English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Ben inanmıyorum

Ben inanmıyorum translate English

1,025 parallel translation
- Sadece ben inanmıyorum...
- Not only do I believe in it...
Ben inanmıyorum, şimdi bile.
I don't believe it even now.
Senin iyileştirebileceğini söylüyorlar ama ben inanmıyorum.
I have been told that you can heal, and I do not believe it.
Ben inanmıyorum ama.
I don't believe it, though.
Ben inanmıyorum.
I disbelieve.
Ama ben inanmıyorum.
But I do believe it.
Ben inanmıyorum.
CHARLES : I don't believe it.
Buna diğerleri inanıyor, ben inanmıyorum.
The others believe that.
İntikama inanıyor olabilirsin ama ben inanmıyorum.
You believe in revenge... But I don't.
Ben de duygulandım, ama sana inanmıyorum!
I was moved too, but I don't believe you! Let me see!
Ben de kar diye bir şeye inanmıyorum.
And I do not believe such thing as snow.
Ama ben Topsy'nin kötü kalpli bir yaratık olduğuna inanmıyorum çünkü ben de, kralın öldüğüne seviniyorum mutsuz olup da kaçmaya çalışan bir köleyi takip eden bir kralın.
But... I do not believe Topsy is wicked critter... because I, too, am glad for death of king... of any king who pursue a slave who is unhappy and who tried to escape.
Kilisenin Tanrı'sına inanmıyorum ben.
I happen not to believe in the God of the clergymen.
- Gene de var. - İnanmıyorum bu ders işine ben, duydun mu, inanmıyorum.
I don't make you.
Ben buna inanmıyorum.
I don't believe it.
- Ben buna inanmıyorum.
- I don't believe that.
- Ben buna da inanmıyorum.
- I don't believe that, either.
Ben bağımsızlığa inanmıyorum ama bağımsızım.
I'm independent.
Ben şimdi inanmıyorum, ve herkesten şüphe ediyorum.
I don't believe her now, and suspect everyone.
- Onlara inanmıyorum ben.
I do not believe in them.
- Ben buna inanmıyorum.
I don't believe that.
Ben buna inanmıyorum.
I just don't believe it. I don't believe you are.
Ben asla kasabaya gitmem, ve toplumsal projelere de inanmıyorum.
I never go into town, and I don't believe in community projects.
İyi dinle Ciro, ben artık insanoğlunun adaletine inanmıyorum.
Ma...
Ben bir uşağın hayatını kurtarmasının şans olduğuna inanmıyorum.
I can't believe as a flunky I can have the chance to liberate my life
Kendini göstermeye cesaret ediyorsun, Ben hiç bir şeye inanmıyorum..
There is not any God. If however, he / it would not dare to appear.
Ben de inanmış gibi yapıyorum sonra gazetede okuruz :
I pretend to believe them then we read in the paper :
Ben buna inanmıyorum.
I do not believe so.
Ben her iki türünde toplu bir saldırı düzenleyebilecek kadar zeki olduklarına inanmıyorum.
I hardly think that either species would have sufficient intelligence to launch a massed attack.
- Ben bir şeye inanmıyorum.
- I don't believe anything.
Ben de Kurt'un kahkahasını duydum, ama ben hayaletlere inanmıyorum.
I heard Kurt's laughter too, but every part of me refuses to believe in ghosts.
Ben... canavara inanmıyorum.
I... don't believe in the beast.
Şahsen ben ikisini birbiriyle ilintili olduğuna inanmıyorum.
Personally, I don't believe the two are connected.
Kardeşi olduğuna inanmıyor, ben de inanmıyorum!
He doesn't believe you're his brother and neither do I!
İnsanlar, Rusların 1 Temmıuz'da bombalarını sökmeye başlayacaklarına inanmıyor, ben de inanmıyorum.
They don't believe the Russians will take the bombs apart on July 1 and neither do I.
• Evet Biliyor musun,? Ben, bu 5 adam için kaygılandığına inanmıyorum
You know I don't believe you're really all that concerned about those five men.
Albay Statter planınızın intiharı andırması bir tarafa ben şahsen, savaşın siyasi çatışmaya çözüm olduğuna inanmıyorum.
Colonel Statter... aside from the obvious suicidal aspects of your scheme... I personally don't believe that war is ever a solution to political conflict.
İnanmıyorum, iyi de ben...
BRUCE : Incredible, I don't- -
Artık inanmıyorum ben sana Çünkü çok yalan söyledin bana
I don't believe you anymore You've lied too much to me
Dinleyin, ben böyle görüşmeye falan inanmıyorum.
In that case, allow me to...
Çıkmaz sokaklara doluşan idealistlere inanmıyorum ben.
I don't believe in idealists who charge down blind alleys.
Anne, ben sana inanıyorum, sen bana neden inanmıyorsun?
Mother, I believe you. Why don't you believe me?
Ne yapacaksınız peki? Ben bildiğinize inanmıyorum.
I don't believe you know.
Ben, şahsen şiddete inanmıyorum.
I don't believe in violence, myself.
ben de sana inanmıyorum, zaten.
Because I don't believe in you either.
Onu bırak, ben basit zihinsel telepatiye bile inanmıyorum.
I don't believe in ordinary mental telepathy.
Ama ben körlemesine bir inatla öleceğime inanmıyorum.
But I'm too stubborn, too much of an animal to believe it.
Fakat, diyelim ki, yargıç rolünde ben, bu konuda... bir rahatlık olduğuna inanmıyorum.
But, speaking as a judge... I don't think your good wishes will come to fruition.
Ben Lobero'ya inanmıyorum.
I don't believe him. Lobero.
Ben senin gibi kadere inanmıyorum.
Unlike you, I don't believe in predestination.
Ben bu saçmalıkların hiçbirine inanmıyorum.
I don`t believe in any of that crap.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]