We're in business translate Turkish
862 parallel translation
But in times like these, when we're doing a cash business, why take a chance with jewelry?
Ama böyle bir dönemde, nakitle iş yaparken... niçin mücevherlerle bir risk alalım?
If we're sharp in business, we're criticised.
İşimizde başarılı olursak, hemen eleştiriliyoruz.
He was your partner, and you're supposed to do something about it and it happens we're in the detective business.
O eski ortagindir ve bir seyler yapman gerekir. Üstüne üstlük bizim isimiz dedektiflik.
Bagdad is in such a turmoil and just when we're doing so much business!
Bağdat kargaşa içinde, bu kadar yoğunken tüm bunların olması!
Gentlemen, we're in business.
Beyler, biz iş yapıyoruz.
- Well, folks, we're in business again.
- İşte millet, yine işbaşındayız.
Well, folks, we're in business agai...
Evet millet, yine işimize döneceğiz.
We're in the gambling business.
Kumar işi yapıyoruz.
Because we're cutting in on his business, that's why.
Neden mi?
Look, look, we're still in business.
Bingo! Başardık!
It's none of your business, but since we're what you call "partners in crime" I'll tell you that the firm of Bannister Grisby is insured against the death of either partner.
Bu seni ilgilendirmez, ama biz "suç ortağı" olduğumuza göre... sana söyleyeyim, Bannister ve Grisby şirketi sigortalı. Ortaklardan birinin ölümüne karşı.
Now... we're in business.
Artık.. işimize bakalım.
Just give him a down payment and we're in business.
Biraz kapora ver, kamyon senin.
Looks like we're in business.
Önemli bir ipucu bulduk galiba.
We're back in business, boys.
Yine iş başındayız çocuklar.
We're back in business.
Yine iş başındayız.
Canfield, you're in the railroad business and we're in the entertainment field.
Canfield, sen demiryolu işindesin ve biz de eğlence işindeyiz.
We're not detectives, and we're not in the crusading business.
Biz ne detektifiz ne de yolsuzlukla mücadele ekibindeyiz.
We're still in business.
Hala işimize devam ediyoruz.
We're in business for keeps.
Biz yolumuzdan asla dönmeyiz.
These two gentlemen and I, we're in business together.
Bu beyler ve ben, iş ortağıyız.
Well, partner, we're in business again.
Ortaklar, yine birlikteyiz.
We're in business.
İşe koyulalım.
Well, it's a great art we're doing business in, gentlemen
Peki, çağırdığınız için teşekkürler.
We're bound together in this business, Horemheb.
Buna mecburuz, Horemheb.
We're in business.
İş yapıyoruz.
Long enough to know that we're in the loneliest business in the world.
Dünyanın en yalnız işinde çalıştığımızı bilecek kadar.
After all, that's the business we're in, you know.
Unutmayın ki, bizim işimiz bu.
We're in business together, Lou.
- Beraber bir işe girdik, Lou.
We're in business.
Ticarete girdik.
Oh, man, we're really in business.
Dostum, ticaretindeyiz.
If this passes the goat test, we're really in business, you know?
Keçi testini geçerse, bunun ticaretindeyiz.
If we don't make some money in the next few months, we're out of business.
Gelecek bir kaç ay içinde biraz para kazanamazsak, işimizi kaybederiz.
It's about some joker called Lonesome Rhodes on a local Memphis stat... What a crazy business we're in.
Ne çılgın bir işin içindeyiz.
You get rid of them for me at a reasonable profit... and we're in business.
Anlamlı bir kâr ile benim için onlardan kurtul ve beraber çalışalım. Nehirden soğuk bir meltem geliyor, Alan.
But strangely enough we're in the same business.
Ama işin garibi, ikimiz aynı işin içindeyiz.
First thing in Miami, we finagled a cab and we're in business.
Miami'de ilk yaptığımız şey bir taksi koparmak oldu ve böylece işe koyulduk.
We're in the same business, huh?
Aynı meslekteyiz, hıı?
- We're back in business again?
- Biz tekrar işe dönelim, ha?
We're in business again.
Yeniden görevdeyiz.
We're gonna be in the big, profitable business of catering for all human weaknesses.
İnsanlığın bütün zayıflıklarına hizmet veren çok büyük kârı olan işin içinde olacağız.
We're in show business, not a soup kitchen.
Gösteri dünyasındayız, yemek tarifi programı değil.
When we get located, pass the word that we're in camp and ready for business.
Yerleştiğimizde, kampta ve işi yapmaya hazır olduğumuzu söyleyin.
- We're in business.
- İş hayatındayız.
- Maybe we're in business.
- Belki, iş hayatındayız.
We're in business.
İşimiz bu.
We're not in the marriage - counseling business.
Biz evlilik danışmanlığı yapmıyoruz.
- We're the biggest in the business.
- Biz bu işin en büyüğüyüz.
That's it, then. We're in the rusa tikas business.
Tamam öyleyse, rusa tikas işine giriyoruz.
- We're in business now.
- Artık işe koyulduk.
We're back in business.
Tekrar işteyiz.
we're in this together 190
we're in deep shit 22
we're in position 87
we're inside 26
we're in the middle of something 36
we're in the same boat 27
we're in trouble 174
we're in public 20
we're in pursuit 19
we're in the right place 16
we're in deep shit 22
we're in position 87
we're inside 26
we're in the middle of something 36
we're in the same boat 27
we're in trouble 174
we're in public 20
we're in pursuit 19
we're in the right place 16
we're in agreement 16
we're in love 111
we're in 513
we're in a meeting 16
we're in danger 24
we're in a hurry 80
we're in big trouble 25
we're in the clear 36
we're investigating a murder 31
we're in the middle of nowhere 56
we're in love 111
we're in 513
we're in a meeting 16
we're in danger 24
we're in a hurry 80
we're in big trouble 25
we're in the clear 36
we're investigating a murder 31
we're in the middle of nowhere 56