English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ A ] / Aslında o

Aslında o translate English

6,775 parallel translation
Efendim, aslında o şehirde yeni ve başı dertte gibi görünüyor.
Sir actually he is new in the city.. ... and it seems that he is in trouble also.
Aslında o kazayı ben de görmüştüm.
I saw that accident too.
Aslında o küçük olanıydı.
Well, that was the baby version.
Evet, Rose'un kafasını kopartan gecenin gerçek kraliçesi, aslında o değildi.
Yes, that wasn't really the true queen of the night who beheaded the Rose.
Ben, mmm, aslında onu aldattım, ve o da öğrendi, yani...
I, um, I actually cheated on her, and she found out, so...
Aslında o şişe bir başarıyı kutlamak içindi.
You know what? This bottle was meant to celebrate an achievement.
Aslında onun o frank dürüstlüğü onda en çok sevdiğim şey.
In fact, it's her frank honesty that I love most about her.
Peşimize düşenin Woodall olmadığını ben öğrendim, aslında o -
I'm the one who found out it's not Woodall coming after us, it's- -
Hayır. Aslında o uzaylı.
No.
Hayır aslında o beni aradı.
You called HIM. No, he called me, actually.
Aslında o kadar aç değilim.
You know, actually I'm not that hungry.
- Aslında o benim bodrumum.
Actually, it's my basement.
Bu da Maeve sahne yönetmenim ve aslında o...
This is Maeve, my stage manager, and that was just a Dr- - mm.
Aslında o şu anda dedeydi.
In fact, he's even a grandpa now.
Aslında bir şeyi yok, belayı açan o.
I mean, she's all right, she's causing the trouble.
Aslında çıkaracak o kadar şey de yok.
I mean, it's not much to take this out, really.
Aslında, seni bir daha... burada yakalarsam, o zaman suratına yumruğu yiyeceksin işte.
Matter of fact, next time I catch you at my complex, it's gonna be "punch in the face" time.
Aslında adam gitarı çalmıyor, yani tam o anda çalmıyor.
But in fact, it's not plain.
O gün birkaç tane eve birden girdiler, aslında şeylerin...
No, they broke into a whole bunch of houses... basically anyone who...
Kendilerini anlatıyorlar. Bu onların ilişkisi. O kişi olduğunu düşündüğünüz kişinin aslında zıttı olduğu ortaya çıkıyor.
The person you thought was the one turns out to be the negative one.
Aslında, bence Frank o kadar iğrendi ki, gitmesi gerekti.
In fact, I think Frank was so grossed out, he had to leave.
O aslında kardeşin Jimmy ait hatırlatıyor.
She actually reminds me of your brother Jimmy.
Aslında o benimle konuşmak istemişti.
It was she who asked to speak to me.
Sene M.Ö. 50 Galya Romalılar tarafından tamamen işgal edilmiş durumda. Aslında tamamen sayılmaz.
The year is 50 B.C.,
Yani biriyle çıkmak için doğru kafada olmadığını söylediğinde o birinin aslında ben olmadığımı kastetmiştin.
So when you said you weren't in the right space to... to be dating, what you meant was you don't want to date me.
- O kadın, aslında Kirk'le konuşmadı değil mi?
That woman didn't really talk to kirk, did she?
Aslında Adam'ı görebiliyorum, o yüzden yaklaşan bir tehlike var.
I can... I can actually see Adam, so I know there's impending danger.
O yaşlı kamplumbağayı dert etmiyorum aslında.
I'm not really worried about that old tortoise.
Aslında, Knockers'da bayağı sıkıntı çekiyorduk ve o da tüm bunları kayıt altına almaya karar verdi.
Well, we were taking a lot of crap at Knockers, and she decided to document all the stuff that was going on.
Aslında, o kişinin bizzat iblise ait olduğuna dair çok sağlam bir gerekçem var.
Well, I have very good reason to believe that she belongs to the Devil himself.
O yüzden, aslında belki sen ona benim için söyleyebilirsin diye umuyordum.
So, I was actually hoping that maybe you could tell him for me.
Aslında, Kraliçe yemeden önce benim yiyerek denemem gerekiyor daha sonra o yiyor, ondan sonra siz yiyebilirsiniz.
Oh, actually, I have to taste her food first, then she eats, then you can eat.
Sana eski ben olmadığımı söylediğimde aslında demek istediğim şey o zamanlar hislerime kapıldığım ve artık hislere kendimi kaptırmayacağımdı.
Well, when I told you before that I'm not the same guy that I used to be, what I meant was, I got caught up in emotion back then. I'm not caught up in emotion anymore.
Aslında, uh... o bendim.
Actually, uh... that was me.
Karnını büyüten o canın nereye gittiğini, o gece aslında neler olduğunu, hiç kendine sormadın mı?
Have you never asked yourself, never wondered what really happened that night, where the life that swelled your belly went?
Aslında ben o kardeşlerden biriyim.
You see, I'm one of the two brothers.
Aslında seni tövbe için vaftiz ederdim ama o benden daha kudretli.
I indeed baptize you with water unto repentance, but he that cometh after is mightier than I.
Aslında hiç tanımıyorduk, o yüzden biraz garip.
Actually, we didn't know him at all, so it's all pretty weird.
- O aslında çok havalıydı.
That was actually pretty cool.
Aslında ın o onları kurtarmaya çalıştı.
In fact, he tried to save them.
Aslında modifikasyon kategorilerinden sadece biri tam olarak işe yaradı o da performans modifikasyonu.
The fact is, the only one of the modification categories that actually worked the whole time is the performance modification.
Ama o "yeni ben" ler aslında tipik eski benlerdi.
But those "new mes" were so typical of the old me.
Ve o resim tam göstermiyor aslında ama bu var ya...
And that picture doesn't even do him justice, but this one, however...
O grupla çalışmıyorum aslında.
I'm not really with that lot out there.
Ben - hayır, o - Biliyor musun, o - Aslında, unut gitsin.
I've--no, that- - you know, it doesn't- - you know what, forget it.
Aslında büyükannesinin göl evi ama o ölmüş, sorun yok yani.
Actually, it's her grandmother's lake house. But she's dead, so it's okay.
Aslında kulaklar da diş kaydı kadar belli ve eşsizdir. Biz de o da var.
Actually, ears are as distinct and unique as dental records, which we also have.
Çünkü eğer fark etmediysen söyleyeyim tüm o intiharlar aslında birer cinayetti.
Because if you didn't notice, all of those suicides were murders.
O aslında tam olarak...
He is not actually the...
O kadar da çok değil aslında.
We haven't been spending that much time together.
Aslında tanısan, o kadar da kötü biri değildir.
You know, he's not such a bad guy, once you get to know him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]