Nerede kalmıştım translate English
505 parallel translation
Nerede kalmıştım?
Where was I?
Bakalım, nerede kalmıştım?
Now, let me see, where was I?
Nerede kalmıştım?
- Where was I?
- Nerede kalmıştım?
- Where was I?
- Nerede kalmıştım?
- Now, where was I?
- Nerede kalmıştım?
- Uh, where was I?
- Nerede kalmıştım?
● Now where was I? ● "Permission"?
- Nerede kalmıştım?
Where was I?
Nerede kalmıştım?
Now, where was I?
Peki nerede kalmıştım?
Where were we, Max?
Dediğim gibi... Nerede kalmıştım?
As I was saying - Where was I?
Nerede kalmıştım?
Where did I stop?
Nerede kalmıştım?
Now where was I?
beni sinirlendiriyorsun. nerede kalmıştım?
You're making me nervous. Where was I?
Şimdi bakalım, nerede kalmıştım?
Now let me see, where was I?
Oh, nerede kalmıştım?
Oh, where was I?
- Nerede kalmıştım?
McGovern : WHERE WAS I?
Nerede kalmıştım?
Where was I
Oh, Tanrım. Nerede kalmıştım?
Where was I?
- Neyse, nerede kalmıştım?
- Anyway, where was I?
- Nerede kalmıştım Fefe?
- Where was I, Fefè?
Evet, evet, nerede kalmıştım?
Well, where was i? Oh, yes, jack brewer.
- Nerede kalmıştım?
- Now where was I?
Şimdi, nerede kalmıştım?
Now, where was I?
- Evet, nerede kalmıştım?
- Now, where was I?
Nerede kalmıştım, küçüğüm?
Where had I got to, my dear?
İşte böyle komutanım. Nerede kalmıştım?
Well, now, sir, where was I?
- Nerede kalmıştım.
- Where was I?
Tamam, nerede kalmıştım?
OK, now, where was I?
Nerede kalmıştım? Evet, şimdiye kadar gelen en iyi şef.
Yes, he's the best chef we've ever had.
- Nerede kalmıştım?
where was I?
Nerede kalmıştım, Charlie?
Where was I, Charlie?
Nerede kalmıştım? Tamam, şuradaydım. Süpermarket diyordum.
Where was I, oh, yes, I believe I was over here.
Nerede kalmıştım?
Where was I? Oh, yes, my...
Nerede kalmıştım?
Don't you? Where was I?
Nerede kalmıştım?
Where was I? Oh, yes.
Evet... nerede kalmıştım?
So... where was I?
Tamam, nerede kalmıştım?
Now, where was I?
- Nerede kalmıştım? - Kutsal kitabın yorumlar dizisinde...
A series of commentaries interpreting the Bible.
Her neyse, nerede kalmıştım?
Anyway, where was I?
- Nerede kalmıştım?
- So where was I?
Nerede kalmıştım?
Where was I? Oh, yeah.
- Nerede kalmıştım?
- So where am I?
Nerede kalmıştık bakalım...
Let me see now, where was I?
Nerede kalmıştık, bayım!
sir.
Nerede kalmıştık tatlım?
Now, where were we, my dear?
Pardon, nerede kalmıştık?
I'm sorry. Where were we?
Nerede kalmıştım?
Augustus died, yes.
Şey, bakalım, nerede kalmıştık.... lafımız kesilmeden önce?
Well, let's see, where were we before... we were interrupted?
Nerede kalmıştık düşmanlarımız, mantıklı düşünceleri bozabiliyor kendimizi koruma isteğimizi yok edebiliyorlar bütün toplumu değer yargılarından ayırabilirler.
Suppose I was to tell you that our enemies are capable of impairing rational thought, of dismantling our willingness to defend ourself, of disassociating whole societies from their value systems.
Peki bakalım, nerede kalmıştık?
Now, let's see, where were we?
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
nerede 4371
neredesin sen 33
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
neredesiniz 293
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
nerede 4371
neredesin sen 33
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
neredesiniz 293
nerede kalmıştık 239
nereden geliyorsun 129
nereden biliyorsun 934
neredeyim 174
nerede o 1480
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse 363
neredeyim ben 198
neredeyse bitti 135
nereden geliyorsun 129
nereden biliyorsun 934
neredeyim 174
nerede o 1480
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse 363
neredeyim ben 198
neredeyse bitti 135