English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Biraz daha al

Biraz daha al translate English

975 parallel translation
- Öyleyse biraz daha alın.
- Then buy some more.
- Biraz daha alın!
- Get some more!
Biraz daha al.
Have some more.
Gecenin bir yarısı olsun, yine de gider biraz daha alırdı.
Even at midnight he'd go out for more.
Biraz daha al.
I'll find you some more.
Biraz daha al.
You'll have to have some more.
Biraz daha alır mısın?
Have another?
Yüksek yerlere biraz daha alışabilirsem biraz da olsa böyle yavaşça, tamam mı?
I think if I can get used to heights just a little bit at a time just a little, like that, progressively, you see?
Sen yanına biraz daha al sonra canın ödemek isterse ödersin.
You take some more and then if you feel like paying, you just pay.
Biraz daha sıcak bir karşılama bekliyordum ama... mesaj alınmıştır.
I'd expected a slightly warmer welcome, but... point taken.
"Biraz daha sert nefes alırsam kornayı çalacağım!".
"If I breathe into it any harder, I'm gonna toot."
Git de üzerine biraz daha rahat bir şeyler al.
Go change into something a little more comfortable.
Gel biraz daha kahve al.
Have some coffee.
Biraz daha Hollanda sosu alır mısınız?
How about some more sauce hollandaise?
- Biraz daha kahve alır mısınız efendim?
- More coffee, sir? - No, thanks.
Biraz daha zaman alır oğlum.
Well, it'll be some little time, yet, son.
Yani, kedini alırsın ve geceyarısından biraz önce mezarlıkta, daha önceden günahkâr birinin gömülmüş olduğu bir yere gidersin.
Why, you take your cat and along about midnight you go get in the graveyard where somebody wicked's been buried.
Birazını onun yerine sen al, daha iyi.
Second, it's a lot better you get a chunk of it than him.
Sanırım tüfeğe alışırsam biraz daha iyisini yapabilirim.
Well, I reckon I can do a little better when I get used to this here rifle gun.
Yani, birbirimize alıştığımıza göre... biraz daha birlikte devam etmemizi istersin diye ummuştum.
Well, I mean, that you'd want us to go on together a little longer, now that we kind of got used to each other.
Bay Eddie'nin içkiden her yudum alışında bu olağanüstü balık biraz daha büyüyor.
Every time Mr. Eddie takes a drink, this fabulous fish grows larger.
Biraz daha brendi al.
Here, some more brandy.
Sonra düşündüm ki biraz fazla alırsam daha iyi uyurum.
Then, I thought to myself, if I took some more, I could sleep better.
Biraz daha çay alır mıydınız?
Some more tea?
Biraz daha iç, tadını daha iyi alırsın belki.
Try some more, you might develop a taste for it.
Biraz daha tereyağlı ekmek alın Bay Allnutt.
Do have some more bread and butter, Mr. Allnut.
Biraz daha kahve alır mısınız Bayan Holt?
Little more coffee, Mrs. Holt?
Şundan biraz daha ver, baltaları al.
Give him some more of that. Get those axes.
Bu California yağmuru alışılmıştan biraz daha ağır.
This California dew is just a little heavier than usual.
Sanırım ben de yapabilirdim. Sadece biraz daha fazla zaman alırdı.
I suppose I could, too, only it might take a little more time.
- Biraz daha alırız.
- We'll get some more.
- Biraz daha saki al.
- Have some more sake.
Al biraz daha.
Here's some more.
Biraz daha şarap alır mısınız, Bay Andrews?
- More wine, Mr Andrews?
Biraz daha çay alır mısınız, Peder?
More tea, Father?
Geceleri ay harika, her gece biraz daha büyüyor biraz daha sola yükseliyor sağdaki ağaçlara ulaşması biraz zaman alıyor.
Wonderful moon at night, each night a little bigger, rising a little farther to the left, taking a little longer to reach the trees on the right.
Sen en iyisi biraz daha şampanya al.
You better have a little more champagne.
Biraz daha şekerleme alın, kuzularım.
Have some fudge, lambs.
Biraz daha üzüm al!
Take some grapes!
Biraz daha limonata al.
Have some more lemonade.
- Biraz daha çay alır mısın?
Some more tea?
Biraz daha kek al anne.
Have some more cake, Mom.
Ve her gün biraz daha zalimleşip Louise'e daha da canavarca tavır alıyordum.
And every day I became more tyrannical, more monstrous in my domination of Louise.
Şey, oturun. mahkeme salonundan biraz daha yüksekte olmak benim eski bir alışkanlığım.
It's an old habit of mine to be on a slightly higher level than the court.
William, Hill, yanına biraz daha adam al.
- Come on, burn them out. - Where's McSween?
Biraz daha mermi al..
Take some more cartridges.
Bugün biraz daha al.
Okay.
Biraz al, partiden daha çok keyif alırsın.
Have some, you'll enjoy the party more.
Herkes eşit alıyor ama Bay Van Daan biraz daha fazla.
Everybody gets exactly the same except Mr. Van Daan gets a little bit more.
Bu konuşma biraz daha sürseydi onun terfisini ağzından alır,... yeleğine sokardım.
I tell you, after another couple of minutes longer, I would have taken his promotion out of his mouth and shove it up his... waist coat.
Memur bey şunları alın, biraz daha getiriyorum.
Officer, take these. I'll get some more.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]