English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Daha çok

Daha çok translate English

100,356 parallel translation
Daha çok sinekle olta atıyorum.
I'm more of a fly fisherman now.
Daha çok pişiriyorlar ki insanlar hastalanıp hastaneye yatsınlar.
It's almost like they cook it so more people get sick and have to be admitted.
Daha çok acı çekene ödül vermiyorlar.
Look, there's no prizes for suffering.
- Hayatında eğlenceye daha çok yer ayırman lazım.
You need more fun in your life.
Böylelikle sürekli buralarda olurlar ve Kevin'la daha çok ilgilenirler.
That way they'll be here all the time, and Kevin will get extra attention.
Senin daha çok sorumluluk almanı istediğimi söylemiştim, hatırlıyor musun?
You remember I told you I wanted you to take on more responsibility?
Babam biz daha çok küçükken bana ve kardeşlerime balık tutmasını öğretti.
My dad taught my brothers and I how to fish when we were real little.
O daha çok anlık bir çekim istiyor.
He wants the shots to feel... visceral.
Sen insanlık tarihindeki neredeyse herkesten daha çok şey başardın.
You've achieved more than almost anyone human in history.
Atom bombası kullanımı atomla misillemeye yol açar. O misilleme de daha çok misillemeye yol açar ve karşılıklı yok oluşla sonumuz gelir.
Atomic use leads to atomic retaliation and that retaliation leads to more retaliation and we end up at reciprocal annihilation.
Bir denklem. Yarım kalmış. Daha çok bir karalama.
An equation, well, half-formed, it's more of a scribble ;
Düşüncelerini kendine sakladığında seni daha çok seviyordum galiba.
I think I liked you better when you kept your thoughts to yourself.
Keşke ikinizle de daha çok zaman geçirebilseydim.
I wish I could have spent more time with both of you.
Verecekleri ifade, sırf emniyet teşkilatında çalışıyorlar diye diğerlerinden daha çok veya daha az öneme haiz değil.
Their testimony is not entitled to any greater or lesser weight simply because they are involved in law enforcement.
Kadınlar buna kayıtsız kalamaz, o yüzden daha çok erkek olması benim için daha iyi.
Women respond to that, so it's better for me if there's more men.
Bence daha az düşünüp daha çok dua etmeliyiz.
I think we should think less and pray more.
Adamlarından daha çok mermim var.
We have more bullets than you have men.
Keşke ölmeden daha çok bilgi alsaydım.
I should have got more information before she passed.
Daha çok siyah yüz.
Even more blackface.
Daha çok gerçek siyahi gelmiş.
Oh, more actual black people.
Yani, daha çok.
- Huh? - Like, more.
Ben de Willy Loman kesilmenizi ve moralimi daha çok bozmanızı bekleyeceğim.
I'll wait for you to go Willy Loman and depress me further.
Bu dünyada olmayı kim daha çok hak ediyor?
Who deserves to be on this Earth more, huh?
Ama sizin yerinizde olsam şu an olanlar için daha çok endişelenirdim.
But I'd be more concerned with what's happening now.
Niye sizin gibi şerefsizlerin buraya daha çok gelmesini isteyeyim ki lan?
Why the fuck should I want more of you assholes here?
Hangisini daha çok seviyorsunuz?
which one do you like better?
Bir şişme erkekten daha çok zevk alırım.
I would get more pleasure from a plastic man doll.
Senden çok daha dişli adamları.
Far more formidable men than you.
Gerekenden çok daha fazlaydı.
A lot more than I needed to.
O enayiyi sudan çıkarırsan satıcılarımız birdenbire karada çalışmaya başlayacaklar ve polis tarafından durdurulma ihtimalleri çok daha artacak.
Now, you pull that pigeon out of the water... and suddenly our resellers are on land... and much more likely to be pulled over.
Çok daha fazlasını verebilirim.
There is so much more I could be doing.
Çok daha iyiyim.
Much better.
Buradan çok daha iyi kasabalar var.
Towns a lot better than this one.
Sadece iki yaş büyüğün olduğumu biliyorum ve benden çok daha zekisin...
I know I'm only two years older than you, but... And you're way fuckin smarter than me...
İşimiz çok daha kolay olurdu.
it'd be a whole lot easier.
- Öylesi çok daha seksi oluyor.
- Oh. That's much sexier.
- Çok, çok daha seksi.
- Much, much, much sexier.
Çok daha iyi olacağım.
I'll be so good.
Sadece havaya uçmak çok daha kolay.
It's so much easier to just levitate.
Buradaki duvar kâğıdı çok daha güzel.
The wallpaper is much nicer here.
Benden çok daha iyi bir babasın.
And a far better father than I ever was.
Evet efendim, daha önce pek çok kez orada bulunmuştum.
Yes, ma'am, I'd been there many times.
Jaha gemi hakkında çok daha fazla şey biliyor.
Jaha's more knowledgeable about the ship.
O da stayjer ve ben atış konusunda... çok daha iyiyim, alınmak yok.
She's a trainee, too, and I'm a hell of a lot better shot, no offense.
- Umduğumdan çok daha iyi geçti.
- That went a lot better than I expected.
Diyelim çok daha fazla paran var.
Let's say it was a lot more than that.
Fark etmediyseniz söyleyeyim, bu partide gözle görünenden çok daha fazlası oluyor.
If you couldn't tell, there's lots more going on at this party... [thudding ] - [ cheering ] - [ narrator]... than meets the eye.
Bu küçük aptal kasabadan çok daha büyük bir şeyin parçası olacağım.
See, I'm gonna be part of something bigger than this stupid little town.
Seninki çok daha iyiydi.
Yours was even better.
Bunu çok uzun zamandır iple çekiyordum çünkü beni, günün her anını Byron'la geçirmekten daha fazla mutlu edecek bir şey olamaz.
I've been looking forward to that for a very long time, because nothing makes me happier... than being with Byron every minute of every day.
Bak canım, sadece çok daha iyisini hak ettiğini söylüyorum.
Look, sweetheart, I'm just saying that you have so much to offer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]