English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / With it

With it translate Turkish

190,705 parallel translation
You could kill anybody in this town and get away with it.
Bu şehirde birisini öldürüp paçayı sıyırabilir misin?
So what's the deal with it?
Bunun ne farkı var? Özel bir şarap mı?
Um, I think you might be familiar with it.
Bence bunu biliyorsundur.
You just got away with it, dude.
Paçayı sıyırdın işte.
We just... We got to the clinic and she... she couldn't go through with it.
Kliniğe gittik ama yaptırmaya içi el vermedi.
You're just gonna... Have a kid with another woman and I'm supposed to go along with it?
Başka bir kadından çocuğun olacak, ben de kabullenecek miyim?
Colt tried to run away from home with it one day.
Colt bir kere bununla evden kaçmaya yeltendi.
But I am perfectly okay with it.
Ama bu konuda sorunum yok.
She's not okay with it, numb-nuts.
Bu konuda sorunu var, geri zekalı.
- No, I doubt it. Damian's a sociopath who's been diagnosed with narcissistic personality disorder.
Damian narsisistik kişilik bozukluğuna sahip bir sosyopat.
It looks like Zion served four years in juvie for the murder, then he moved back in with Damian at his Mercy Cross fortification.
Zion dört yıl ıslahevinde yatmış, sonra da Damian'ın yanına Mercy Cross'taki üssüne taşınmış. Ve tahmin edeyim, öldürmeye devam etmiş.
If it's hell me a-going, me take him with me. Zion, we know you feel haunted.
Zion, lanetlendiğini hissettiğini biliyoruz.
Isn't it true that Rutger Hiss kept his relationship with Margaret Henderson a secret from you?
Rutger Hiss'in Margaret Henderson'la olan ilişkisini sizden gizli tuttuğu doğru mu?
It all started with my mom's death.
Her şey annemin ölümüyle başladı.
It just said, "What up with them big old titties?" In permanent marker.
Keçeli kalemle "Şu büyük memelere bak" yazmıştı.
So I'm the person with the darkest skin tone that's seen it, and I'm the most offended.
Onu gören en koyu renkli tene sahip kişi benim ve ben kesinlikle alındım.
Whatever it is has nothing to do with you.
Ne olursa olsun bunun sizinle alakası yok
Yeah, well, when I have kids, I want it to be with someone I love!
Sevdiğim birinden çocuğum olsun istiyorum!
I think if it looked this shitty in eighth grade, never would've gotten to second base with Kathy Bell.
Sekizinci sınıftayken bu kadar boktan görünseydi Kathy Bell'le oynaşmayı ikinci aşamaya taşıyamazdım.
Look, your time with Colt will come and it'll be just as special.
Colt'la senin de vaktiniz gelecek, bir o kadar da özel olacak.
Turned out it was just me and 40 other dudes with the same idea.
Ama sadece benim gibi düşünen 40 tane sap vardı.
Yeah, it's... it's always been okay with me.
Evet, bunu hep istedim.
Was it the drunken NASCAR race with the handicap scooters through Kmart?
Kmart'ın içinde engelli araçlarıyla alkollü NASCAR yarışı yaptıkları zaman mı?
You don't get to the good part of the story and just end it with "you know."
Hikâyenin güzel kısmını "anlarsın işte" ile bitiremezsin.
It's funny, that's the first time I've ever said that with my clothes on.
Bunu ilk kez çıplak değilken söylüyorum.
What is it with this town and yarn?
Bu kasabanın iplikle ne işi olur?
And it certainly has nothing to do with... you know, my completely accidental boat fire.
Ayrıca tamamen kaza eseri olan tekne yangınımla da uzaktan yakından ilgisi yok.
It means the second Colt and I get into an argument, you're sleeping with him without any protection.
- Bu da ne demek? Colt'la kavga ettiğimiz anda onunla korunmasız yatmışsın.
Yeah, I'd rather not sell than turn it into a fancy rest stop for guys with man buns.
Evet. Erkek topuzu olan adamlar için havalı bir mola yerine dönüşeceğine barımı satmamayı tercih ederim.
It's instant, and when you're done with the can, you can store old batteries in it.
Hem hazır hem de bitirdikten sonra kutusunda eski pilleri saklayabiliyorsun.
It's not that I don't enjoy being with you.
Seninle vakit geçirmekten hoşlanmıyor değilim.
Mickey Mouse ears with "Grumpy" on it!
Üstünde "Huysuz" yazan Miki Fare kulakları!
Before you know it, we'll be arm-in-arm with complete strangers singing "Friends in Low Places."
Bir bakacaksın ki yabancılarla kol kola "Friends in Low Places" i söylüyoruz.
It's always somethin'with us.
Aramızda hep bir pürüz çıkıyor.
Sure, sometimes I don't check my desk for a week or two and the janitor has to get rid of it with gloves... but I appreciate the gesture.
Bazen bir iki hafta çekmeceme bakmıyorum ve hizmetli onu eldivenle atmak zorunda kalıyor ama jestin hoşuma gidiyor.
I filled up this old cup with snow and I poured beer in it.
Bardağı karla doldurup içine bira koydum.
Well, if it makes you feel better, I'm sure he'll wrestle with math.
Matematikle güreşeceği kesin.
That paper with the symbols on it.
Üzerindeki sembolleri olan kağıt.
It's whoever she's sleeping with.
Kiminle yattığını.
I can't do it with you guys here, though. You need to...
Bunu yapamam Siz çocuklar burada Gerek...
Because you are flashing back to every family event that ended with Dad whisper-screaming at Mom, "Would you calm down?" while she would swing her pocketbook around until it burst open like a pill-packed piñata.
Çünkü aklına annemin, çantasını içi hap dolu bir pinyata gibi saçılıp ortalığa dökülene kadar sallaması ve babamın "sakin olur musun?" diye anneme sinirli sinirli fısıldadığı ailece gittiğimiz etkinlikler geliyor.
Honestly, it's like he can't be with my son for more than three hours without texting me some inane question.
Bana boş boş bir soru sormadan oğlumla üç saatten fazla vakit geçiremiyor gibi.
It's ironic that I'm struggling with this since my greatest cheerleading move was threading the needle.
En başarılı amigo hareketim "iğneye iplik geçirmek" ken bununla uğraşmam çok ironik doğrusu.
... had Campari and haggled with a handsy gay landlord, took the swing apart, loaded it in a van, ran out of gas in the desert, got harassed by a shady state trooper, and drove back with a blinding migraine.
Campari içtim, eli kolu rahat durmayan eşcinsel bir mal sahibiyle pazarlık ettim. Salıncağı söküp kamyonete taşıdım. Çölde benzinim bitti.
It's pretty hard to concentrate with all the bathroom crying and the half-eaten chocolates getting hurled at the wall.
Tuvaletlerden gelen ağlama sesleri ve yarım yenmiş çikolataların duvarlara fırlatılması arasında işe konsantre olmak zor oluyor.
It so happens that your mother is still very romantic, which I will prove with a surprise visit to her office this afternoon.
Ama annen hâlâ çok romantik ve bu öğleden sonra ofisine yapacağım sürpriz bir ziyaretle bunu kanıtlayacağım.
So, what's it like touring the world - with other Canadian acrobats?
Kanadalı akrobatlarla dünyayı turlamak nasıl bir şey?
I knew I shouldn't have trusted you talking to him, because you will let him get away with murder because he's a mini you and you like it.
Onunla konuşman konusunda sana güvenmemem gerektiğini biliyordum. Senin minik bir kopyan olması hoşuna gittiği için onun cinayetten sıyrılmasına bile izin verirsin.
Now shut your mouth, before I fill it, with my boot!
Çizmemi tıkmadan önce kapa şu çeneni artık!
Eoferwic will be mine. There will be no fight... none. Unless it's with Sigefrid and Erik.
Eoferwic hiç savaş olmadan benim olacak ve buna Sigefrid ve Erik de dahil.
If it were not for Uhtred, we would have no quarrel with Aelfric.
Uhtred olmasaydı aramız Aelfric ile bozulmayabilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]