English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ О ] / Она знает

Она знает translate Turkish

6,254 parallel translation
Интересно, что она знает.
Acaba neler biliyor.
Откуда она знает твое имя?
Senin ismini nerden biliyor?
Не думаю, что она знает об этом.
Bu meseleden haberi olduğunu bile sanmıyorum, ne dersin?
Возможно это правда, но это не значить что они не общаются, и она знает где он находится.
Bu muhtemelen doğrudur fakat bu iletişim kurmadıklarını göstermez. Üstelik kadın oğlunun yerini biliyor.
Она знает, как далеко Эмили готова зайти.
Emily'nin ne kadar ileri gidebileceğini biliyor.
Всё, что она знает, но не знает, что знает.
Bildiği her şeyi ama bildiğini bilmiyor.
Она знает, как я работаю.
Nasıl davrandığımı biliyor.
Она знает, что мне это разонравилось.
Artık çok keyifle yapmadığımı biliyor sadece.
- Она знает о Мэриголд?
- Kadının Marigold'dan haberi var mı?
Я думаю, что она знает, что пытаюсь помочь ей.
Bence ona yardım etmeye uğraştığımı biliyordur.
Она знает, что ты здесь?
- Burada olduğunu biliyor mu peki?
Она знает обо мне многое.
Damarıma basmasını biliyor.
- Агентство предложило ей гражданство и теплое место аналитика в обмен на все что она знает.
- Emir emirdir. - Teşkilat ona bildiklerinin karşılığında vatandaşlık ve rahat bir analistlik işi teklif etmiş.
А все секреты, которые она знает, умрут вместе с ней.
Ama onun ölümü, Hindistan'dan başka kimsenin işine yaramaz.
Если она полезна, то террористы хотят узнать, что она знает. Тапу хотели убрать из-за его близости с новым агентом.
Thapa muhtemelen teşkilatın yeni kaynağına yakın olduğu için hedef alındı.
Она знает гораздо больше, чем кажется.
O her şeyi biliyor.
Всё она знает.
Her şeyden haberi var. Siz bayadır buradasınız.
Нужно поговорить с Чжан, узнать, что еще она знает о Генри и Хиксе.
Biz de Zhang'la konuşalım, Henry ve Hicks hakkında başka neler biliyor öğrenelim.
Она знает, что она делает.
Ne yaptığını biliyor.
- Она знает об этом?
- Bunu biliyor mu?
А она знает, что я никогда не остановлюсь, пока могу что-то сделать, чтобы сделать безопасным мир, в котором растут наши дети.
O da çocuklarımızın büyüdüğünde güvenli bir dünyada yaşamaları için elimden geleni yaptığımı biliyor.
У Фландерсов новая собака, и она знает мое имя!
Flanders yeni bir köpek almış ve adımı biliyor.
Теперь она знает, кто я.
Artık kim olduğumu biliyor!
Убийца, которого я ищу, здесь! Она знает!
Yakalamaya çalıştığım adam bu otelde.
дело своё она знает.
İşinde iyiymiş.
Она знает больше, чем признаётся.
Anlattığından fazlasını biliyor.
Она знает?
O biliyor mu?
Она смешная и немного пошлая и знает кучу Голливудских историй, типа про то, что Джимми Стюарт супер милый парень.
Komik, müstehcen ve Hollywood anıları olan bir kadın. Jimmy Stewart'ın çok hoş bir adam olması gibi.
Она, кажется, знает это, капитан.
Bir şeyler biliyor gibi efendim.
Она вернулась неделю назад и остановилась у Карла, но Рэй не знает Карла.
Bir hafta önce döndü, Carl ile kalıyordu ama, Ray Carl'ı bilmiyor.
Кто знает. Она привыкла к разочарованиям.
Kim bilir, belki de hüsrana uğramaya alışmıştır.
Она не знает, что с тобой, Кэл.
Senin ne yaptığını bilmiyor Cal.
Джеки знает, что вы притворяетесь и нам надо уйти, пока она всем не растрепала.
Aslında, Jackie numara yaptığınızı biliyor ve o herkese söylemeden önce gitmemiz gerek.
- Кто притащил? Она всегда уверена, что знает, как лучше. - Подруга.
- Kim sürükledi seni?
ќна задаЄт вопросы, и € уверен, что она уже знает ответы.
Bana sorduğu soruların, cevaplarını bildiğinden de eminim.
Ну хорошо, она, может, и избила пару человек в баре, Бог знает, мы все такое делали в своё время. Но она ни за что не предаст Ника, если ты про это.
Bak, barda birkaç kişiyi dövmüş olabilir, hepimizin yaptığı şey ama Nick'e hayatta ihanet etmez, eğer bunu kastediyorsan.
Она никогда не говорила, что лично знает Чили.
Chili'yle yakınlaştıklarından hiç bahsetmedi.
И он знает, где она.
- Nerede olduğunu da biliyor.
По-моему, она даже имени своего не знает.
Bence o kız kendi adını bile bilmiyordur.
Она ждёт дома, не знает, где ты.
Evde ve senin nerede olduğunu bilmiyor.
Она определенно знает больше о том, что мы здесь делаем, чем она позволяет нам знать.
Burada yaptıklarımız hakkında, söylediğinden daha çok şey bildiği açık.
Но более цивилизованная часть меня знает, что она может сама о себе позаботиться.
Ama sivilleşmiş tarafım onun kendi başının çaresine bakacağını biliyor.
Она не знает, что ты, подобно своей матери, слаб, легкомыслен и обречён на деятельность не более полезную, чем сушка белья.
Lâkin bilmiyor ki sen de annen gibi zayıf, ürkek ve bir çamaşır askısı kadar bile işe yaramayacak biçimde kaderine terk edilmişsin.
Она не знает, что я с тобой разговариваю об этом.
Seninle konuştuğumu bilmiyor.
Она тебя не знает.
Seni tanımıyor.
Я думаю, она что-то знает.
Bence bir şeyler biliyor.
Она работала в галереях по всему миру под псевдонимами, и прямо сейчас она где-то там, делает Бог знает что с моим отцом.
Dünyanın farklı yerlerinde takma isimlerle.. ... sanat galerilerinde çalışmış. Şu anda babamla ne yaptığını Tanrı bilir.
- Младший, она говорит, что, возможно, знает, где "Чесапик".
- Ufaklık "The Chesapeake" tablosunun yerini bildiğini söylüyor.
Может, она об этом не знает.
Hayır, bilmek zorunda.
Может, она расскажет не всё, но кто знает?
"Belki size bir şey anlatmaz. Ama belki de anlatır."
Она не знает, что она делит время с Тони.
Tony ile vakit geçirdiğini bilmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]