English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bu kadar kolay

Bu kadar kolay translate English

2,890 parallel translation
Bu kadar kolay, Paul.
It's as simple as this, Paul.
Bu kadar kolay.
It's as simple as that.
* Bu kadar kolay insan sevebilir birini * * Söyle basit bir melodi *
♪ That's how easy love can be, sing a simple melody ♪
* Bu kadar kolay insan sevebilir birini *
♪ That's how easy love can be ♪
Bir daha yakalanırsan, bu kadar kolay salınmayacaksın.
Next time this won't end so easily.
bu kadar kolay olacağını düşünmüyordum.
To be honest, I didn't think it would be so easy.
Yalan söylemek ne zaman senin için bu kadar kolay oldu?
So, when did it become so easy for you to lie?
Arkasına geçmiş onları izlerken acaba ben de bu kadar kolay mı onun büyüsüne kapıldım diye merak ettim.
As I watched them Fawn over him, I started to wonder if I was as easy to fool as they were.
Bu kadar kolay mı sandınız?
Think it's that easy?
En iyi katili bu kadar kolay yakaladığımız için kendini kötü hissediyorsundur.
Probably feeling bad we took down the best so easily.
Senin bu kadar kolay pes etmene ne neden oldu?
What broke you down so quickly?
Şimdiye kadar okuduğuma bakılırsa, katil "Evet, ben yaptım" yazısını alnına dövme yaptırsaydı, bu dava ancak bu kadar kolay olurdu.
From what I've read so far, this case could only have been easier if the murderer had "Yes, I did it" tattooed on his forehead.
Kim bilirdi ki bu beyaz şeyler ve sosyal göstergelerin bu kadar kolay kombine olacağını?
Who knew the combination of white trash and social poser could be such a turn-on?
Niye bunun bu kadar kolay Olacağını düşündüm ki?
Why did I think this was going to be easy?
Bu kadar kolay pes edemezsin.
You cannot give up so easily.
Madem Bart Simpson'ı kontrol etmenin bu kadar kolay olduğunu düşünüyorsun, bunu sen neden denemiyorsun?
If you think it's so easy to handle Bart Simpson, why don't you do it yourself?
Eğer bu kadar kolay olacaksa.
If it was only that easy.
Bu kadar kolay kurtulamazsın.
You don't get off that easy.
Babamın hayatta olduğuna bu kadar kolay inanmadan önce daha iyi bilmem gerekirdi.
Should've known better than to believe my father was alive.
Bu kadar kolay kaçmana izin verecek kadar aptal mı sandın bizi?
You didn't think we were dumb enough to let you get away that easy?
Peki neden hiç bu kadar kolay görünmez ki bu?
But why does it never seem so simple?
Beni kurtlara yem etmekten bu kadar kolay vazgeçeceğine prensiplerinin arkasında durmanı tercih ederdim.
I'd rather you stand on principle and feed me to the wolves than waver so easily.
"Kestane" yi başından atmak niye bu kadar kolay senin için?
Why is getting rid of Chestnut so easy for you?
Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.
I never realized how easy that would be.
Özel golf sahasına gizlice girmenin bu kadar kolay olacağını kim bilebilirdi?
Who knew it would be so easy to sneak onto a private golf course?
Bu kadar kolay mı?
What? Just like that?
Bu iş bu kadar kolay bitemez.
It can't end this easily.
Fakat rotaların tümü bu kadar kolay değil.
But not all routes are quite so easy.
Bu kadar kolay.
This is so simple.
Oppa kendini bu kadar kolay nasıl affedebiliyorsun?
How can you forgive yourself so easily?
Yine de bu kadar kolay ortaya çıkabilecek bir yalan söyler mi ki?
But do you think she would lie so blatantly?
Keşke seçmek bu kadar kolay olsaydı.
It'd be nice if the choice were so simple.
Senin için bu kadar kolay hayal kırıklığına uğrayacak biri değil biliyorsun.
You know she doesn't get disappointed easily.
Benden bu kadar kolay kurtulamazsın.
Won't shake me that easily.
Onları susturmaya çalışıyorum ama bu o kadar kolay değil.
I set off some alarms. Now I'm trying to dial them all back, but it's not that easy to do.
Bu o kadar kolay olmayabilir.
It might not be that easy.
Dediğim gibi, Esteban, bu o kadar kolay olmayacak.
Like I said, Esteban, it's not gonna be that easy.
inan bana bunlarin hiçbiri olmamis gibi davranmayi çok isterdim. Ama bu o kadar da kolay degil.
Believe me, I would love to pretend like none of this ever happened, but it's not so easy.
Bu o kadar da kolay olmayacak, tamam mı?
It's not gonna be that easy, okay?
Kısa bir süre öncesine kadar,... bu sandalyede çok kolay bir şekilde yaralanabilirdi.
There was a time not too long ago she very easily could've wound up in that chair.
Ve bu bana, azının çoğunu kontrol etmesinin ne kadar kolay olduğu, kişisel anlayışını kazandırdı.
And what it gave me was a personal understanding, of how easy it is for a few to control the many.
Üzgünüm, bu o kadar kolay değil.
I'm sorry, this isn't easy.
Ama bu kadar büyük olmak kolay değildir.
But becoming this big is not easy.
Ama bu o kadar kolay değil.
But that's not so easy.
Buradan, kutup bölgelerinin neden bu kadar soğuk olduğunu görmek çok kolay.
Up here, it's easy to see why the polar regions are so cold.
Senatör'ün kahvesine bu şeyi koymak o kadar kolay değildi.
It wasn't easy getting that thing into the Senator's double half-caf.
Bu o kadar kolay değil.
It's not so easy.
Bu aile o kadar kolay pes etmez.
This family doesn't give up that easy.
Sizi kandırmayacağım, bu kez o kadar kolay olmayacak.
- Aw! - Well, this time... I'm not gonna kid you.
Keşke bu o kadar kolay olsaydı.
I wish it were that easy.
Bu durumda bu ciğeri beş para etmez sen olsaydın bu kadar basit ve kolay mı olacaktı sence?
In this position, if it were you that was going to be the son of a gun, do you think it would have been so simple and easy?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]