Dediğim gibi translate English
8,200 parallel translation
- Dediğim gibi...
As I was saying, the-the, um...
Dediğim gibi kız çaresizdi.
Like I said, she was desperate.
Dediğim gibi, sık sık soyuluyoruz.
Well, like I said, we've had robberies.
Dediğim gibi, amca, Folsom'u ziyaret edip biraz daha baskı uygulayabiliriz.
But like I was saying, we could pay a visit to the uncle- - Folsom- - apply a little more pressure.
Dediğim gibi, kendimden geçtim ya da...
Like I said, I spaced out or...
Dediğim gibi bu yüzyıllar önceydi.
As I said, that was centuries ago.
Aynen dediğim gibi.
Just as I said.
Dediğim gibi bazı masallar gerçek.
As I said, some fairy tales are real.
Dediğim gibi, Defiance şehri hizmetlerin için teşekkür eder.
Like I said, Defiance thanks you for your service.
Dediğim gibi müşterisi yok.
Like I said, there are no buyers.
Dediğim gibi, Harvey Specter için özel kurallar.
Well, like i said, special rules for harvey specter.
Kafana göre takıl ama dediğim gibi, benim işim var.
And go for it, but like i said, i have shit to do.
Dediğim gibi, bir ulusal güvenlik mevzusu.
Like I said, it's a matter of national security.
Öğrencilerime de hep dediğim gibi, bir öz değeri mutlaka korumalıyız :
Like I always tell my students, we must defend one core value :
- Dediğim gibi...
As I said...
Dediğim gibi, 7-Eleven'dı.
- Like I said, it was... - 7-Eleven.
Dediğim gibi tatillerden nefret ederim.
I told you, I hate holidays.
Dediğim gibi...
Like I said...
Dediğim gibi, "Eğer bedenini rahat bırakmasalardı ben zorla yapacaktım."
I've said, "If they don't release her body by then", "then I'm breaking in."
- Dediğim gibi bu... - Biliyor musun...
So, as I said, this phenomenon is mostly...
Evet ama dediğim gibi, pek konuşmaz.
Yeah, but, again, he doesn't talk much.
Dediğim gibi, bu bağışlanmış bebek bezleri için maksimum 12 saat.
Like I said, 12 hours max for this box of donated Pampers.
- Dediğim gibi, çok iyi pazarlıkçıyımdır.
Well, like I said, I'm a great negotiator.
Dediğim gibi, Mallory'den haber alırsam veya onunla görüşürsem mutlaka sizi ararım.
Hmm. Well, like I said, if I hear from Mallory or if I talk to her, I'll definitely call you.
Dediğim gibi her kasabanın bir sırrı vardır, bu da bizim ki.
Like I said, every town's got a secret. That's ours.
Dediğim gibi burası benim iş için nezih, hoş bir kasaba.
Like I said, nice, upright town. For my line of work.
Dediğim gibi savaş kahramanı...
Like I said, war hero...
Dediğim gibi, karmaşık.
Like I said, complicated.
Dediğim gibi, içeri girsek iyi olacak.
Like I said, it's best we get inside.
Dediğim gibi Gallifrey'e.
Like I said..... Gallifrey.
Dediğim gibi, Majesteleri.
As I was saying, Your Majesty.
Dediğim gibi, günlüğüm neredeyse doldu.
I told you, my diary's nearly full.
Dediğim gibi yapacağız!
We're doing this.
Dediğim gibi onlar 85'in oradaki arazide çalışmasına izin vermişlerdi.
Eastman : Well, like I said, they... Let him work the plots beside 85.
Dediğim gibi kendisi kaçırıldı- - Müvekkilinizin L.A.'de olduğunu nereden bildiniz?
How did you know your client was in L.A.?
Dediğim gibi hata ayıklamanın en zor tarafı açığı düzeltmek değildir.
Like I said, the most difficult thing about debugging isn't fixing the bug.
- Anlamıyorsun. Dediğim gibi senin günün değildi.
Like I said, it just wasn't your day.
Dediğim gibi takip etmesi zor oluyor. Sen de anlarsın.
Like I said... it's hard to keep track.
- Dediğim gibi ölmeden önce hepsi...
I told you, that's where they all went right before...
Dediğim gibi, dostun değiliz.
Like I said, we're not your friends.
Dediğim gibi basiretim bağlandı
As I said, my fate is sealed.
Dediğim gibi :
Like I said :
Dediğim gibi, 100 konuk buraya...
Um... So, as I was saying, 100 guests would def...
Tıpkı dediğim gibi... tahmin edilebilirsiniz.
Like I said, predictable.
Önceden dediğim gibi eğer bir talimat daha verirseniz yeniden yapmaktan mutlu olurum.
And, as I said before, I'd be happy to do it again, if you'd like to give me any other direction.
Dediğim gibi, henüz karar aşamasındayız.
As I said, we're just still figuring it out.
Dediğim gibi eski dostum, çok yazık.
Like I said, old friend, an awful shame.
Dediğim gibi, pek konuşmazdık.
Like I said, not much talking.
Suçlu benim dediğim halde hepiniz aptal gibi yine babamı götürdünüz.
Even when I kept telling all of you that I was the culprit. But all of you fools. - Uncle, I was wrong.
Geldiklerinde size lokantada bozulmamış bu dediğim peynir gibi kokuyorlardı.
They came smelling like that diner cheese I tell you all is still good.
Benimle gel. dediğim gibi birkaç saniyeye açıklayacağım.
Flynn : Come with me. Like I said,
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
dediğin gibi olsun 64
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dediği gibi 26
dediğimde 47