Böylece translate English
39,882 parallel translation
Çoğu hastanede, koridordan direkt morga inen bir tane vardır böylece hastalar ölü insanları ortada görmezler.
Most hospitals have one straight from the alley to the morgue so the patients don't have to see dead bodies.
Bu iğnedeki ilaç senin kan basıncının düşmesine sağlayacak böylece nabzının atmadığını düşünecekler.
The drugs in this needle are just going to drop your blood pressure enough so that... no one can detect your pulse.
- benim adli tıp aracım oluyor kendisi -... ona bir miktar insülin ve glikoz vereceğim ve böylece ilaç etkisini kaybedecek.
Which is my coroner's van now. ... I'll give him a heaping helping of insulin and glucose, and, uh, it'll counteract the drug.
Bilirsin eskiden yaparlardı. Gerçekten süt tozu koyarlardı ki böylece sadece süt ve dondurmadan oluşmazdı.
You know, the old-fashioned kind where they actually put the powder in so it's not just milk and ice cream.
Sürücü pimleri kaldırır ve kilidin pimlerini iter. Böylece çekirdekten açılması için sana zaman kalır ve kapı açılır.
It makes the driver pins jump and the key pins jar, and it gives you just enough time to turn the core, open the lock.
- Neden? - Böylece onları durdurabilirim!
So I can stop them!
Bu silahlar için elektromanyetik bileşenli termal kalıntıları analiz ediyoruz böylece bunlara karşı önlem alabiliriz.
We're analyzing thermal residue to look for any electromagnetic component to these weapons - so that we can create a countermeasure.
Böylece günün birinde istersen, sen de bir fark yaratabilirsin.
So that, one day, if you are so inclined, you can make a difference.
Değişiklikler yapmaya başlamalıyız, böylece biz seni güvende...
We got to make changes, you know, so that we can insu... in...
Bir kaç soruya cevap ver, böylece bir çok şey sen ve annen için daha kolay olacak.
You answer a few questions, and things will be a lot easier for you and your mom.
Belki de beni buraya kilitlemelisiniz. Böylece kimseye zarar vermem.
Maybe you should just lock me in here so I can't hurt anyone.
Böylece dediğin gibi, onun sözü bizimkine karşı geçersiz kalır.
So it's not his word against ours, like you said.
Çocuklar bunları yapmazlar, böylece çocuklar inanmazlar.
They make that stuff up so kids don't believe
Onları Belle'in ve içinde demlenen bebek üzerinde kullanmak istiyorsun ki böylece zavallı küçük ailenin kaderini değiştirebilesin.
You want to use them on Belle and the baby she has brewing inside her so you can change the fate of your pathetic little family.
Eskiden Valley Star Uydu'da çalıştı, böylece soyguncu ekibi için... araba çalmayı başardı.
He used to work for Valley Star Cable, which is how he managed to steal a van and use it for his break-in crew.
Bunun cinayetleri kızıştırmasını ben de istemiyorum ama kızıştırıyor ve halkın güvenliğini sağlamak bizim sorumluluğumuzda. Böylece bu iş daha fazla kötüleşmeyecek.
I didn't want this to escalate to murder, but it has and it's our responsibility to ensure the safety of the public, so this doesn't get worse.
Sapından böylece tut.
Hold the grip just like that.
- Böylece karaciğer hasarını onarırlar.
- And they'd repair the damaged liver from within.
Örümceklerin ağ yapmakta kullandıkları ipeği alacağız. Çözünebilen bir çerçeve oluşturacağız. Böylece Klay'ın kemik parçalarını bir araya getireceğiz.
Now, our plan is to harvest the silk spiders use for their webs to create a biodegradable frame on which we can lay the fragments of Klay's bones.
Üniversiteye gidebilmek için, bebeğinden vazgeçtin, sonra bunu da bıraktın böylece zavallı garsonun Amerikan rüyasını sabote ettin.
You gave up the baby so you could go to college, then dropped out so you could sabotage some poor busboy's American dream.
Daha fazla tahkik evliliğimizin düzmece olduğunu ortaya çıkartabilir ve beni sınır dışı ettirebilir, yani yapılacak en iyi şey beklemek böylece vatandaşlığımı normal yollarla almam.
Extra scrutiny could uncover our marriage as bogus and get me deported, so the best move is to just wait it out, so I get my citizenship through the normal channels.
Böylece bende yaptım.
So I did it.
Şimdi tek ihtiyacımız dikkatini dağıtmak ve böylece içkisine koyabilelim.
Now all we need is a distraction so we can spike her cocktail. Aha.
Kahvaltı beynini çalıştırmana yardım eder, böylece dediğim şeyi düşünmeye başlarsın.
Good, and breakfast gets your brain going, and you can work that thing out, I'm...
Böylece lanet olası bir yazı tura oyunu oynadık.
So... we flipped a damn coin.
Dün gece burada kamp yaptım böylece haydutlar beni bulamadı.
Made camp here last night so no brigands would find me.
Kilitlerdeki kanlı büyülerin hepsini kaldırdım böylece onu içerde tutabilir.
I've taken all the blood magic off the locks, so it should hold her.
Bunu Henry'e götürelim böylece o da yeni kiracımız gelmeden önce böceği hazırlayabilir.
Let's get this up to Henry so he can pack the Bug before the new tenant comes.
Umarım Noel'den önce olur bu, böylece tatili heba etmemiş oluruz.
Hopefully before Christmas, so that holiday isn't ruined. Nope.
Belki böylece onu terkeden aileye ulaşır ve...
You know? Maybe he finds the people that gave him up and...
Bak, her hafta onu bir saatliğine oraya götürebilirim, böylece ne olmak istediğini anlayabilir.
I could take him there for an hour every week, and he can see these black men that he can look up to.
Böylece ben de geceleri korkmamış olurum.
Keep me from bein'scared at night, too.
Böylece konuksever gibi hissederim.
So I can feel I'm being hospitable.
Böylece dümdüz bir kalibresi olmuştur.
So it had a completely smooth bore?
O yüzden seni Los Angeles'a yollamanin bir yolunu bulmaya çalisiyorum. Böylece seni bizzat taniyip yeniden bir seyler okutabilirler.
would it be at all possible to get you out to LA, maybe, so that they could see you in person, maybe meet you and read you again, you know.
- Böylece geri bildirimlerle elimizde anonim değerlendirmeler oldu.
- And that way, we could turn around and actually have blind assessments of...
Böylece penise giden küçücük kılcal kan damarları etkilenen ilk kısımlar olur. Bu nedenle sertleşme bozukluğu felaket habercisi sayılır.
So those very tiny blood vessels are some of the first and so erectile dysfunction has been referred to as the canary in the coal mine.
Böylece ABD'de çoğunluğun yaptığı şekilde, ilaçlara dayalı olarak doktorluk yapmaktan başka bir seçeneğim kalmıyordu. İlaçlarla bir derdim yok.
it left me basically practicing I think the kind of medicine that the majority of people are which is pharmaceutical based medicine and I don't have a problem with medication.
Böylece % 100 bitki yemeye başladım.
So I became a 100 % plant eater.
Amerika açık havada test etti, böylece Rus ajanlarıyla alay edebildiler.
The U.S. tested it out in the open so they could taunt... spook the Russians.
Böylece şimdi yeni bir yalan uydurdular Japon ajanları führerlerine suikast düzenledi.
So now they invent a new lie... that Japanese agents assassinated their führer.
Gelecek sefere ayarlamaları düzgün yapın böylece generalin yeğeni sıkıntı çekmez.
Next time, make proper arrangements so the general's niece does not suffer embarrassment.
-... böylece sana yardım edebilirim.
- so I could help you.
Craig'den bana not yazmasını istedim böylece okulu ekebileceğim.
I should ask Craig if he can write me a note so I can skip school.
Böylece Alan da alevi yere attı ve ben de ateş ettim.
So Alan throws the flare, I shoot it.
Böylece sorumluluk Craig de.
So I guess Craig is in charge.
Böylece bana virüsü bulaştırabilecektin.
So you could infect me with the virus!
Uluslararası Uzay İstasyonuyla aramızda iletişim kurulmasını sağlayacak. Böylece eş zamanlı ameliyat yapabileceğiz.
He set up the communication system between us and the International Space Station that allows us to do the surgery in real time.
James cihazın ara yüzünü değiştirdi. Böylece kamera yüz ifadelerini yakalayabilecek.
Actually James had the face plate altered so the camera could catch your expressions.
Dr. Wallace küçük bir kesik açıyor. Böylece koroner arteri koruyan kalbin etrafındaki perikardiyal kese açılıyor.
Dr. Wallace will now make a small incision to open the pericardial sac around the heart to expose the coronary arteries.
Nora'nın akyuvarları antikor üretiyor. Böylece bakteriyle savaşıp toksini durdurabiliyorlar.
So Nora's white blood cells produce antibodies, that can fight the bacteria and stop the toxin.
böylece başlıyor 21
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böylesi 17
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle şeyler 30
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böylesi 17
böyle işte 52
böyle bir durumda 32
böyle şeyler 30