Harika bir şey translate English
3,910 parallel translation
İnsanlık için harika bir şey yaptığımı sanmıştım.
I thought I was trying to do something great for mankind.
Harika bir şey uçmak.
This is wonderful, flying.
Çocuklarımızı banka açmaya özendirmek harika bir şey.
It's a marvelous thing to encourage our children to open bank accounts.
Harika bir şey!
Marvelous thing!
Hatta harika bir şey bence.
I think it's a miracle.
Seni iyi görmek harika bir şey.
Just super to see how well you're doing.
İsyan ruhu bu. Harika bir şey, bayıldım.
The spirit of "Rebelle".
Bu harika bir şey!
Well, that's great.
Yine de harika bir şey, Derek.
But that's still great, Derek.
- Sandığınıza bakın ve bana harika bir şey getirin.
Have a look in your trunk, bring me something vital.
- Harika bir şey bu!
- That's so amazing!
Bu müthiş, harika bir şey.
Look, this is amazing, it's magical.
Harika bir şey buldum.
I found perfect thing.
Üzümünü yiyip bağını sormayan biriyle çalışmak harika bir şey.
It's so refreshing to work with someone who will throw a saddle on a gift horse rather than look it in the mouth.
Bir sonraki gelişme, kutulama hattı olacak. Bu harika bir şey, çünkü şimdilik birayı kutuda satamıyoruz, ama...
And the next development is a canning line, which is great,'cause as of now, we can't sell the beer in cans.
Angus, kocanızın ofisi için gerçekten harika bir şey yaratmış.
Angus really created something wonderful for your husband's new office.
Ne kadar harika bir şey.
How wonderful.
Harika bir şey!
This is amazing!
Normal şartlar altında bu her ikimiz içinde harika bir şey olurdu.
Under normal circumstances, this would be a great thing - for both of us.
- Anlamıyorum. - Bu harika bir şey.
I don't understand.
- Harika bir şey yani
It is, in fact, amazing.
Bilmem ama harika bir şey öyle değil mi?
- I don't know. But it's cool, right?
Adamın erkekliğini diyorum adama arzulandığını, canlılığını hissettir, Tickle Head'de erkek olmak ne harika bir şey, göster ona.
- Well, just his manhood, you know, just let him feel desired and feel alive, make Tickle Head a great place to be a man!
- Harika bir şey bu Murray.
- Oh, that's terrific, Murray!
- Kral olmak harika bir şey!
- It's good to be the king!
- Harika bir şey...
- This is beautiful...
Malum, desteğe ihtiyacı var, şey olması lazım, nasıl derler- - artık başarıyor, bu yüzden siz çok önemlisiniz, aslında, gerçekten harika bir şey. Harika.
You know, he needs support, and he needs to be, you know- - and he's getting it now, and so you're also very key, you know, which is really wonderful.
Benim deyişimle çılgınca harika bir şey.
If I do say so myself, it's insanely cool.
Gerçekten harika bir şey yapmak istedin.
You wanted to do something truly great.
Harika bir şey değil mi?
It is amazing, isn't it?
O kadar yetenekli ve hırslısın ki bu harika bir şey.
You've got so much talent and you're ambitious. it's perfect.
Ne harika bir şey.
What a great thing.
Böbreğini bağışlaman harika bir şey.
It's so cool that you're giving away your kidney.
Yaptığın harika bir şey değildi ama anlıyorum.
What you did, it wasn't great, but I get it.
Biliyorum, bu özel ve harika bir şey...
I know, it's a special and wonderful thing, so...
Bu harika bir şey.
Oh, it is a wonderful thing.
Harika bir şey!
It's awesome!
- Harika. - Bir şey yapamayacaktım çünkü bana, Trish Patterson'a ait olan Zanax'tan içirecektin.
Yeah, I'll behave myself because you will have probably dosed me with a shitload of Trish Patterson's Xanax.
Bu harika bir, şey, tişört.
That's a beautiful shirt.
Her şey planlanmış harika bir akşam geçirmek zorundaymışız gibi.
This is too planned, like we're supposed to have this great evening.
Bak Karen, gerçekten iyi bir insansın ve bize yardım ediyor olman harika ama bilmediğin çok şey var.
Look, Karen, you're a really nice person, and it's great that you're trying to help us and stuff, but there's a lot you don't know, okay?
Sana bir şey söyleyeceğim, bu harika.
I'm gonna tell you something, it's fantastic.
- Şey, yemek için teşekkürler, ve harika bir elbise.
Well, thank you for the food, and that's a great dress.
Harika bir şey.
Pleasure seeing you.
Harika strateji, böylece hiç kimse sende bir şey olduğunu anlamaz.
Brilliant strategy... that way no one ever knows if something's up with you. How would I know if something was up with you?
Şey... Gidiyorum o halde. Harika bir parti oldu.
Well I'm gonna go.
Sana bir şey söyleyeceğim, bu harika.
- It makes me sick. I'm gonna tell you something, it's fantastic.
Nefeslerini tutarak bekledikleri tek şey onlara bir sonraki harika yemeği göndermek.
All waiting with bated breath for me to deliver the next greatest dish.
18 yaşında ve bu onun için harika bir fırsat fakat New York'tayken başına bir şey gelirse kendimi asla affetmem.
She's 18 and this is a great opportunity but if something happens to her while she's in New York, I will never forgive myself.
Bunun hakkında bir şey var ki bunu harika yapan, makarnanın az pişmiş olması.
But there is something about that thing that just gives it the perfect al dente.
Bay Blake, biliyorum belediye binası daima harika bir günah keçisidir ama bu defa biz bir şey yapmadık.
Mr. Blake, I know the mayor's office is always a perfect scapegoat, but for once, we didn't do anything.
harika bir şey bu 19
harika bir adam 26
harika bir gün 57
harika bir kız 40
harika biri 117
harika bir kadın 31
harika bir yer 43
harika bir duygu 21
harika bir haber 41
harika bir fikrim var 73
harika bir adam 26
harika bir gün 57
harika bir kız 40
harika biri 117
harika bir kadın 31
harika bir yer 43
harika bir duygu 21
harika bir haber 41
harika bir fikrim var 73
harika bir hikaye 23
harika bir haberim var 16
harika bir parti 25
harika bir fikir 163
harika biridir 26
harika bir çocuk 27
harika bir akşamdı 18
harika bir iş 22
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
harika bir haberim var 16
harika bir parti 25
harika bir fikir 163
harika biridir 26
harika bir çocuk 27
harika bir akşamdı 18
harika bir iş 22
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26