You get translate Turkish
389,189 parallel translation
Can you get those Easter decorations down for me?
Şuradaki Paskalya süslerini indirir misin?
Well... when I get the tickets, you get the picture.
Ben biletleri alınca sen de resmi alırsın.
- What? - Can you get me two tickets?
- Bana iki bilet ayarlayabilir misin?
inside the patch kit. And then if you get in a real jam, there's tons of videos online, anyway.
Çok sıkışırsak da internette tonlarca video var zaten.
They're gross. Why'd you get a ferret?
Neden bir sansar aldın ki?
Did you get your hearing back?
İşitmen geri geldi mi? Oh, evet.
How did you get here?
Nasıl geldin buraya?
It's what banished the Black Fairy to the realm she was trapped in. Well, how did you get your hands on it?
Kara Periyi hapsolduğu diyara gönderen de buydu.
'Cause you used to get those, and you still do, on the back of a cornflakes packet, and it's an invitation to take the piece of the cornflakes packet and cut it and make an intervention in it
Eskiden, gevrek paketlerinin arkasında olurdu. Hatta hâlâ var. Bu aslında, gevrek paketinin o kısmını kesmen ve onu değiştirerek başka bir şeye dönüştürmen için bir davettir.
I often get asked by people, "How did you start doing what you do?"
Genelde insanlar şunu sorar : Bu işi yapmaya nasıl başladın?
Oh, you know what, I think I am going to get these.
Bunları alacağım galiba.
'Cause we could always get you back into therapy.
- Çünkü seni yine terapiye gönderebiliriz.
Get this... mid-ceremony, you know, when you ask - if anyone has any objections?
- Dinle, törenin ortasında "itirazı olan var mı?" diye sorduğunda...
Until you learn how to confront her yourself, you're never gonna get the respect from her that you clearly crave.
Ona nasıl karşı duracağını öğrenmedikçe ondan, o çok istediğin saygıyı asla göremeyeceksin.
You know, I was thinking tonight maybe we could bury the ashes in the back yard after we get back from your dad's.
Bu akşam babandan döndükten sonra külleri arka bahçeye gömelim diyorum.
If you weren't willing to stand in the rain, you didn't get to see Gary Puckett the Union Gap.
Yağmurda beklemeye niyetin yoksa Gary Puckett The Union Gap'i de izleyemezdin.
You can get me Gloria Estefan tickets, right?
Bana Gloria Estefan biletlerini bulacaksın değil mi?
Hey, hey! Um, how would you feel about asking Cam to use his connections to get two Gloria Estefan tickets for tonight and then secretly giving them to me?
Cam'den, bu akşamki Gloria Estefan konserine iki bilet alması için bağlantılarını kullanmasını isteyip o biletleri gizlice bana vermeye ne dersin?
- Can you just get off my leg, please?
- Bacağımdan çekilir misin lütfen?
Listen, you seem busy. I'll get straight to it.
Çok yoğun gibisin, direkt konuya gireyim ben.
Okay, yes, it's going to be hard because you're gonna be far away, so I'm not gonna get to see you all the time.
Evet, uzaklara gideceğin için çok zor olacak çünkü seni her zaman göremeyeceğim.
Yeah, at the beginning, but then you're gonna get busy, and then I am going to get busy.
Başlarda evet ama sonradan sen yoğunlaşacaksın sonra da ben yoğunlaşacağım. - Telefonlarımı açamayacak kadar mı?
You have no idea what your father went through to get you this opportunity.
Baban sana bu imkânı sağlamak için neler yaşadı bilemezsin.
I couldn't get you your tickets. You're spending money on tickets when you should be spending money on ticket... you know what I mean.
Paranı başka bir bilete harcaman gerekirken biletlere mi harcıyorsun?
- So you didn't get my tickets?
- Hayır.
- No. So you didn't get my tickets.
Biletlerimi almadın mı yani?
Like last Thursday when I stalled Jay at the club so you could get Joe out of the doggy door.
Mesela geçen perşembe, sen Joe'yu köpek kapısından geçirmeye çalışırken Jay'i kulüpte oyalamam gibi.
And you look like you trying to get out of a tough spot.
Zor bir durumdan çıkmaya çalışır gibi bir hâlin var.
So you can prove you were here and get school credit, and be home faster than the ink dries on that poster you just misspelled?
Burada olduğunu kanıtlayıp ders kredisini kapmak ve imla hatası yaptığın pankartın mürekkebi kurumadan önce evde olman için mi?
You know, after we get this tire changed, do you still want to go to the rally or should we just drop you off in 1950?
Lastiği değiştirdikten sonra hâlâ yürüyüşe katılmak istiyor musun yoksa seni 1950'lerde bırakalım mı?
You're not here to socialize, so just get'em in, get'em out.
Buraya sosyalleşmek için gelmiyorsun. Bırak girip çıksınlar sadece.
Come on, let's get you to bed.
Yatağa götürelim seni hadi. Kalk.
All right. Wendy, let's get you in that minivan and home to your diabetic cat.
Hadi bakalım Wendy, minivanına bin de evdeki diyabetik kedine kavuş.
Let's get you up.
- Beyaz kanepe.
You just get things done.
- İşleri anında hallediyorsun.
You shouldn't be close to me. I don't want to get you sick.
Bana yaklaşma, seni de hasta etmek istemem.
You know what? Let's get you to bed, and I will bring it to you.
En iyisi seni yatıralım ve bunu da sana ben getireyim.
Oh, you know what? I-I can go get some medicine.
- Ben gidip ilaç alayım.
Do you maybe want to, I don't know, go get something to eat?
Bir şeyler yemeye gitmek ister misin?
I'll tell you what, boss, let's get you up that way and we can work out exactly where you wanna be dropped.
bak ne diyeceğim patron, seni bu tarafa götüreyim hele bir, sonra tam olarak nerede inmek istediğini buluruz.
Alright, Bob... you keep asking all questions, so... I think it's only fair I should get one back.
Pekala, Bob bütün soruları hep sen sordun, yani bir tane de benim sormam adil olur diyorum.
You've got to stop coming home so late if you can't get up in the morning, and...
Sabahları erken kalkamıyorsan eve bu kadar geç gelmeyi bırakmalısın ve...
When you went deaf, did your other senses get better?
Sağır olduğunda öteki duyuların güçlendi mi? Hayır.
You need to get this to her. The Black Fairy is in Storybrooke.
Bunu ona ulaştırman gerek.
How did you get here?
Buraya nasıl geldin?
I'm afraid this is the only way you'll get this to the Savior.
Maalesef bunu Kurtarıcı'ya ulaştırmanın tek yolu bu.
Well, if a pirate like me can get a second chance, then so can you.
Benim gibi bir korsan bile ikinci şansı elde edebiliyorsa sen de edebilirsin.
Neither one of us is gonna get a second anything if you don't get that to Emma.
Bunu Emma'ya ulaştıramazsın, hiçbirimiz ikinci bir şey elde edemeyecek.
Let's get you cleaned up. No.
Gel, temizleyelim seni.
Oh. - I can get you some water.
Sana biraz su verebilirim.
You know, I've got to say, I've never seen anyone get seasick on a docked boat before...
Söylemeliyim ki daha önce bağlı bir teknede deniz çarpıntısı yaşayan görmemiştim.
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32
you get it 469
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get what i'm saying 29
you get used to it 162
you get some rest 46
you get the idea 54
you get the point 20
you get up 32
you get it 469