Kendine bir iyilik yap translate English
411 parallel translation
Kendine bir iyilik yap.
Do yourself a favour.
Kendine bir iyilik yap, olur mu, Rico?
Do yourself a favor, will you, Rico?
Bak Helen, kendine bir iyilik yap.
Look, do yourself a favor.
Daha açık söyleyeyim, kendine bir iyilik yap... yarın sabah toparlanıp git buradan.
In case I don't make myself clear, you'll be doing yourself a favor... packing up and getting out tomorrow morning.
Sky, fazla ısrarcı olmak istemem, ama kendine bir iyilik yap. Şu peynirli keki bitir. Bana müteşekkir olacaksın.
Sky, don't think I am a pest, but do yourself a favour - eat this last little bite of cheesecake.
Şeker, kendine bir iyilik yap.
Sugar, do yourself a favour.
Kendine bir iyilik yapıp DeLorcaları unut.
Do yourself a favor. Forget the DeLorcas.
Kendine bir iyilik yap.
Do yourself a favor.
O nedenle kendine bir iyilik yap ve...
So... do yourself a favour and... stop thinking about him. - I wasn't.
Neden kendine bir iyilik yapıp buradan çekip gitmiyorsun?
Why don't you do yourself a big fat favor and get the hell out of here?
Kendine bir iyilik yap ve yoluna git ve dikkatli ol.
You go out of your way to do a good deed and look what it gets you.
- Bunun yerine, neden kendine bir iyilik yapıp randevu defterini göremeyeceğim bir yere kaldırmıyorsun?
Instead of doing that, do yourself a favor... Take this appointment book and put it someplace where I can't see it.
Lütfen kendine bir iyilik yap.
Please, do yourself a favor.
Kendine bir iyilik yap ve dışarı gel.
Do yourself a favor and step outside.
Neden kendine bir iyilik yapıp defolup gitmiyorsun?
Why don't you do yourself a favor and get out of here?
Kendine bir iyilik yap, ha?
Why don't you do yourself a favor?
Kendine bir iyilik yap da soğuktan don.
Why don't you do yourself a flavor and freeze.
Kendine bir iyilik yap,... ağzındaki tüm lokmaların tadı at boku gibi gelmeden önce,... bu husumeti de kontrol altına al.
Now do yourself a favour and get this lot under control before the heavy mob is on you like a ton of hot horse shit.
Sam, kendine bir iyilik yap.
Do yourself a favour.
Neden kendine bir iyilik yapıp, onu neden aradığını söylemiyorsun bana.
Why don't you do yourself a favor and tell me what you want him for.
Kendine bir iyilik yap ve iç çamaşırı bölümüne bir göz at.
Do yourself a favor and stop in the lingerie department.
Ama bana ve kendine bir iyilik yap, olduğun yerde kal.
But do me a favour, yourself a favour. Stay there.
Keri, seni akşama alacağım. kendine bir iyilik yap, burada ol!
Hey, keri, I'll pick you up later tonight, so do yourself a favor and be here!
Kendine bir iyilik yap, geri dönüp bu işi hallet.
Do yourself a favor. Go back in, settle up.
Dinle, çocuk, kendine bir iyilik yap
Listen, kid, do yourself a favor
Kendine bir iyilik yap.
And do yourself a favor.
Bugün kendine bir iyilik yap ; ceket giy ve kravat tak.
Do yourself a favour, wear a jacket and tie today.
Bu yüzden kendine bir iyilik yap da işini başka yerde gör.
Do yourself a favour and take your business someplace else.
Kendine bir iyilik yap, Peter.
Do yourself a favor, Peter.
Neden kendine bir iyilik yapıpta Okuldan ayrılmıyorsun? Aslında, seçme şansım olsaydı yapardım, efendim.
Why don't you do yourself a favor and get if I had any choice in the matter, I would, sir.
Mombasa'ya vardığında, kendine bir iyilik yap.
When you get to Mombasa, do yourself a favor.
Kendine bir iyilik yap Davis. Bırak bitsin.
Do yourself a favor, Davis.
Başkasına yardım ederek kendine bir iyilik yap.
Bless yourself by helping someone else.
Kendine bir iyilik yap Richard, kafanı yıka.
Do yourself a favor, Richard, wash your head.
Ama kendine bir iyilik yap.
You should do yourself a favour.
Bak, kendine bir iyilik yap, Brodie.
Look, do yourself a favor, Brodie.
Ama bir kartal olursan kendine bir iyilik yap.
But if you do come back as an eagle, do yourself a favour.
Kendine bir iyilik yap, odana geri dön.
Do yourself a favor- - go back to your room.
Kendine bir iyilik yap... İlk iş olarak bir silah bul.
Do yourself a favor- - first thing, get a firearm.
Kendine bir iyilik yap ve avukatını ara.
Do yourself a favour. Call your lawyer.
Kendine bir iyilik yap.
Do your self a favour. The Washington Post? It's policy.
Kendine bir iyilik yap. Kıza geçmişindeki kör noktayı sor.
Just ask the girl about her past point-blank.
Kendine bir iyilik yap ve bu yaptığına bir son ver.
So do yourself a favour, and stop fuckin'around.
Kendine bir iyilik yap ve ben oraya geldiğimde orada ol.
Do yourself a really big favor and be there when I get there.
Bu Sarı MegaMan, kendine bir iyilik yap ve pasta kek ve dondurmalardan al.
Oh, it's the Yellow Mega Man! Have some pie, cake and ice cream.
Kendine bir iyilik yap Bayan Graves.
Do yourself a favor, Ms. Graves.
Kendine bir iyilik yap ve aceleye getirme.
Do yourself a big favor... don't rush it.
- Kendine bir iyilik yap, Maguire.
- Do yourself a favor, Maguire.
Kendine bir iyilik yap ve onu kızdırma.
My family's over here tonight. Do yourself a favor.
Kendine ve seni seven herkese bir iyilik yap.
Do yourself and everyone who loves you a favor.
Bana bir iyilik yap, git ve kendine başka birşeyler al!
Do me a favour, go and get something else!
kendine bir bak 207
kendine bir baksana 19
kendine bir içki al 20
bir iyilik yap 46
bir iyilik yapar mısın 23
kendine iyi bak 816
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine bir baksana 19
kendine bir içki al 20
bir iyilik yap 46
bir iyilik yapar mısın 23
kendine iyi bak 816
kendi 44
kendine dikkat et 335
kendine 60
kendimi 187
kendine gel 419
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendim 56
kendinize dikkat edin 70
kendi kendime 91
kendini bırak 36
kendime 92
kendisi 191
kendini 76
kendinize iyi bakın 182
kendini yorma 31
kendim 56
kendinize dikkat edin 70
kendi kendime 91
kendini bırak 36
kendime 92