Dıyorsun translate English
5,044 parallel translation
Haskell Lutz ile beraber dışarı çıkıyorsun.
You're going out with Haskell Lutz.
Öldüreceğim ilk adam olacağını mı sanıyorsun?
You think you'd be the first white man I ever killed?
- Kendini bunun dışında bırakıyorsun, değil mi?
- You get a kick out of yourself, don't you?
Bak, her gün buradasın neden kendini arkadaşlarının kanepeleriyle içli dışlı olmaktan kurtarmıyorsun?
Look, you're here every day, so why not just save yourself the commute from your friends'couches?
Ama Alfaları benim tanıdığım kadar tanımıyorsun.
But you don't know the alphas like I do.
Bunu bize neden yapıyorsun Derek?
Why'd you do this to us, Derek?
İyi bir adam gördüğünü sanıyorsun ama aynı zamanda bir canavar da görüyorsun.
You think you see a good man, but in time, you'd see the monster.
- Yani yurt dışına çıkmaktan hoşlanmıyorsun bile.
I mean, you don't even like abroad.
- Dışarıda ne yapıyorsun Frank?
What are you doing out there, Frank?
Buradan çıkıp gitmen için gereken tek şeyi gerçekten sana vereceğimi mi sanıyorsun?
Do you really think I'd give you the one thing you need to walk out of here?
- Beni dışarı mı atıyorsun? - Hayır!
- You're kicking me out?
Dışarı çıkıyorsun gibi durmuyor hiç.
This does not sound like you getting out.
Henry'ye de ulaşamıyorsun çünkü bunun için önce beni bulman gerek ve ikimiz de bulamayacağını biliyoruz.
And Henry's unattainable because... Well, you'd have to go through me, and we both know you can't.
Senin gibi hafızaya sahip birinin unutacağını mı sanıyorsun?
You'd think a guy with your memory wouldn't have to try.
- Neden hep beni dışlıyorsun?
Why do you always exclude me?
- Birine zarar vereceğimi mi sanıyorsun?
W... you th... you think I'd hurt someone?
Herhangi bir ahmağın bunu görmesine izin verir miydim sanıyorsun?
Made I just let you think I'd let any schmo do that?
Bu nedenle bunu parayla daha iyi yapıyorsun.
That's why you'd better do it with money.
( Ela dış ses ) O gün karanlığa karşı ilk savaşını kazanmıştın Ama bugün hiçbir şey hatırlamıyorsun.
You had won the first battle against the darkness that day. Yet today, you remember nothing of it.
Patron, dışarı çıkmıyorsun değil mi?
Boss, you're going out there?
Müzik anlaşması imzalayınca, müzikle ilgili olur sanıyorsun ama hayır, dudak parlatıcınla ve söylediğin yalanlarla ilgili...
You'd think having a music contract would be about music, but no, it's about the color lip gloss you wear and how many lies you can tell in front of...
Hemen Montana dışına bir uçuş ayarlıyorsun.
You're going to fly out to Montana right now.
Yanılıyorsun.
You'd be wrong.
O yüzden neden bu harika elbiselerden birini seçip dışarı çıkarak Morgan'a hayatının gecesini yaşatmıyorsun?
So why don't you just pick any one of these gorgeous frocks and go out and show this Morgan the night of his life?
Dışlanıyorsun..
You're being ignored...
Söylerdim ama, cinayet fikrini pek hoş karşılamıyorsun.
I'd tell you, but I know that you're squeamish about homicide.
Bildiğini sanıyorsun.
You'd think I know.
İnsanları tanıdıkça sen de tanınıyorsun.
Get to know people, they get to know you.
- Dışarıda ne yapıyorsun böyle?
What you doing out here? Can't sleep.
Bu gece dışarı çıkıyorsun.
You are going out tonight.
Senden gizleyeceğimi mi sanıyorsun?
What, you think I'd keep that from you?
İzinlerini nasıl ayarlıyorsun?
How'd you swing the time off?
İçindeki gücü duyguların yüzünden dışa yansıtamıyorsun.
And your inner energy is weak because you hold in your emotions.
Bana bunları kıskançlık dışında başka nedenlerle yapıyorsun rolü oynama.
Don't pretend that you are acting out of anything other than jealousy.
Bence tanıyorsun. - Tepkine bakılırsa tanıdığından şüphelendin.
- Based on that reaction you have to assume that she knows.
Benden bir şey saklıyorsun çünkü yüzleşmeye korkuyorsun.
When you hide things from me, it is because you'd prefer not to face them yourself.
Srka bahçenin yarısını yemene neden izin verdim sanıyorsun?
Why'd you think I let you eat half the backyard?
Hayır, dışarı çıkıp alışveriş yapıyorsun ve bütün paramı harcıyorsun.
No, you're just going out and shopping and spending all of my money.
Kutunun dışında ne arıyorsun?
What are you doing out of your box? Hey, Megan.
Minos'un ailesinin kucağında mutlu mesut yaşayacağınızı mı sanıyorsun?
That you'd live happily ever after in the bosom of Minos's family?
O zaman neden ben evdeyken biriyle seks yapamıyorsun?
How'd it go?
Kese kağıdında kokteyl mi yapıyorsun sen?
Are you making cocktails in a rubble sack?
Seni çıplak görecek bir sevgilin yok ve sen de boşluğu yemekle doldurmaya çalışıyorsun. Ben de bol yağda krep yapıyorum.
You'd have no girlfriend to see you naked, you'd try to fill the void with food, and I'm an enabler who once deep-fried a pancake.
Genç kızlara sahte kimlik satıyorsun.
You're selling fake I.D.'s to teenagers.
Gençlere sahte kimlik satarak üç kuruş para kazanıyorsun.
You're making chump change selling fake I.D.'s to teenagers.
Gerçekte tanıdığın insanlar için yatırım yapmıyorsun ama 867-5309 numaralı adam için yapıyorsun öyle mi?
You won't make money for people that you actually know, but you will make money for client 867-5309?
Uyuyakalıyorsun, namazı dışarıda kılıyoruz.
You oversleep, we have pray outside.
Neden? Sana bağırır yanlış yapıyorsun derdi.
He'd just be yelling at you and telling you you're doing it wrong.
Neden bunların hiçbirini yazmıyorsun?
Blake D., Elliott, Milo, Cooper... Why aren't you writing any of these down?
Madem özel yaşamın hakkında bu kadar çok kaygılanıyorsun, neden bize söyledin ki?
And if you're so concerned about your privacy, why'd you tell us? Oh!
Tanıdık birisini gördüğüm için rahatlamıştım. Ne yapıyorsun sen?
I'm sure I felt a little reassured seeing his familiar face, don't you think?
diyorsun 241
diyorsunuz 82
diyorsun ki 51
diyorsunuz ki 20
diyorum 468
diyor 1008
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsunuz 82
diyorsun ki 51
diyorsunuz ki 20
diyorum 468
diyor 1008
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279