Harikulâde translate English
152 parallel translation
Müzik ajanı olmak ne harikulâde!
How wonderful to be an Impresario!
Borazanın o harikulâde sesi duyulunca
Wondrous sounds the trumpet sings
Dünyanın en harikulâde insanı Martin ile evleniyorum.
Lasler. I'm going to marry the most wonderful man in the world :
Harikulâde.
Wonderful.
- Harikulâde görünüyor.
She looks wonderful.
Misket limonu suyu harikulâde olur.
The lime juice is wonderful.
Harikulâde!
So? Is it not too beautiful?
Harikulâde idi.
It was wonderful.
Harikulâde!
Right?
Harikulâde olmuşsun.
You're a dream.
Bu kadar parası var, bu parayla evi harikulâde bir duruma sokabilirdi.
With all that money, she could have done such wonderful things with this place.
Harikulâde.
Terrific.
Harikulâde Schnabel'i savaş öncesi dinlediyseniz.
If you could have heard Schnabel. He was my master.
- Bakıyorum yine de birbirinizle iyi anlaşıyorsunuz,... harikulâde suç ortaklığı.
- I can see you two get along anyway, a wonderful complicity.
Dr Jekyll ile pek zaman geçirmiyor olabilirim,... ama kız kardeşi kesinlikle harikulâde
Well! I may not have much time for Dr Jekyll, but his sister is absolutely marvelous.
Harikulâde bir varlık.
A wonderful creature.
Harikulâde olmaz mıydı?
Would it be amazing?
Bu akşam kanepede uyumanı istiyorum. Bunu harikulâde rahat bulacaksın.
I want you to sleep on the sofa tonight because you'll find it's extremely comfortable.
Şu an canlı bir hücreye girmek üzereyiz, kendi halinde, karmaşık ve harikulâde bir krallık, tıpkı galaksi ve yıldızların krallığı gibi.
We're about to enter the living cell a realm, in its own way, as complex and beautiful as the realm of galaxies and stars.
Sayende bu harikulâde paltoya sahibim.
Thanks to you I have this splendid coat.
Westport'lu Mona Carson'a şu harikulâde yonga konsomesi..... ve kendir ipi sandviçi karışımı için teşekkür etmek isterim.
I'd like to thank Mona Carson of Westport... for that wonderful combination of hemp sandwiches... and wood chip consomme.
Siz harikulâde bir insansınız, Bayan Woodruff.
You are a remarkable person, Miss Woodruff.
Evet, harikulâde bir insanım.
Yes, I am a remarkable person.
Bunlar, gerçekten harikulâde kumsallar.
I've got some very fine beaches here.
- Harikulâde!
- At last!
- Harikulâde bir vesile değil mi?
- It's a wonderful affair, isn't it?
- Nilbog, harikulâde bir yarı-boş kasaba.
- Nilbog, a wonderful half-empty town.
Harikulâde!
Wondrous!
İşte bu harikulâde.
Now that's just wonderful.
Bu resim Manyetik Rezonans Görüntüleme denilen ve doktorların bir insanın gövdesini kesip biçmeden ve X ışınları gibi zararlı ışınları kullanmadan kişinin içine bakabildikleri harikulâde bir teknikle sağlanıyor.
It was done by a brilliant new technique called Magnetic Resonance Imaging, which is a lovely way in which doctors can now get right inside, look right inside somebody's body without cutting them open, and without using harmful rays like X-rays.
Burada bir bayağı doğan görüyorsunuz yalnız dolaşan, harikulâde bir uçan makine ve birazdan üzerine dalış yapacağı bir av göreceksiniz.
Here's a peregrine falcon which is flying along, a beautiful piece of flying machinery, and soon it's going to see some prey which it's going to dive to attack.
O zamana kadar, kaldığım harikulâde daireyi kullanmakta özgürsünüz.
Until then you are at liberty to use the luxurious flat - in which I have resided.
Harikulâde!
Cierra la puerta!
Bu harikulâde.
Oh, this is wonderful.
- Harikulâde.
Wonderful.
Harikulâde mürettebatım adına seçildim Mars misyonunu temsil etmek için ve aklıma gelen bir hayali... Mekiğin penceresinden bakan mavi-beyaz yerkürede güzel oldukça narin, oldukça küçük.
I've been chosen on behalf of my wonderful crew... to represent the mission to Mars... and an image that comes to my mind... is looking through the porthole... at the blue-white globe... beautiful... so fragile, so small.
İşte bu harikulâde.
It's wonderful
Bu harikulâde fırsatı iyi değerlendirmelisiniz.
You have to treasure this wonderful opportunity.
Harikulâde değil mi?
Marvelous, isn't it?
Hayır. Üstlendiğimiz harikulâde bir iş ve mucize düzelttiğimiz büyük bir yanlış iptal ettiğimiz koca bir yalan.
A marvelous work and a wonder we undertake... an edifice awry we straighten... a great lie we abolish.
Üstlendiğimiz harikulâde bir iş ve mucize düzelttiğimiz büyük bir yanlış iptal ettiğimiz koca bir yalan.
A marvelous work and a wonder we undertake... an edifice awry we straighten... a great lie we abolish.
Harikulâde!
This is gorgeous!
Yeni babacığın, harikulâde bir adam!
Your new dad, is a remarkable man!
Harikulâde, müthiş bir örnek. Bu mükemmel!
Wonderful, a great sample, it's perfect!
Trudy'nin burnu harikulâde olmuş.
Well, Trudy's nose turned out terrific.
Bu köfteler harikulâde!
This meat loaf is fantastic.
İtiraf etmeliyim ki seni kesinlikle harikulâde buluyorum.
I have to confess that I... I find you absolutely fascinating.
Siz ne dersiniz bilmem ama bu bana harikulâde bir fikirmiş gibi geldi.
I don't know what you think, but to me it sounds like a splendid idea
"Gel, gel, burası harikulâde bir yer" "Yüreklerin umutla dolduğu"
Stop.
Harikulâde Bir Aşk
A Wonderful Love
- Harikûlâde.
Fascinating!
harikulade 158
harika 10247
harikasın 412
harikaydı 604
harikayım 109
harika görünüyorsun 610
harikalar 75
harikasınız 87
harika bir adam 26
harika bir gün 57
harika 10247
harikasın 412
harikaydı 604
harikayım 109
harika görünüyorsun 610
harikalar 75
harikasınız 87
harika bir adam 26
harika bir gün 57
harika bir kız 40
harikaydın 273
harika biri 117
harikadır 84
harikaydınız 54
harika olurdu 53
harika bir kadın 31
harika olur 206
harika bir yer 43
harika bir duygu 21
harikaydın 273
harika biri 117
harikadır 84
harikaydınız 54
harika olurdu 53
harika bir kadın 31
harika olur 206
harika bir yer 43
harika bir duygu 21