Benden bu kadar translate English
2,166 parallel translation
Benden bu kadar, biraz kestireceğim.
I want a nap, I'll stop playing
Benden bu kadar.
Ow! I'm--I'm out.
Benden bu kadar.
I'm done.
Benden bu kadar.
Well, that's enough for me.
- Benden bu kadar.
- I'm done with this.
Eğer benden bu kadar nefret ettiysen biye beni destekledin?
Oh, if you hated me so much, why'd you sponsor me?
Benden bu kadar!
I'm done. I'm done!
Benden bu kadar nefret etmene sebep olacak ne yaptım?
What did I do to make you hate me so much?
Benden bu kadar, peder!
I'm done, reverend!
Benden bu kadar.
I am so done.
Benden bu kadar.
I'm done being your boy.
Benden bu kadar!
I'm out!
Benden bu kadar.
I'm done for
Tamam, benden bu kadar.
All right, I'm done.
- Benden bu kadar.
I'm finished.
Benden bu kadar uzak durulacağını bilseydim o çocukları kurtarabilmek uğruna o yanan okul servisine girer miydim, merak ediyorum.
Sometimes I wonder, if I knew how much I was going to be shunned, if I would have run back onto that burning school bus to save those children.
Ama bu sefer Juliet benden bu kadar.
But this time, Juliet... I'm done.
Benden bu kadar.
I've had it.
Hadi hepimiz kendimizi kanepeye atalım ve elimizi pantolonumuzun içine daldıralım ve kaşınıp duralım. Çünkü, benden bu kadar.
So let's just all park ourselves on the couch and stick our hands down our pants and scratch until the cows come home,'cause I'm done.
Benden bu kadar!
Okay, that's it! I'm out!
Ne demek benden bu kadar?
What do you mean, you're out?
Tamam, benden bu kadar.
Okay, I'm... I'm out. I'm done.
Tamam, benden bu kadar.
Okay, I'm done.
- Benden bu kadar ve çocuklar - gülmek iyiydi -
- I come up with these and the guys - it's good to laugh -
Benden bu kadar.
I'm out.
Yeter! Benden bu kadar!
No, I'm done talking.
Benden bu kadar!
I'm done.
"Benden bu kadar" mı dedin? Bu mudur yani?
"I'm done." That's how it ends?
Ama benden bu kadar, Eddie.
But I just can't do it anymore, Eddie.
Pekala, benden bu kadar, beyler.
Well, that's it for me, gentlemen.
- Benden bu kadar.
- I think, I'm done.
Seni ölmeye bırakmadığım için benden bu kadar nefret ediyorsan bunu kabul edeceğim.
If you hate me so much because I didn't let you die, I accept that...
Benden bu kadar nefret etmeni gerektirecek ne yaptım?
What the fuck did I do to you to make you hate me so much?
Benden bu kadar.
Well, it's as good as it gets.
Biliyor musunuz, benden bu kadar beyler.
You know what? I'm done playing guinea pig.
Bir gün benden bu kadar dedi ve...
Then one day, she just called it quits, and...
Bunların yapılması şart Bay Damour. Hayır, benden bu kadar.
- These are necessary, Mr. Damour.
- Benden bu kadar.
I'm out.
Benden bu kadar.
Look, you know what? That's it.
Benden bu kadar.
I'm finished.
Benden bu kadar. Ve benim için.
Maybe I haven't made myself clear on how important that car is to my father.
Benden bu kadar kolay kurtulamazsın.
Won't shake me that easily.
"Benden bu kadar." dedi.
She said she's done.
Neden birinin benden daha iyi olması beni bu kadar delirtiyor?
Well, why does it freak me out so much just because somebody's better than me?
O zaman benden de bu kadar.
Then I'm out of moves.
Jack'in sürpriz partisi var ve annesi benden onu vakit gelinceye kadar Joe'nun yerinde oyalayıp.. sonra eve getirmemi istedi. ama sanırım Darrin'i arayıp ondan bu işi yapmasını isteyeceğim.
It's this surprise party for Jack, and his mom wanted me to keep him busy at Joe's subs till it's time, and then get him there, but I guess I can just call Darrin and have him do it.
Benden söylemesi, eğer Betsy dolma yapacka olursa evde biraz Craisin * olmuş olmasını dileyecek. Bu kadar.
- Just saying if Betsy's gonna make stuffing, she's gonna wish she had Craisins, and I'm dropping it.
Pekâlâ, bugünlük benden bu kadar.
Alright, I'm done for today.
Bu yüzlük bitene kadar içkiler benden beyler.
Drinks as far as this hundred will take you, gentlemen.
Pekâlâ, benden bu kadar. Yani artık toz olun.
Listening to what was said in the church today, it struck me, I think for the first time in my life what an amazing thing it is to ask someone to marry you.
Elinizde bu kadar bilgi varsa, benden ne istiyorsunuz o zaman, memur bey?
If you got all that, what the fuck do you need me for, Officer?
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71