English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Н ] / Надо что

Надо что translate Turkish

18,549 parallel translation
Я думаю, нам надо что-то больше, чем сказки.
- Hikaye kitabı mı? - Hikayeden fazlası gerekeceğinden eminim.
Надо что-то делать с этим.
Bunun bir çaresine bakmamız lazım.
- О, значит, "Холи" заслал к нам шпиона, надо что-то делать.
Düpedüz Hooli casusuyla karşı karşıyayız.
И мне надо найти дочь, так что...
Ve kızım dışarıda bir yerlerde, yani...
Ж : Она сразу же начала истерить, сказала, что ей надо покаяться.
Çok telaşlıydı, itiraf etmesi gerektiğini söyledi.
И... он может нас прикрыть, так что надо быть у него на хорошем счету.
Ve... Bizi kapatabilir, bu yüzden iyi gününe denk gelmemiz gerek.
- Мне надо с тобой поговорить. Ж : И ты решила, что вино за 8 баксов
Sekiz dolarlık Pinot şişesiyle gelince seni dinleyeceğimi mi sandın?
Подумал, что тебе надо поесть.
- Bir şeyler yemelisin bence.
Если я хочу когда-нибудь стать достойным тебя, мне надо исправить то, что сейчас не так во мне.
Senin için bir anlamım olacaksa sorunlarımı halletmem gerekiyor.
Помнишь, что сказал Лиам, надо вести себя, как обычно.
Liam'ın dediğini hatırla, normal davranmak zorundayız.
Только скажи, что надо делать.
Ne yapmamız gerektiğini söyle sadece.
- Потому что так надо.
Çünkü mecburuz.
Надо смотреть под лодкой, чтобы узнать, что там.
Ne olduğunu bulmak için geminin alt kısmına inmemiz lazım.
Я говорю, что надо выяснить, как соединить все эти провода внизу со всеми проводами наверху.
Demem o ki, buradaki tüm kabloların yukarıdaki kablolarla nasıl bir bağlantısı olduğunu çözmem lazım.
Надо только надеть что-то просторное.
Daha büyük kıyafetlerim var ama...
Я только и слышу, что во всем виноваты мы. Что мальчикам надо измениться.
Geçen haftalar boyu tek duyduğum bunun sırf erkeklerin sorunu olduğu ve değişmek zorunda olduğumuz.
Знаю - лучше, чем когда-либо - что что-то надо менять.
Bir şeylerin değişmesi gerektiğinin, hiç olmadığım kadar farkındayım.
Если проект херовый, еще не значит, что надо его херово делать.
Kutu olayının bok gibi olmasını sağlamamız.. ... kutuyu yaparken de bok etmemiz anlamına gelmiyor.
Знаешь, что тебе сейчас надо сделать?
Şimdi ne yapman gerektiğini biliyorsun, değil mi?
Знаешь, что тебе надо сделать?
Ne yapman gerektiğini biliyorsun, değil mi?
- Он сказал, что защитит нас, надо только привезти вас сюда.
Hayır, hayır. Bizi koruyacağını söylemişti! Bu yüzden sizi buraya getirmek zorundaydım!
- Пабло, ты знаешь, что надо делать.
Pablo, ne yapman gerektiğini biliyorsun.
- Я знаю, что надо делать - просто не знаю, смогу ли.
Ne yapmam gerektiğini biliyorum sadece bunu yapması gereken kişi ben miyim bilmiyorum.
Что тебе надо?
- Ne istiyorsun?
Это всё, что тебе надо понимать. - Он прав.
Anlaman gereken tek şey bu.
Я прятался каждую перемену, потому что футболисты издевались надо мной. Помнишь?
Her teneffüste saklanırdım çünkü okul takımındakiler benimle dalga geçerdi, hatırlıyor musun?
Теперь у меня есть кое-что, что ему надо.
Ama şimdi elimde onun istediği bir şey var.
Надо держаться, посмотрим, что будет дальше.
Dişimizi sıkıp neler olacağına bakmamız lazım.
Что тебе надо?
Ne istiyorsun?
Забыл, что надо держаться себе подобных?
Kendi cinsindekileri bırakmamaya ne oldu?
Меня раздражало засилье иммигрантов в моем классе, а ты ответил, что мне надо выучить их язык, избавиться от предвзятости.
Birkaç göçmen sınıfımı değiştirdiği için üzgündüm, ve doğru hatırlıyorsam senin cevabın "gidip onların dilini öğrenmem, daha açık görüşlü olmamdı".
И еще надо мобилизовать наши наземные войска в Париже, потому что французы думают, что увидев их почту, мы нападем на них.
Ayrıca, Paris'te harekete geçen kara birliklerimiz var çünkü Fransızlar bütün e-postalarını görünce, büyük ihtimalle onlara saldıracağımızı düşünüyor.
Надо придумать, что говорить людям, когда выяснится, что эти гадости писал кто-то из нашей семьи.
Şimdi insanlara, bu çirkinliğin ailemizden çıktığını öğrenince ne söyleyeceğimizi bulmalıyız.
О Господи, Кайлу-то что надо?
Ah, aman ya. Kyle ne istiyorki şimdi?
- Открой дверь! - Но нам с Айком надо кое-что сделать, и для этого нам нужен доступ к компьютерам.
Ama Ike ve ben bir şey yapmalıyız, ve bunun için bilgisayarı kullanmamız gerekli.
Что надо сказать?
- Ne diyecektin?
С Чарли и этим ребенком, мне просто надо продолжать что-то делать.
Charlie'den sonra bir de bebek olayı geldi. Kendimi bırakmamalıyım.
Пока я его ощущала, я знала, что надо бороться за его возвращение.
Bunu hissettiğim sürece onu geri getirmek için savaşmamız gerektiğini biliyordum.
С этим надо что-то делать.
Evet.
Ладно, прежде всего, надо убедиться, что она там дышит.
Pekala, ilk önce, içeride nefes alıp alamadığını... t... çözmem lazım. D'oh!
А потом случился "йи-ха" момент, и я понял, что бурить надо в Техасе, а не в моем родном Нью-Гэмпшире.
Sonrasında da bir anda kendi evim olan New Hampshire'de aramak yerine Texas'da aramam gerektiğini fark ettim.
– Что надо, легавый?
- Naber, aynasızlar?
Я знаю, что ты всё ещё под мозгом барабанщика, но тебе надо переключиться.
Hala baterist beynin etkisinde olduğunu biliyorum ama buna geçmen lazım.
Мне надо знать, что Стефан в порядке.
- Gidip Stefan'ın iyi mi bir bakmalısın.
Что надо делать?
Biz ne yaparız?
Я думал, что тебе надо подняться на пирамиду, и дал тебе голос.
Ölçeklendirmen gereken bir piramit olduğunu düşündüm.
Что ему надо?
Ne işi varmış burada?
Что тебе надо, Юджин?
Ne istiyorsun Eugene?
Просто сделал то, что надо было сделать.
Sadece yapılması gerekeni yaptı.
Надо просто забрать их из химчистки, я скажу Хавьеру, что ты заберешь их до 3.
Kuru temizlemeden alman gerekiyor. Javier'e söyledim. Seni üçten önce bekliyor.
Но ты всегда говорил, что надо давать отпор.
Ama sen hep kabadayılara karşı koymanın doğru bir şey olduğunu söylersin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]