Bir hafta içinde translate English
1,821 parallel translation
Bu küçük bir meblağ. Sana bir hafta içinde geri ödeyeceğim.
It's chump change.You know that I'll pay you back within the week.
Yapamazsak halı bir hafta içinde sararıp solacak!
Unless we are thorough, the carpet will fade and spoil in weeks!
Söyle ona, bir hafta içinde orayı satın alacağım.
Tell him I'll get that land within a week!
Bir hafta içinde bir erkek arkadaşı bulacağım.
I'm going to find a boyfriend within a week!
Bir hafta içinde.
I go in a week.
Taşınışın sorunsuz gittiğinden emin olmak için asistanım Jason'ın özel bir yere ihtiyacı vardı, ama eminim ki bir hafta içinde falan odanı geri alırsın.
My assistant Jason needed some privacy to make sure the transition went smoothly, but I'll be sure you get it back in a week or so.
Bir hafta içinde raporunu bekliyoruz.
We expect an updated report in a week.
Kocanızın orjinal bedeni bir hafta içinde onarılmış olacak.
Your husband's original body will be repaired within one week.
24 yıl önce, bir hafta içinde doğan bütün çocuklar mı dedin?
All the children born in one week 24 years ago?
Aksi taktirde, bir hafta içinde seni hayatta Victoria'ya götüremem.
Otherwise, I'll never get you back to Victoria in a week.
Bir hafta içinde döneceğim, tamam mı?
[Damon] I'll be back in a week, right?
Johnson bir hafta içinde bana bulaşan üçüncü kişi.
Johnson's the third guy double-banging me this week.
Pekâlâ, kroketteki yeteneklerini bir hafta içinde geliştirdin.
Well, you developed some amazing croquet skills in one weekend.
Bir hafta içinde olmayacak.
In a week I won't.
Çünkü, bir hafta içinde yedi kişiyi gömeceksin.
You will have seven people to bury in a week.
Bir hafta içinde düzelirim.
I'll be alright though, in a week.
Eğer bir hafta içinde bir şey bulamazsam bırakacağım.
If I've nothing in a week I'll stop.
Siz beyler yaklaşık 20,000 yeni harcadınız, bir hafta içinde mi? Onu sadece yemeye ve içmeye harcamadık
You guys managed to waste close to 20,000 yen, in a week?
hadi banyo yapmaya gidelim Bir hafta içinde bir kere bile yıkanmadık
In any case, let's go to the bath
Siparişler bir hafta içinde burada olacak.
The shipment will get here in a week?
- Teşekkür ederim. Ama en geç bir hafta içinde iade etmen şart.
This money has to be back in a week.
Sen değil, biz bir hafta içinde yazıyı yazarız ama kapağı yapamayız.
You can not, we will print in a week, we have not even cover.
İstersen bir hafta içinde Ridgewood Caddesi'ndeki işe bak yoksa bir hafta önce mi gitmiştin? .
Maybe you could check Ridgewood Way about a week or so ago?
Tamam, Ritz'in dans salonu, 1932'de açıldı, 1989'da kapandı bir hafta içinde yıkılması gerekiyordu.
Right, the Ritz Dance Hall, opened in 1932, shut down in 1989. Due to be demolished in one week.
Dr. House'a olayın bir hafta içinde olduğunu söylemişsin.
You told Dr. House it's been less than a week.
Ve şimdi bir hafta içinde evimizi sattık, çocuğumuz da olmuyor ve bir zamanlar yaşadığımız bu yere taşındık. Ve açıkça söyleyeyim bundan sonra ne olacağına dair en ufak bir fikrim bile yok.
So, like, now, in the space of a week, we sold our house, we're not having kids, we moved into this place, which I've been in like once, and honestly, I don't even know what's gonna happen next.
Sizin hayat boyu öğrenebileceklerinizi, bir hafta içinde gördüm.
I saw more there in a week than you'll learn in a lifetime.
- Eddie'yle, bir hafta içinde yakalanıp yakalanmayacağın konusunda iddiaya girmiştik. Ondan kazandım.
When you broke out he bet me a hundred bucks you'd be caught in a week.
Bir hafta içinde, Meade Yayıncılık'ın kontrolü bana geçecek.
Within a week, I will assume control of Meade Publications.
Pizzeria bir hafta içinde açılacak ve bu fuar iyi bir reklam için tek şansımız.
The pizzeria opens in a week, and that street fair is the best advertising we're gonna get.
Ve bir hafta içinde, Yoon Ji Hoo ve Geum Jan Di bu okuldan uzaklaştırılacaklar.
And, in a week from now, Yoon Ji Hoo and Geum Jan Di will be expelled from this school.
Tüm bunların bir hafta içinde büyümesine imkan yok.
No way he could have grown all these in a week.
İlk partiyi de bir hafta içinde vereceğiz, Pazartesi günü.
And we'll give you the first pills in one week, Monday.
Bi kaç hafta içinde nereye gideceğine dair bir bilgi alacaksın... aşağıda da olabilir.
In a couple weeks you'll get a letter telling you whether you'll begoing up... or going down.
Bak. Whit, birkaç hafta içinde benim için bir doğum günü partisi vermeyi planlıyor ve gelirsen Jake için çok anlamlı olur.
Look, Whit's having a birthday party... for me in a couple of weeks... and it would mean a lot to Jake if you came.
# İçinde sadece Pazartesi olan bir hafta gibidir #
# Like a week that's only Mondays #
Seni bir kaç hafta içinde ararım, tamam mı?
I'll call you in a couple of weeks, okay? I mean it.
Bir ay, bir hafta ya da bir yıl içinde bir nöbet daha geçirmesi olası.
Which can happen in a month, or a year, maybe a week...
Bir veya iki hafta içinde yayılmayı tersine çevirecek bir şeyler bulabiliriz.
We find something in a week or two weeks we can reverse the spread.
Ve sonra ilk duyduğumuz şey, Calvin'in kovulduğu ve daha önce hiç bir kıdemsizle görüşme yapmamış olan... Burt Wooton'ın işe almakla kalmayıp iki hafta içinde işe başlayacağını söylediği.
And Burt Wooton, who has never even interviewed a junior associate before... let alone hired one, says you're starting in two weeks.
Bir dahaki resital bir kaç hafta içinde.
The next one's in a couple of days.
Hangi kadın, düğünden bir hafta önce içinde kadınların olduğu çılgın bir listeyi duymak ister?
What woman, a week before her wedding, wants to hear about some crazy list of women?
Marcel Poussiére üç hafta içinde bir konferans için gelecek.
Marcel Poussiére arrives in three weeks for a conference.
İki milyon Hutus bir kaç hafta içinde Burundi, Tanzania ve Zaire'ye kaçtı.
About two million Hutus fled... to Burundi, Tanzania and Zaire in a few weeks.
Hafta içinde bir yemek yeriz, tamam mı?
We'll get dinner later in the week, all right?
Yaşamınız bir ay... bir hafta, ya da tek bir gün içinde değişebilir mi?
Can your life change in a month or a week or a single day?
Bir teklif aldım... New York'tan. 2 hafta içinde başlamamı istiyorlar, yani...
They want me to start in 2 weeks and I mean... this hospital...
İki hafta içinde de bir sınavım var.
I got an exam in a couple weeks.
Belki bu iki hafta içinde yapabileceğin bir şey bulabilir. Sekreteri çıkmış olmalı.
Maybe he can figure out something you can do in the next two weeks.
Bir kaç hafta içinde savaşa girebiliriz.
You could go to war in a matter of weeks.
Yalvarıyorum... Bir kaç hafta içinde hanedan, Hampton Sarayı'na taşınacak.
I beg you... in a few weeks the court will quit whitehall for hampton court.
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta mı 41
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir hata 32
bir hediye 84
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta mı 41
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir hata 32
bir hediye 84
bir hayalet 36
bir hayvan 28
bir hata oldu 23
bir hata yaptım 105
bir hata yaptın 21
bir hiç 29
bir hırsız 35
bir haber var mı 33
bir hata yaptı 16
bir hatıra 20
bir hayvan 28
bir hata oldu 23
bir hata yaptım 105
bir hata yaptın 21
bir hiç 29
bir hırsız 35
bir haber var mı 33
bir hata yaptı 16
bir hatıra 20