmeliyim ki doğru söylüyor.
Pop Pop, we play this game where you have to point to a building, and you have to say who lives there and what they secretly do.
Dede, bir oyun oynarız hep biz, bir binayı gösterip içeride kimin yaşadığını ve gizlice neler yaptıklarını söylemen gerek.
What is the point of coming out to a party like this if you're not going to enjoy yourself?
Böyle bir partiye gelip eğlenmemenin mantığı nedir?
Second thing was start pulling our guys to a casualty collection point.
İkincisi adamlarımızı yaralı toplama noktasına taşımaktı.
At a certain point, I had to frighten him into believing there would be reprisals against him personally if he were to arrest me.
Bir müddet sonra beni tutuklamaya kalkarsa bunu canıyla ödeyeceğine dair onu korkutmam gerekti.
I'm sorry, is there a point you are trying to make?
- Bir yerlere varacak mısın?
What's the point in trying to keep a secret in a place like this?
Böyle bir yerde sır tutmaya çalışmanın ne anlamı var?
Look, the point is, I'm not cold anymore. And sure, I could choose to think about the fact that I'm... warm because I have a decaying radioactive isotope riding right behind me, But right now I got bigger problems on my hands.
İşin aslı artık üşümüyorum ve tabii ki tam arkamda ayrışmakta olan radyoaktif bir izotopla yolculuk ederek ısındığım gerçeğini düşünmeyi de seçebilirim ama şu an elimde çok daha büyük sorunlar tutuyorum.
Now, we are going too fast at this point to fall into orbit, but... we can do a flyby.
Şu anda Mars'ın yörüngesine girmeyecek kadar hızlıyız ama şöyle bir uğrayabiliriz.
But their position- - and they have a point- - is that now is the time to start laying the groundwork.
Ama onlara göre, ki haklılar da şu dönem, temeli atmaya başlamanın tam sırası.
Isn't the whole point of getting a divorce so we don't have to fight?
Boşanmanın amacı kavga etmemek değil mi?
The whole point is to get your dick sucked or to suck a dick.
Hayır. Asıl olay aletini emdirmek yada birininkini emmek.
And may I just point out... not in a judgmental way... none of this would have happened if you hadn't forced him to read the bloody thing.
Sen Matt'i o kahrolası şeyi okumaya zorlamasaydın bunların hiçbirinin olmayacağını yargılayıcı bir şekilde olmadan belirtebilir miyim?
At a certain point, he's just gonna have to acc...
Bir noktada kabul etmesi gere...
There's a point you have to grow up.
Olgunlaşmanın bir sebebi var.
Look, you got to a certain point in your life and it didn't happen.
Bak şu hayatında belli bir yaşa geldin ve kısmet olmamış işte.
I understand the obligation you are feeling to succeed, but there comes a certain point when one must accept what is painfully obvious.
Başarmak için mecbur hissetmeni anlıyorum. Ama acı veren gerçeği kabul etmen gereken bir an gelir.
And at a certain point, a girl has to give those things up for stability.
Bir noktadan sonra, bu tür şeyleri bırakmalı bir kız, bir düzen için.
To set up kick and a simple extra point in taking the lead.
Basit bir oyun kurguladı ve ekstra puan alarak oyunu kontrolüne aldı.
Which brings us to a sticky point, Master Cromwell.
İçimizdeki sivri ucu biliyor, Efendi Cromwell.
Which is to say nothing of her flying faeces and her ability to extrude from her withered buttocks turds of such force that they land a yard from the back of the van and their presumed point of exit.
Ortalıkta uçuşan boklarından ve kuru götünden ıkına ıkına çıkardığı hem minibüsün arkasından hem de geldikleri yerden müthiş bir hızla fırlatıp bahçeye kondurduğu tezeklerinden bahsetmiyorum bile.
My daughter, Michele, a precocious child who at this point in the story hasn't yet been born, used to tell the kids at school, " My dad's a psychologist, but not the kind who talks to people lying down.
Kızım Michele, kıymetlim, – ki hikayenin bu kısmında henüz doğmadı - "babam bir psikolog ama uzanmış insanlarla konuşan türden değil" derdi
It's the specific point when the growing child is able to recognize a gap between what exists and what might exist.
gelişme çağındaki çocuğun, var olan ve var olabilecek şeyler arasındaki mesafenin varlığını farketmesi önemli bir noktadır.
Are you really going to die just to prove a point?
Bir şey kanıtlamak için ölecek misin?
to america 31
to ask you 17
to apologize 62
to anyone 73
to answer your question 70
to all of us 75
to a man 29
to a certain extent 19
to anybody 22
to all of you 33
to ask you 17
to apologize 62
to anyone 73
to answer your question 70
to all of us 75
to a man 29
to a certain extent 19
to anybody 22
to all of you 33
to a fault 16
to arms 94
to a woman 24
to a 50
a point 17
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
to arms 94
to a woman 24
to a 50
a point 17
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
point blank 21
point one 17
point of order 34
point being 36
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
point blank 21
point one 17
point of order 34
point being 36