When you were little translate Turkish
1,044 parallel translation
Now I can see when you were little.
Şimdi senin küçüklüğünü görebiliyorum.
You got polio when you were little
Küçükken çocuk felci geçirdin.
Your dad told me You learned Malay when you were little
Baban bana dedi ki sen küçükken Malay dili öğrenmişsin.
When you were little?
Çocukken mi dedin?
Give me a nice big hug, like you used to when you were little.
Küçükken yaptığın gibi sıkıca sarıl bana.
- What did you do when you were little?
- Küçükken ne yapardın?
D'you remember when you were little and you'd wait to pee till you got a new bicycle?
Hatırlıyormusun ufacıktın ve işemek için bekliyordun taki sana yeni bisiklet alana kadar?
Your daddy should've taken a belt to your backside when you were little and you'd have had some respect.
Baban küçükken seni kemerle dövseymiş biraz terbiye öğrenirmişsin.
"'But, Uncle, you said you had a puppy when you were little. Can't we have one too?
"'Ama amca, küçükken bir köpeğin olduğunu söylemiştin, benim de olamaz mı?
We used to sing it when you were little kids.
Bunu siz küçükken söylerdik.
Even when you were little?
Hatta sen küçükken bile?
Questions, questions, even when you were little.
Sorular, sorular, küçük bir kızken bile böyleydin.
Mom, did you ever misbehave when you were little?
Anne, sen küçükken hiç yaramazlık yaptın mı?
There is one picture of you when you were little.
Resimlerin... Bir tane çocukluk resmin var.
- When you were little.
- Siz küçükken.
Like, when you were little.
Çocukken.
I remember when you were little girls, and, uh...
Sizin küçük kızlar olduğunuz zamanı hatırlıyorum.
'Cause if you're jealous I believe you can buy these little pills that give you back your pep in bed you lost when you were young like me.
Çünkü eğer kıskandıysan sanırım bu küçük hapları satın alabilirsin belki bu sayede yatakta tıpkı benim gibi genç olduğun zamanlardaki enerjiyi bulursun.
Do you remember the promise you made me when you were a little girl? And yet...
Henüz sen küçük bir kızken bana bir söz vermiştin hatırlarsan....
When you were a little boy, Rearden, what did you want to be when you grew up?
Küçükken büyüdüğünde ne olmak istiyordun, Rearden?
But I believe you were covering up for once, years earlier, when you were in America, having looked after a little white baby called Daisy whose death, though you could do nothing to prevent it,
Ama uzun yıllar önce Amerika'da yaşadığınızı benden saklamak istediniz ki orada Daisy adında beyaz bir bebeğe bakıcılık yapıyordunuz.
I had you tested when you were a little girl.
Sen küçük bir kızken testlerini yaptırmıştım.
Do you remember when you were a little girl... how you enjoyed diving into the pool from the highest diving board?
Küçük bir kız iken nasıl en yüksek dalış tahtasından havuza dalmaktan hoşlandığını anımsıyor musun?
UH, SOMETIME WHEN YOU WERE ALONE TOGETHER WITH HER AND SHE MAYBE FELT A LITTLE FREER TO CONFIDE?
Ya da şöyle diyeyim, bunları Sybil'e hiç sordunuz mu?
AND YOU LET ME IN A LITTLE BECAUSE YOU HAVE TO. BUT THEN, WHEN HE LEFT AND YOU WERE GONE
Richard girişebilmemi sağladı, siz de biraz sağladınız, çünkü sağlamak zorundaydınız.
You became a scout when you were a little boy!
- Ama efendim. - Yeter!
- Mm-hm. Once, when you were a little boy.
- Bir defa, o zaman küçük bir çocuktun.
That what you called them when you were a little.
Küçükken sen bu adları onlara vermiştin.
You used to have those terrible dreams when you were a little boy.
Küçük bir çocukken bu kötü rüyaları görürdün.
When you were tired of me, you'd say, "darling little girl."
Benden bıktığın zamanlar... "sevgili küçük kızım" derdin.
As I recall, when you were a little younger, you were not exactly a monk about that sort of thing.
Hatırladığım kadarıyla, azıcık daha gençken sen de bu konularda bir aziz sayılmazdın.
Yes. When you dug your nails into my neck, you were a little...
Tırnaklarını boynuma geçirdiğin zaman biraz numara yaptığını sandım.
You came along and told me that we knew each other,..... that we played together when we were little.
Gelip bana birbirimizi tanıdığımızı ve küçükken beraber oynadığımızı söyledin.
Like when you were still with little Antonio.
Sonunda kendini buldun.
Darling, when he died, you were still a little gawky girl, with your nose in a book and a terrible facial tic.
Tatlım, baban öldüğünde sen hala burnunu kitaplarından dışarı çıkarmayan yüzünde iğrenç bir tik olan utangaç bir kızdın.
When you were a little girl, I used to call you "sister."
Sen küçük bir kızken sana "hemşire" derdim.
Remember when you were a little kid and you'd run into your parents'room in the night when the thunder got too loud?
Küçük bir çocukken, gece yarısı aniden bir şimşek çakar ve ebeveynlerinin... odasına koşarsın ya hani,
When I came in here about a month ago, there were these two very cute little girls that were singing along with you. They were backup singers.
Bir ay önce buraya geldiğimde çok sevimli iki kız vardı arkanda vokal yapıyorlardı.
Remember, when you were a little boy, you took my hand and we walked down the street.
Hatırlar mısın sen küçük bir çocukken elimden tutar caddede yürürdük.
When you were a little boy.
Sen küçük bir çocukken.
YOU KNOW, WHEN MY GIRLS WERE LITTLE AND I'D HOLD THEM IN MY ARMS
Kızlarım küçükken onları kollarımda tutardım.
You were on your way to a candlelit dinner at Monty's when Stan spotted a charming little Pakistani restaurant.
Montys'de mum ışığında yemek yemeye giderken Stan köşe başında küçük şirin bir Pakistan restoranı gördü.
I've seen all of your films... including when you were known as "Little Neddy Knickers."
Sizin tüm filmlerinizi izledim. Hatta "Küçük Jartiyerli Neddy" yi bile.
Your mom did this when you were a little girl?
Annen sen küçük bir kızken böyle mi yapardı?
I'm the same person you loved when you were a little boy.
Küçük bir çocukken sevdiğin aynı kişiyim.
Remember how we came here when you were a little boy?
Küçük bir çocukken buraya nasıl geldİğimizi hatırlıyor musun?
You had a house when you were little?
Bence bu yüzden.
Dr. Jones when you were a little boy did you ever have a moment when you were sitting outside on the lawn and you picked up a blade of grass or a beetle, and you just looked at it?
Dr. Jones,.. ... sen küçük bir çocukken,.. ... evin dışında çimenlikte otururken eline bir çimen yaprağı alıp ona bakarak onun ne kadar mükemmel ve tamamen zamanın dışında olduğunu hiç düşündün mü?
Remember when you were a little boy you cried :
Hatırlasana... küçük bir çocukken... " Tanrım...
The way you loved the projection booth... when you were a little squirt.
Küçük bir şeytanken projeksiyon kabinini sevdiğin gibi.
There was this one time, when you were way down at the end of the hall, and I could just see this tiny little piece of your elbow, and I didn't know for sure if it was you.
Hayır. Bir kez sen koridorun diğer uçundaydın, dirseğinin küçük bir parçasını görebiliyordum ve sen olduğundan emin değildim.
when you 160
when you're gone 25
when you're ready 256
when you die 79
when you're right 37
when you were born 38
when you're done 105
when you said 77
when you're a kid 24
when you're dead 37
when you're gone 25
when you're ready 256
when you die 79
when you're right 37
when you were born 38
when you're done 105
when you said 77
when you're a kid 24
when you're dead 37