English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Arabada

Arabada translate English

10,624 parallel translation
Bütün işi silahlı adama yaptırır, arabada beklersin.
Let the guy with the gun do all the work while you wait in the car.
Arabada ortalığı yıkıyordun!
We saw you rockin'out in your car!
Biz arabada yokken her zaman şarkı söylüyor musun?
Brick : Is this something you do all the time when we're not in the car?
- Berg arabada bundan bahsetti mi? - Bahsetmedi.
- Did Berg mention that in the car?
Arabada kalsan iyi olacak.
Yeah, you stay in the car.
Oradaki arabada biri var.
There's someone in that car out there.
- Arabada başka kim var?
- Who else is in the car?
Annesi ve babası orada dikilmiş, ağzına geleni söylüyor. Syma arabada oturuyor ve tekrar söylüyor, "Elveda, sonsuza dek!"
So her mum and dad are standing there, shouting all sorts, and Syma's sitting in the car, and she says it again, she's like, "Goodbye, for good!"
Bu sefer güzel olabilir. Yolumuz uzun ama biliyorsun, arabada uyuyabilirim.
Long way to go but, you know, I could sleep in the car.
- Arabada kal!
- Stay in the car!
- Sadece... arabada yap. - Tamam.
~ Just... do that in the car. ~ OK.
- Bir başıma arabada kalmak zorunda mıyım?
I have to stay in the car, alone?
Bu konuyu arabada konuşsak olur mu?
( sighs ) You know, why don't we talk about it in the car?
Kendi pizzamızı alıp arabada yeriz.
We'll get our own pizza- - eat it in the car.
Benimkilerden ikisi arabada uyumak zorunda.
Two of mine gotta sleep in the car.
Arabada çocuk varken alkollü araç kullanmak...
A D.U.I. with a child in the car...
Arabada kal, Danny.
Stay in the car, Danny.
Arabada değişirim.
I'll change in the car.
Psikolojik olarak hazırlanman için, arabada altı saat otelde de bir gecelik vaktin var.
You got six hours in a car, you got one night in a hotel room to prepare psychologically.
Ben de seninle arabada mahsur kalmış durumdayım.
I'm stuck in the same car as you.
Louis, bu arabada bir çizik bile bulursam,
Louis, you make one dent in this car,
Sen arabada kalmalıydın!
- You should have stayed in the car!
İlk randevumuzun dışında, sahile yaptığımız geziden ve arabada Annie Lennox dinlememizden konuştuk.
Well, besides the first date, driving the coast, we talked about listening to Annie Lennox in the car.
Ancak arabada gördüğüm kadın şu anda tam karşımda duran kadın güzelleşmiş, rüya gibi biri olmuş.
But the woman I saw in the carriage... the woman who now stands before me, you have bloomed, become a vision.
Fitzgerald, tatlım, haydi git beni arabada bekle.
Fitzgerald, honey, why don't you go wait in the car?
Bu arabada elektronik valf kontrolü, elektronik vites kontrolü ve elektronik diferansiyel var.
This car has electronic valve control, electronic gearbox control, an electronic differential.
4 çeker bir traktörde kabul edilebilir ama normal bir arabada...
Four-wheel drive is useful on a tractor but on a normal road car
Arabada da aynı şey.
And it's the same with the car.
Arabada bekleyeceğimi mi sanıyorsun?
You think I'm waiting in the truck?
Az önce arabada seninle birlikte gördüğüm inek tipli çocuk.
The geeky-looking guy I saw you with in that car just now.
Sevgili Günlük, trafik kazası yapman için, önce arabada olman gerekir.
Dear Diary, to be in a car crash, you first have to be in a car.
Üç gece önce akşam 23.30 civarında arabada olduğunu hatırlıyor musun?
Do you remember driving about 11 : 30 three nights ago?
Arabada yakalanmayalım.
Let's not get caught in the car.
Arabada kemik şarkısını söyleyebilir miyiz, baba?
All right? Can we sing the bones song in the car, Daddy?
Ama biliyorum ki bunların bu yüksek teknoloji arabada işi yok.
I just know it has no place in a piece of hi-tech equipment. That's all it's got.
Ve bu senin hepsinin kullandığı arabada kendini göstermen için bir fırsat.
And this is your opportunity to come and actually show everybody, in the same car they've all driven.
Oh, bu arada, sen, şey yapmak ister misin...? Aynı arabada, sonuç olarak
Oh, and by the way, matey boy, you want to...? In the same car, it turns out that the Aussie has just beaten the Brit, it's the Ashes all over again.
Senin arabada mı?
Is he in your truck?
Yaralı olan benim arabada.
The injured guy's in my car.
Cesette ve arabada kanıtlar var.
We have evidence on the body and in the cart.
Oraya giderken sürekli arabada kustuğumu hatırlamıyor musun?
Remember, I always threw up in the car on the way there?
Tuhaf kıyafetlerle, tuhaf bir arabada...
Yeah, explain how I just woke up in weird clothes,
Ray'in o arabada olmaması büyük talihsizlik Bayan Wells.
You're up. It's a shame Ray wasn't in that car, Ms. Wells.
Arabada kalın. Arabada kalın!
Stay in the car!
- Hayır burada, bu arabada. Buz gibi kahve içip gecenin bir yarısı bir bar sahibini takip etmeyi diyorum.
No, here, in this car, drinking cold coffee, stalking a bar owner in the middle of the night.
Arabada makyajımı düzeltmek istiyorum.
I want to fix my makeup in the car.
Abby arabada ya da cep telefonunda bir şey buldu mu?
Abby find anything on the car or on the cell phone?
Arabada bir şey buldun mu?
Did you find anything in the car?
Onunla arabada konuşabilirim.
I can still work on her inside the car.
ARABADA BEBEK VAR
Whatever.
- Arabada kadınlar da var.
Those are women in the wagon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]