English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ N ] / Ne yazık ki öyle

Ne yazık ki öyle translate English

212 parallel translation
- Ne yazık ki öyle.
- I'm afraid so.
"... ne yazık ki öyle bir deneyimi yoktu. "
"She was inexperienced."
Evet, ne yazık ki öyle Tess.
Yeah, I'm afraid it is, Tess.
Ne yazık ki öyle.
I'm afraid so.
- Ne yazık ki öyle.
- I fear so, my dear.
Ne yazık ki öyle.
Well, I'm afraid so.
- Ne yazık ki öyle.
- I'm afraid it is.
Ne yazık ki öyle hanımefendi.
I'm afraid so, madam.
Ne yazık ki öyle birini tanımıyoruz.
Too bad we don't know any.
Ne yazık ki öyle. Kastettiğim bu değil.
Unfortunately yes, but not in my case.
- Evet, ne yazık ki öyle.
- Yes, unfortunately she is.
- Ne yazık ki öyle.
That's true, I'm afraid.
Ne yazık ki öyle.
Unfortunately.
Ne yazık ki öyle, beyefendi! Evet. Ne yazık ki!
Not for the better!
Ne yazık ki öyle efendim.
I'm afraid so, sir.
Sanatçı olmak isterdim. Ama ne yazık ki öyle olmadı.
Indeed I would like to be an artist, but alas it was not to be.
Ne yazık ki öyle.
I'm afraid it is.
Ne yazık ki öyle. Başka zaman gideriz artık.
Yes unfortunately, we'll have to go some other time.
Ne yazık ki öyle, Hastings.
Unfortunately... oui, Hastings.
Ne yazık ki öyle.
'Fraid so.
Evet, ne yazık ki öyle.
Yes, it is.
- Ne yazık ki öyle bir yasa uygulanmıyor.
I think. - How little we know! - It's not on nowadays.
Ne yazık ki öyle.
Yeah, I'm afraid so.
Hayır, ne yazık ki öyle bir şansım olmadı.
No, I never got the chance to, unfortunately.
- Ne yazık ki öyle.
I'm afraid so.
Ne yazık ki öyle.
- I'm afraid so.
- Ne yazık ki, öyle.
I'm afraid, yes.
Ne yazık ki projemizle ilgilenmediğini söyledi. Bunu dile getirirken öyle sözler sarf etti ki ağzımın suyu aktı.
Unfortunately, she disclaimed any interest in our project in words so bizarre they made my mouth water.
Tahtaya birşey yazacaksanız öyle bir yazın ki, ne yüzünüz ne de tahta kızarsın.
- Shame on you Ishachenko. - Savchenko.
- Ne yazık ki öyle.
Only me.
Fakat ne yazık ki, plastik bir yumurtanın kullanım alanları oldukça sınırlıydı. Öyle görünüyor ki, elveda deme zamanı geldi.
But it's too awful to describe.
Ne yazık ki Gestapo öyle düşünmüyor!
A pity the Gestapo doesn't think that!
- Ne yazık ki öyle.
- I'm afraid so, sir.
- Ne yazık ki, öyle.
I'm sorry, but you are.
- Ne yazık ki öyle.
- Unfortunately.
Manek'in büyük büyükannesi sitar çalarmış ya da öyle bir enstrüman. Şimdi onun 600 yıllık Avrupa müziğini yakalaması gerekiyor. Ne yazık ki ben o kadar bekleyemem.
Manek's great-grandmother played the sitar or some such instrument, and so now he has to catch up on 600 years of European music.
Ne yazık ki, öyle değil.
Unfortunately, it is not.
- Ne yazık ki, öyle.
Well, yes, he has.
Ne yazık ki, karım öyle düşünmüyordu.
Unfortunately, my wife didn't think so.
Ne yazık ki kötü bir genetik perisi öyle bir büyü yapmış ki prenses üç karıştan fazla uzayamamış.
Alas, a wicked genetic fairy cast a spell on the inventor... so much so that the princess was only knee-high to a grasshopper.
Öyle bir dogma yok ne yazık ki.
" this dogma does not exist.
Ama ne yazık ki son günlerde öyle dertli, öyle yorgun, öyle bezgin öyle değişmiş görünüyorsunuz ki bana korkular sarıyor yüreğimi.
But woe is me, you are so sick of late so far from cheer and from your former state that I distrust you.
Ne yazık ki dün öyle bir sorunun yoktu.
Too bad you didn't have that problem last night.
Fakat ne yazık ki sizin için öyle.
But unfortunately for you, they're here in Susie'cause
Ne yazık ki artık öyle değil.
Well, not anymore, I'm afraid.
- Aidan gitti, ne yazık ki adamlarında öyle.
Aidan's gone. Unfortunately, so are your men.
Ne yazık ki, öyle.
Regrettably so.
Ne yazık ki, öyle.
Oh, unfortunately, I do.
At da öyle. Ne yazık ki ben alttaydım.
With me under it.
Ne yazık ki kuşlar öyle söylemiyor.
Unfortunately, the climate didn't agree with him.
Ne yazık ki, zavallı Arthur tahsis meselesi yüzünden öldü. - Öyle mi?
And sadly, poor old Arthur died on t'bloody... allotment, an'all.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]