Ne yapacağımı bilemedim translate English
770 parallel translation
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do with it.
- Ne yapacağımı bilemedim. Yanınıza gelmeye çalışıyordu.
- I didn't know what to do.
Tavşan bir anda arabamın önüne atlayınca, ne yapacağımı bilemedim.
Jackrabbit jumped in front of my car and I kind of lost my head.
Başka ne yapacağımı bilemedim.
It was all I knew how to do.
- Evet. Ne yapacağımı bilemedim.
- Yes, and I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
- I didn't know what to do.
ben buna zorladım ve ne yapacağımı bilemedim üzgünüm canım bunu demek istemedim.
I forced my way into it. I didn't know what to do. I'm sorry, darling.
Orkestra şu komik dans müziğini çalmaya başladığında ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do when the orchestra started playing that funny dance.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do.
Kusura bakmayın ama başka ne yapacağımı bilemedim.
I'm terribly sorry, but I didn't know what else to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I did not know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do. I couldn't believe it.
Parktaki şu adamla ne yapacağımı bilemedim.
We don't know where to go with him there.
Ne yapacağımı bilemedim ki.
I didn't know what I was doing.
- O an ne yapacağımı bilemedim. Suçu işlediğimi itiraf etmekle durumu örtbas etmek arasında kaldım.
- At that moment I didn't know if I should confess to the crime or use my small powers to cover up the traces.
O anda ne yapacağımı bilemedim...
And I didn't know what to do, so I got...
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what else to do.
Senelerdir, sana açılmak için ne yapacağımı bilemedim...
Over the past years, I've always had a soft corner...
Ne yapacağımı bilemedim.
- I didn't know what to do
... ne yapacağımı bilemedim ben de orada öylece durdum ve kendimi çok aptal hissettim.
... I don't know what to do, so I just stand there... and, uh, I feel very stupid and about, uh- -
Ne yapacağımı bilemedim, astronotların biraz tuhaf olduklarını biliyordum, ama yakıt deposuna dalacağını hiç sanmıyordum.
I didn't know what to make of it. Astronauts are all supposed to be... mentally stable and here this guy comes along and jumps into my fuel tank.
Öyle öfkeliydim ki ne yapacağımı bilemedim.
I was so indignant, I didn't know what to do.
Germanicus öldüğünden beri, ne yapacağımı bilemedim.
Since Germanicus died, I've hardly known what to do with myself.
Bellignano'ya geldim çünkü ne yapacağımı bilemedim.
I came to Bellignano because I don't know what else to do. I did really a very stupid thing, true?
Ne yapacağımı bilemedim.
I was wondering what to do.
İlk defa dışarı çıktım ve ne yapacağımı bilemedim.
I went out the first time and didn't know what to do.
Ama ne yapacağımı bilemedim.
But I just didn't know what to do.
Bu saatte seni buralara kadar yordum, fakat başka ne yapacağımı bilemedim.
Sorry to drag you out at this hour, but I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I don't know what else to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I just didn't know what to do.
Başka ne yapacağımı bilemedim.
DENHAM : Didn't know what else to do.
Buraya yalnız geldim, ne yapacağımı bilemedim.
I was alone, so I felt a bit shy.
Bu mektubu Corinthe'ye verebilmem artık mümkün değildi o yüzden ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do with this letter because I couldn't give it to Corinthe anymore.
Rand. Bu korkunç fırtınada sürüyordum arabam bozuldu. Ne yapacağımı bilemedim.
I was driving through this fearsome storm when my automobile, heading to a state of disrepair, then seeing your welcome lights in the darkness
Seni eğlencenden ayırdığım için üzgünüm ama ne yapacağımı bilemedim.
I'm sorry to get you away from this party, but I don't know what to do.
Öyle korktumki ne yapacağımı bilemedim.
I was so terrified that I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I don't know what to do.
Onlarla ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do with them.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know just what to do
Ben ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do.
- Ne yapacağımı bilemedim ve onu buraya getirdim.
I don't know what to do with him, so I brought him here.
- Ne yapacağımı bilemedim.
- l didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what I was gonna do.
Ne yapacağımı bilemedim.
- I didn't know where to put myself.
Ne yapacağımı bilemedim.
He did not know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I've retraced my steps.
Başka ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what else to do.
Ne yapacağımı hiç bilemedim.
I didn't know what to do.
Fakat ne yapacağımı hiç bilemedim.
But I just don't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do, and...
O kadar yağmurla ne yapacağımızı bilemedim.
I didn't know what the hell we were gonna do with all the stuff.
ne yapacağımı bilmiyorum 300
ne yapacağımı bilemiyorum 59
ne yapacağımı biliyorum 69
ne yapacağımı söyleyeyim 34
ne yapacağımı bilmiyordum 26
ne yapacağımızı biliyorum 30
ne yapacağımızı söyleyeyim 24
bilemedim 29
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapacağımı bilemiyorum 59
ne yapacağımı biliyorum 69
ne yapacağımı söyleyeyim 34
ne yapacağımı bilmiyordum 26
ne yapacağımızı biliyorum 30
ne yapacağımızı söyleyeyim 24
bilemedim 29
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
ne yapacaksın 1355
ne yaptın 710
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yapmak istiyorsun 234
ne yapıyorsun ya 16
ne yani 731
ne yapabilirim 379
ne yapacağız 1293
ne yapayım 319
ne yaptın 710
ne yapıyorsunuz 1080
ne yapıyorsun burda 17
ne yapmak istiyorsun 234
ne yapıyorsun ya 16
ne yani 731
ne yapabilirim 379
ne yapacağız 1293
ne yapayım 319
ne yapıyorsun orada 124
ne yapmam gerekiyor 155
ne yazık 321
ne yazık ki öyle 24
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yapıyorsun sen 411
ne yapalım 236
ne yaptım ben 178
ne yazık ki 622
ne yapacaksın ki 19
ne yapmam gerekiyor 155
ne yazık 321
ne yazık ki öyle 24
ne yapıyorsunuz siz 45
ne yapıyorsun sen 411
ne yapalım 236
ne yaptım ben 178
ne yazık ki 622
ne yapacaksın ki 19