English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Try them

Try them translate Turkish

3,413 parallel translation
Please try them on, babes.
Lütfen bir deneyin.
listen... my hostel is here... but there are a couple of hotels ahead... try them if you like.
Ama önümüzde iki otel daha var. İstersen onlara da bak.
They're the faces of a stranger, but we love to try them on.
Onlar, bir yabancının yüzleridir. Ama onları denemeyi severiz.
Try them on.
- Denesene.
Let's try them, all three together. Crank it out. Wow!
Şimdi üçünü birden yapıyoruz.Bastır!
Okay, I'm not sure the gold flakes are supposed to be in there, so try and drink around them.
Pekalâ, "altınımsı" mısır gevreğinin içkinin içinde olması gerektiğinden emin değilim o yüzden onları yutmamaya çalışın.
If someone's gonna die, then let's try and save them.
Eğer biri ölecekse gidip onu kurtarmaya çalışırsın.
I don't know if girls like me that much. I mean, I try to be nice to them.
Bilemiyorum, eğer kızlar benden o kadar hoşIanırlarsa onlara iyi davranmayı deneyebilirim.
And the best that we, as parents, can do is just love them with all of our hearts and try and do better next time.
Ve ebeveyn olarak bizim yapabileceğimiz en iyi şey onları tüm kalbimizle sevmek, ve Sonraki sefer daha iyisini yapmaya çalışmak.
I have a new idea to try on them!
Bir fikrim var!
And that's why you compel people or you sire them or you try to buy them off, but that's not how it works.
Bu yüzden başkalarını etki altına alıyor ya da efendilik bağıyla kontrol ediyorsun. Ya da paranla satın almaya çalışıyorsun. Ama bu böyle olmaz.
You don't connect with people, because you don't even try to understand them.
İnsanlara bağlanamıyorsun çünkü onları anlamaya çalışmıyorsun bile.
Seems like when they try, it just breaks them apart.
Bunu denediklerinde parçalanacak gibi oluyorlar.
We should try to inspire and encourage our kids, Sue, not humiliate and crush them.
Çocuklara ilham vermeli ve cesaretlendirmeliyiz, Sue aşağılayıp, üzmemeliyiz.
I try to tune them out entirely.
Ben tamamen kulaklarımı tıkarım.
It's all fine and dandy if you're up for one of them high-speed car chases, but I for one am not about to try to outrun an army of police cars in your run-down Pacer.
Çok hızlı arabalar tarafından takip edilmek güzel ve şıktır, ama eskimiş bir Pacer ile bir sürü polise karşı depar atmak istemiyorum.
You used to see one, you used to take them home, have sex with them, then try to turn them, so they might make money for you.
Eskiden bir tane görür, eve götürür, onlarla yatar sonra fahişe yapardın. Böylece sana para kazandırırdı.
If you think that he would have hidden his notes, I can help you try and find them.
Eğer notlarını sakladığını düşünüyorsanız bulmanız için yardım edebilirim.
Chris : But give them enough time, and they'll steal your friends, take over your life, and ultimately try to kill you.
Ama yeterince beklerseniz, arkadaşlarınızı elinizden alır yaşamınızı ele geçirir ve sonunda sizi öldürmeye kalkışırlar.
The first thing I would try to teach them, the very first thing would be originality.
Ona öğretmeye çalışacağım ilk şey, yani öncelikli olan şey, özgünlük olurdu.
I try to get inside of the head of the artist I'm working with, and the record has to be them.
Çalıştığım sanatçının kafasının içine girmeye çalışıyorum, ve kayıt onların olmalı.
The delusions that drive them also convince them to try to hide the depth of their problems.
Sanrıları onları kontrol eder ve sorunlarının büyüklüğünü saklamaya zorlar.
Had the kids and dogs try to round them up but these two kept squealing off.
Çocuklar, köpekler bunları toplamaya çalışmıştı ama ciyaklayıp durmaktan başka bir şey yapmadılar.
Parris and Sam did cross his path and Staton did try to kill them.
Parris ve Sam kendi hâllerindeyken...
MAYBE WE COULD TRADE THEM TO TRY AND GET STUMPWATER FREE.
Belki Stumpwater hayatını kurtarmak için, onları adamlara vermeliyiz.
Try and find them. And beef up security.
Onları bulmaya çalış ve güvenliği arttır.
Even if we've never been able to stop it, let them at least try.
Engelleyemeyecek bile olsak en azından denemelerine müsaade et.
All I could think about was Israel bombing Iran to try to stop Iran from bombing them.
Yalnızca İsrail bombardımanını durdurmaya çalışan İranlıları düşündüm durdum.
- Try to deprogram them somehow?
- Onları çökertmeye mi çalışıyorsunuz?
Mr Ayim, I thought we agreed that you'd try to keep them on the line for as long as possible.
Bay Ayim, onları mümkün olduğunca hatta tutacağınız konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
I try to bring them to life with light.
Onlara ışıkla hayat vermeye çalışıyorum.
I usually try to find permanent homes for them.
Genelde onlara daimi bir ev bulmaya çalışırım.
So maybe we should try talking to them again when they wake up.
O zaman uyandıkları zaman... yeniden konuşmayı deneyelim.
- Can you try streaming them again?
- Görüntüyü tekrardan aktarmayı deneyebilir misiniz?
Let them try.
Denesinler.
They're gonna try to track me on security cams, so if you can pin them down, buy me some time.
Güvenlik kameralar ile peşime düşecekler.. - -onları mıhlayın ki zaman kazanayım.
40 million years or so later, some developed watertight coverings that enabled them to move on to try those still moist land.
40 milyon yıl kadar sonra, Bir takım gelişmiş, su geçirmez kabuklar nemli arazi üzerinde yayılmalarını sağladı.
Try and answer a couple of them on your own this time.
Bu sefer tek başınıza bir kaç soruya cevap vermeye çalışın.
I'm going to try and talk them down, but I'm already outnumbered three-to-one.
Gidip onlarla konuşacağım ama üçe bir olarak şimdiden oylamada gerideyim.
If they do try to escape, I won't let them out of my sight.
Eğer kaçmaya çalışırlarsa, gözümü üstlerinden ayırmayacağım.
But if you are friends, try to talk them into coming.
Ama arkadaşsanız gelmeleri için onlarla konuşmayı deneyin.
You know, we have to try to seduce them.
Burası Kaliforniya. Hadi ama çocuklar. Battaniyenin altına kıvrılabiliriz.
He'd draw all the time, then he'd try to sell them, mostly cartoons.
Tüm zamanını çizime ayırıyor ve onları satmaya çalışıyordu. Geneli karikatürdü.
Now I know I'm not supposed to let my personal feelings seep in, but... it took a year for them to try to get justice for Simon, and then it didn't happen.
Biliyorum kendi duygularımı karıştırmamam gerekiyor ama Simon için adalet aramak bir yıl sürdü ama bulunamadı.
We try to help them - but what if they really did not want our help?
Ama ya gerçekten bizim yardımımızı istemiyorlarsa?
I believe that there's a deep mystery with them, and we really have to look at it from a different perspective to try and find the answer to that mystery.
Acaba yerküre boyunca dağılmış olan bu piramitler...
And I think that was the motivation for the Maya to collect incredible bodies of data about planets to try to see, what are the gods patterns, and how can we emulate and honor them?
Ve sanırım Gezegenler hakkında inanılmaz büyük bilgiler toplamak için tanrıların düzeninin ne olduğu ve onları nasıl taklit edip...
Well, did you try to stop them?
Neden onları durdurmayı denemedin?
Now we have not fought our way across half of Africa, carrying 100 kilos in gold bars and then smuggled them into the uk, just so some smarmy scumbag civilian can try to rip us off.
100 kilo altın külçesini Afrika'nın yarısı boyunca taşıyıp İngiltere'ye götürmeyi sadece bazı yalaka pislik siviller bizi kazıklasın diye yapmadık.
Let's just go and try to talk to them again.
Hadi gidelim ve onlarla tekrar konuşmayı deneyelim..
I try and avoid conversations with people who can't treat me as respectfully as I treat them.
Bana, benim onlara davrandığım gibi saygılı davranmayan insanlarla konuşmaktan kaçınmaya çalışırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]