English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / When we were

When we were translate Turkish

10,395 parallel translation
I just kind of, you know, came up with it this morning when we were...
Biraz, bilirsiniz, birden bire bu sabah aklıma geliverdi.
We were all friends when we were little kids like you, and well, she was gone a long time, but now, she's back.
Senin yaşlarında çocukken bizler arkadaştık. Sonra Taylor uzun bir süreliğine gitti ama artık burada.
You have no memory of this, but my best friend got polio when we were kids.
Bu hastalığı hatırlamazsınız ama ben küçükken bir arkadaşım çocuk felci olmuştu.
You know... what we did, when we were drunk.
Biliyorsun işte. Sarhoşken yaptığımız şey.
Well, you said it yourself when we were taking the towrope up the driveway.
Garaj yolundaki çekme halatını kaldırırken kendiniz dediniz ya.
When we were doing big walls in Yosemite and stuff, hardly anything had been done.
Yosemite'te büyük kayalara falan çıkardık ve orada çok fazla şey yapılmamıştı.
A saloon when we were part of Mexico.
Meksika'nın bir parçası olduğumuzda bir salon oldu.
Ty and I worked at a club together when we were in college.
Ty ile beraber bir kulüpte çalışıyorduk üniversiteye giderken.
We were 16 when we were at camp.
Kamptayken 16 yaşındaydık.
When we were 14, they hooked us up to the machines and put us in the milk bath.
Biz 14 yaşındayken, bizi makinelere bağladılar ve bir süt banyosunun içine koydular.
I remember Citadel's HL-7 test when we were up for top secret clearance years ago.
Citadel'in HL-7 testini hatırlıyorum yıllar önce çok gizli yetkiler için girmiştik.
I met her when we were separated.
Biz ayrıldıktan sonra onunla görüştüm.
I have an edge because Piggy's my ex-girlfriend, and, uh, when we were dating, we had one of those free-pass lists, you know?
Piggy benim eski sevgilim olduğundan benim de bir sınırım var, ve biz sevgiliyken, birbirimize başkalarıyla takılmak için izin verirdik, anlıyor musun?
She was a half pound more than me when we were born.
doğduğunda benden 227 gram fazlası vardı.
You know, when we were six, she kidnapped my teddy bear and held it for ransom.
Biliyor musun, altı yaşındayken oyuncak ayımı kaçırdı ve benden fidye istedi.
After he died, I asked my mom every day when we were gonna go there to spread his ashes.
Babamın ölümünden sonra her gün anneme ne zaman oraya gidip küllerini okyanusa savuracağımızı sorup durdum.
Well, that's'cause, back in the day, when we were in college...
Bu hikaye eski günlere, üniversite zamanına dayanıyor.
When we were separated in the woods, I... I kept thinking about you... and me and Taylor Shaw.
Ormanda ayrıldığımız zaman seni, beni ve Taylor Shaw'ı düşünmeye devam ettim.
When we were fighting Ajibaldo's army in Woonbong they disguised as Japanese and stole from their own townspeople.
Woonbong'da Ajibaldo'nun ordusuyla savaşırken bunlar Japon gibi davranıp kendi yurttaşlarını soydular.
I wonder, why didn't Dr. Braga tell us about this when we were in her office?
Dr. Braga neden ofisindeyken bu işten bahsetmedi ki?
I had that once, when we were friends.
Bir zamanlar biz arkadaşken ben de buna sahiptim.
Don't you remember when we were children?
Çocukluğumuzu hatırlamıyor musun?
I just... wish... that I'd known her when we were together.
Dilerdim ki... Onu, biz birlikteyken tanısaydım keşke.
She wanted me wearing my holster when we were, uh, intimate.
Samimiyken silah kılıfını takmamı isterdi.
All right, so when we were first inputting these tattoos into the database, I noticed there were a lot of these really small, stray letters all over Jane's body.
Pekala, bu dövmeleri veritabanımıza koyduğumuzda Jane'in vücudununda bir sürü alakasız harf fark etmiştim.
When we were done, we had settled on a strategy.
İşimiz bittiğinde stratejimiz hazırdı.
Hey, man, you didn't complain when we were grabbing him.
Onu kapma zaman Hey dostum, sen şikayet etmedi.
When we were younger, you'd wash up on my front door.
Biz gençken, kapımın önünde bitiverirdin.
We were inside the Trade Union House when it all started.
Her şey başladığında sendika binasındaydık.
We were all at his seminar in the hotel when the outbreak happened.
Hepimiz salgın başladığında bu otelde kendisinin seminerindeydik.
Well, we were pretty surprised when we found three kidneys in there.
Üç böbreğin olduğunu öğrenmek seni şaşırtacak o zaman.
They went ballistic when I told them we were down here.
Onlara burada olduğumuzu söyleyince çılgına döndüler.
We were at a See-cret convention... you know, "say it and see it." When Bob says, "It's Mr. Weenie's birthday."
Gizemli öngörü konferansındaydım. "Söyle ve gör." var ya. Bob, "Bugün Bay Weenie'nin doğum günü." dedi.
Um... um... Do you remember that summer between 11th and 12th grade when, uh, I went to camp... and we were technically on a break?
Um... um... 11 ve 12. sınıf arasındaki yazı hatırlıyor musun, kampa gittiğim zaman... ve biz teknik olarak tatildeydik?
We were in communication with the sub when it went down.
Düştüğü sırada Denizaltı'yla iletişim halindeydik.
Her daughter must be as young as we were when it started.
Kızın yaşı bizim bu işe başladığımız zamanlardaki yaşımız kadardı.
I think we were all very happy when the FBI said they were finally ready to put me to work.
Sanırım FBI bana iş vermeye hazır olduğunu söylediğinde hepimiz oldukça mutlu olduk.
But we were a little chapped when you left, so that's why we took advantage of your boy.
Sen ayrıldıktan sonra biraz yara aldık. Bu yüzden arkadaşından yararlandık biraz.
You know, um, when you were still in diapers, we lived in this 100-year-old cabin, you should've seen this place, Max.
Hala altın bağlanırken, biz bu yüz yıllık evde yaşıyorduk, burayı görmeliydin Max.
We were replacing what we lost when we lost each other.
Ayrıldığımızda kaybettiğimiz şeyleri yerine koyuyoruz.
We were making repairs when you scooped us up.
Bizi yukarı çektiğinde onu tamir ediyorduk.
This is just like when we had that horse on set and you were worried it had better hair than you.
Sete getirdiğimiz atın saçlarını kıskandığında da... aynı şeyi yaşamıştık.
When I wrote the book, we were both taking time off from work.
Kitabı yazdığım esnada ikimiz de işten ayrılmıştık.
We were working on how to take it out when Eli, he just snapped.
Orayı nasıl ele geçireceğimizi planlarken Eli... bir anda kafayı yedi.
If I'm not mistaken, when we first met you, you were stealing from us.
Eğer yanlışım yoksa, ilk tanıştığımızda sen de bizden bir şeyler çalıyordun.
I always knew we would be wed, even when I first returned and you were nothing but worry and reservations.
Evleneceğimizi hep biliyordum. ilk döndüğümde senin endişen ve tereddütlerin olduğunda bile biliyordum.
You may be the Dark One, but we both know you aren't the man you were when I recruited you to kill my mother.
Karanlık Olan olabilirsin ama ikimiz de biliyoruz, annemi öldürmen için tuttuğum adam değilsin artık.
When those planes were bombing our country, we could only think of how to hide and save our lives.
Bu uçaklar ülkemizi bombalarken, saklanıp canımızı kurtarmayı düşünemezdik.
But the point is the Bruntouchables, when called upon, were ready, and we should stay ready, because as soon as James get out of de-programming, the world might call on us again.
Ama olay şu ki Bruntouchables olarak çağırıldığımızda hazırız ve hazır kalmalıyız. Çünkü James anti-programlamadan çıktığında dünya bizi tekrar çağırabilir.
We were chasing her down the street when we get jumped by that Fog guy.
Sis denen adam üzerimize atlamadan önce onu takip ediyorduk.
When we first found it, there were crocs all over the bank over there and now I've been in here several hours and there's not one.
Onu ilk bulduğumuzda, orada, kıyının her yanında timsahlar vardı ve şimdi saatlerdir buradayım, ama tek bir timsah bile yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]