Lütfen gitmeyin translate English
236 parallel translation
- Lütfen gitmeyin!
- Please don't go!
Lütfen gitmeyin, sizi seviyorum!
Please do not go. I love you.
Beyler, lütfen gitmeyin.
Gentlemen, please don't go.
Lütfen gitmeyin!
Please don't go!
- Lütfen gitmeyin.
- Very well. - Please don't go.
- Lütfen gitmeyin.
- Please don't go.
Doktor, lütfen gitmeyin.
Doctor, please don't go.
Lütfen gitmeyin.
Please, don't go.
- Lütfen gitmeyin.
- Oh, please don't go.
Lütfen gitmeyin, Bay Connor.
Please don't go, Mr. Connor.
Lütfen gitmeyin!
Please, don't go!
Hayır! Lütfen gitmeyin.
Don't leave me.
Lütfen gitmeyin.
No, don't go.
Lütfen gitmeyin.
Please don't go.
Hayır, hayır lütfen gitmeyin!
- No, please...
Lütfen gitmeyin gerçekten sizi gücendirmek istememiştik!
They didn't mean to offend you.
Lütfen gitmeyin Bayan Jekyll.
Please don't leave, Mrs. Jekyll.
- Lütfen gitmeyin, küçük hanım.
- Please don't go, miss.
Lütfen gitmeyin, sizde bizimle oturun..
Don't leave. We'll drink it quickly. Sit down.
Lütfen gitmeyin Bay Mathieu!
Don't go, Mr. Mathieu.
Lütfen gitmeyin. Lütfen.
Please don't go.
Lütfen gitmeyin Profesör.
Don't go, Professor. Please.
Lütfen gitmeyin.
Please don't go yet.
Askerler, lütfen gitmeyin.
Tommies, please don't go.
Lütfen gitmeyin Bayan Harris.
Please do not leave, Mrs. Harris.
Lütfen gitmeyin!
Please, don't.
Lütfen gitmeyin!
Please show yourself!
- Lütfen beyler, gitmeyin.
- Please, gentlemen, don't go.
Lütfen, matmazel gitmeyin.
Oh, please, mademoiselle, don't go on.
- Lütfen hemen gitmeyin.
- Please don't go yet.
Prenses, lütfen pazar yerine gitmeyin.
Princess, please do not go to the marketplace.
Lütfen, gitmeyin.
Please don't go.
Lütfen biraz gitmeyin.
Please don't go for a moment.
Gitmeyin lütfen. Kabul ederseniz size onu hemen alabilirim.
- Let's buy it right now, then.
Kont Andrassy, lütfen daha ileri gitmeyin!
I can not go.
- Lütfen, gitmeyin.
Oh, don't go.
- Lütfen, gitmeyin.
- Please, do not go.
Sevgili arkadaşımız ve öğretmenimiz iyi kalpli meleğimiz lütfen uzaklara gitmeyin.
Dear friend and teacher... my goodness gracious... do not go away.
- Lütfen gitmeyin.
- Please do not go.
Kont Andrassy, lütfen daha ileri gitmeyin!
I can't!
Gitmeyin Bay Jakob, lütfen kalın.
Stay here, Herr Jakob. Please.
Lütfen kaçıp gitmeyin, Bayan Webster.
Do not turn away, Miss Webster.
Gitmeyin lütfen Bayan Anderson.
Uh, please stay, Miss Anderson.
Lütfen hemen gitmeyin!
Don't run away
Lütfen, o kadar aşırıya da gitmeyin, efendim!
Please... don't be so unreasonable, sir.
Bay Douglas, bu konuda üzerine gitmeyin lütfen.
Mr Douglas, please don't go on about it.
Gitmeyin lütfen.
Don't go away, please.
Beni bırakıp gitmeyin, lütfen.
Don't leave me, please
Lütfen ben geldim diye gitmeyin, Bay Turp.
Please don't leave on my account, Mr. Turnip.
Lütfen ama... gitmeyin...
It's okay... don't go...
Lütfen... Beni dinleyin. Gitmeyin.
Please, listen to me... don't leave.
gitmeyin 197
lütfen 27333
lutfen 42
lütfen beni affet 105
lütfen yapma 319
lütfen cevap ver 36
lütfen bana yardım et 75
lütfen bekleyin 138
lütfen dikkat 173
lütfen yardım edin 168
lütfen 27333
lutfen 42
lütfen beni affet 105
lütfen yapma 319
lütfen cevap ver 36
lütfen bana yardım et 75
lütfen bekleyin 138
lütfen dikkat 173
lütfen yardım edin 168
lütfen acele edin 66
lütfen dur 103
lütfen cevap verin 89
lütfen beni bırakma 35
lütfen bana inan 22
lütfen beni takip edin 25
lütfen ağlama 63
lütfen git 141
lütfen devam edin 116
lütfen yardım et 85
lütfen dur 103
lütfen cevap verin 89
lütfen beni bırakma 35
lütfen bana inan 22
lütfen beni takip edin 25
lütfen ağlama 63
lütfen git 141
lütfen devam edin 116
lütfen yardım et 85