English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ С ] / Случайно

Случайно translate Turkish

8,130 parallel translation
Вы не были случайно жертвой.
Bunu rastgele kurbanlar için yaparlar.
Как бы случайно.
Rastgele gibi görünüyor ama fazla rahat davranıyor.
Мы случайно гонимся не за одним и тем же призом?
Aynı ödülü arıyor olabilir miyiz?
Если бы идиот случайно выстрелил в меня на полигоне,
Sahada olmayı özlüyorum ama kenar ekipte olmak zarar gelebilecek yerde olmamam demek.
- Он набросился на меня, и когда я защищался, то упал и случайно его расчленил.
Bana saldırdı, ben de kendimi koruyordum. Düştüm, ve kazara onu doğradım.
- Самый лучший вариант как по мне - это что по какой-то причине она стала случайной жертвой преступления.
Ne olduğu bulduklarında bunun herhangi bir nedenden dolayı işlenen rastgele bir şiddet olayı olmasını umuyorum.
Не хочу случайно взорвать кого-то, как вышло с моим парнем.
Erkek arkadaşımı patlattığım gibi yanlışlıkla birini patlatmak istemiyorum.
Это было случайно.
Sadece oluverdi.
Вряд ли мы случайно всё это видим.
Rastgele şeyler gördüğümüzü sanmıyorum.
Добро пожаловать в Мало Случайностей на ведьмовской суд. Я знаю, что многие из вас - приезжие, но мы приветствуем вас здесь сегодня.
Çoğunuzun cemaatimize yabancı olduğunu biliyorum ama bugün burada sizleri hoşça ağırlamayı arzu ediyoruz.
Ты, случайно, не гладил мохнатого, четырёхлапого убийцу вампиров, а?
4 ayaklı, tüylü bir vampir öldürme makinesi ile karşılaşmış olabilir misin acaba?
Это не Рогейн, случайно, нет?
Kellik olamaz, değil mi?
Случайно подслушал.
Kulak misafiri oldum.
Который случайно проходит в тот же день, что и твой.
Seninkiyle aynı gece olacak olan.
Ты случайно не знаешь, где пройдет показ принцессы?
Prenses moda şovunu nerede yapıyor bilmiyorsun değil mi?
От якобы случайной искры, воспламенившей пылевое облако.
Toz fırtınasını tutuşturan rastgele bir kıvılcım yüzünden olduğu sanılmış.
Я случайно узнал об этом.
Kazara öğrendim.
А потом совершенно случайно встретилась с твоим отцом.
Daha sonra, oldukça tesadüfi bir şekilde babanla karşılaştık.
Нет! Нет, нет. Это было случайно.
Hayır, hayır, hayır.
Я имею в виду, ты поддерживал меня в тот день, когда я случайно надел джинсы Лоис.
Yanlışlıkla Lois'in kotunu giydiğimde sen bana destek olmuştun.
Ты же не хочешь, чтобы Кети ее случайно посмотрела.
Katie'nin yanlışlıkla takmasını istemem.
Я случайно стала зачитывать рецепт бананового хлеба.
Muz ekmeği tarifi için birden içeri gittim.
Китайские алхимики искали эликсира жизни, а вместо этого, они случайно создали порох.
Çinli kimyagerler yaşamın iksirini bulmaya çalışıyorlardı, ama yanlışlıkla barutu icat ettiler.
Она случайно не в белом была?
Kız beyaz giyinmiyordu, değil mi?
Ваша встреча была случайной.
Şans eseri tanışmışsınız.
Мы случайно встретились. Моё поисковое устройство привело меня к карете, которую ты... грабила.
Sadece bir tesadüf eseri takip cihazım beni soymakta olduğun at arabasına getirdi.
Джулиан, к сожалению кое-что моё случайно попало в твой чертов город. Я хочу это вернуть.
Julian, maalesef bana ait olan birisi yönünü senin bu iğrenç şehrine çevirmiş ve ben de onu geri istiyorum.
Гарсии следует пересмотреть все дела, где люди исчезали добровольно, ориентируясь на случаи, закончившиеся внезапной или случайной смертью.
Garcia kazayla ya da ani ölümle sonlanan tüm gönüllü kayıp vakalarına yeniden bakmalı.
Эти люди случайно попали.
Bu insanlar da pat diye geldi.
Случайно, не Кайл Уокер?
Kyle Walker mı yoksa?
А вы случайно не знаете, не пережила ли она предсмертный опыт?
O da ölüme yakın bir deneyim yaşamış birisi mi?
Простите, я случайно подслушала.
Pardon. İstemeden kulak misafiri oldum.
Ты вечно случайно нажимаешь кнопку "информация".
Çünkü sürekli, yanlışlıkla "bilgi" düğmesine basıyorsun.
Нет, нет, не случайно, Коуч.
Hayır, hayır, yanlışlıkla değil, Koç.
Он был счастлив, я плакала, эта глупая Кэндис обнимала меня, и по пути к моей машине, я случайно опрокинула ее почтовый ящик.
O mutluydu, ben ağladım. Aptal Candace bana sarıldı. Sonra arabama giderken yanlışlıkla onun posta kutusunu devirdim.
Возможно, я случайно носился неподалёку.
Tamam kazara etrafta tepinmiş olabilirim.
Да, это законно, но только потому, то никто не рассматривал тот случай, что первая леди будет баллотироваться.
Evet, yasal ama bugüne kadar hiçbir First Lady senatoya üye olmak için aday olacağını söylemediği için bu konuda fikrim yok.
Несчастный случай на лыжах. Получил несколько переломов, но самое важное - черепно-мозговую травму. Не мог говорить.
Bir kayak kazası geçirmiş birkaç kemiği kırılmış ama en önemlisi, travmatik beyin hasarı oluşmuş konuşamıyormuş.
Но по каким-то причинам, с тех пор как я ушёл, тот случай меня преследует.
Ve ne sebeple olduğunu bilmiyorum, emekli olduğumdan beri, o an aklımdan çıkmıyor.
Это было случайно.
Kazaydı.
Он не идиот, но я буду за ним следить, на всякий случай.
O bir aptal değil, ama ne olur ne olmaz gözümü onun üzerinde tutacağım.
Там была Джоселин, кто остался там как случайный житель но она была в 60-х годах.
Orada tesadüfi olarak kalan Jocelyn diye biri varmış ama o da 60 yaşındaymış.
Код аварийной ситуации. Я запрограммировал его на случай отключения системы.
Sistemin kapanması an meselesi olduğunda beni uyarması için tasarlamıştım.
Ясно. И после него я ожидаемо впала в депрессию, но смогла справиться с этим, несмотря на то, что случай был довольно серьезный.
'Olaydan sonra epey bunalıma girdim elbette ama oldukça ciddi bir olay olmasına rağmen hayatımı yeniden yoluna koymayı başardım.'
Но я не могу скрывать от тебя факты на случай, если ты продолжишь говорить о том, чего не понимаешь.
Ancak gerçeklerden habersiz olmana izin veremem yoksa bunu anlamadığın bir durumda daha fazla pot kırarsın.
Да, но... боюсь, это не твой случай.
Evet ama... Senin için olmayacağını düşündüm.
Но мы вас поместим на верхушку листа ожидания на случай, если появятся.
- Şu anda yok. Ama sizi bekleme sırasının başına alacağız. Kiraya verecek biri çıkar.
Но они собираются объявить этот случай неподтверждённым, так?
Ama onaylanmadan işi yürütüyorlar, değil mi?
Я редко завидую, но это - как раз тот случай.
Pek kıskanç değilimdir ama bunu kıskandım doğrusu.
Понимаю, для тебя это нелегкий случай, Кэролин, но тебе нет оправдания.
Bu senin için özel bir durum olabilir, Carolyn. Yine de mazeret değil.
Но советую сразу взять с собой побольше охраны на случай, если кто-то из них не доживет до обратной дороги.
Ama fazladan para getirirse birileri şayet buna geri dönüş yapmayacaksın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]