English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Olan bu

Olan bu translate English

35,368 parallel translation
Ama asıl olan bu değil.
But that's not the point.
Güçlü olan bu kavgayı yürütmeli.
This should be fought by the powerful.
Olan bu.
That's what happened.
Tanrı'nın evladı olan bu ruhu terk etmeni emrediyorum.
Leave the soul of this child of God, I command you.
Ailesinde nesillerdir var olan bu lanetli hastalığa... dair bildiğim tek şey işe, babadan oğula geçmesi... ve Masha'nın güvende olması.
The only blessing is that this accursed disease that has afflicted his family for generations is passed from father to son and that Masha is safe.
Önemli olan bu ara herkesin katıldığı ligler.
It's all those sport leagues that everyone's joining these days.
Felç geçirdi, olan bu.
She had a stroke is what happened.
- Pepperwood Günlükleri, işte bana olan bu!
The Pepperwood Chronicles, that's what happened to me.
Bana olan da tam olarak bu işte. Ama ben bilerek söyledim ve pişman değilim.
See, that's exactly what happened to me, except that I said it on purpose, and I have no regrets.
Peter'in elinden kabul ettiğin bu yüzükle Havariler Prensi ve Kiliseye olan sevgin güçlenecektir.
Accipe anulum de manu Petri et noveris dilectione Principis Apostolorum dilectionem tuam erga Ecclesiam roborari.
Bu makaslar kaderinle olan bağları koparabilir.
These shears can sever the ties to your own destiny.
Şimdi, eğer bu yasa için yardımcı olan Senatör Wheatus ve Senatör Pollack bize bunları açıklar ise mutlulukla dinleriz.
Now, if Senator Wheatus and Senator Pollack, who helped craft this legislation, would like to explain it to all of us, then I would be happy to listen.
Bu senin elinde olan bir şey.
Only you can make that happen.
Bu sabah Virginia eyalet polisi ceset parçaları olan bir çanta bulmuş.
This A.M. a Virginia State Trooper discovered a bag of dismembered body parts.
Çünkü bu odada olan, bu odada kalır.
'Cause what's said in this room, stays in this room.
Kolları bacaklarım kadar olan... bu çam yarması zenciyi gördünüz mü?
Have you seen any enormous black guys with arms the size of my thighs in here?
Bayan. Swinton, bu deneye dahil olan diğer hastaların bir listesini alabilir miyim?
Ms. Swinton, could you provide us with a list of the other patients involved in this trial?
Her neyse, bu bere, kafatası henüz tam gelişmemiş olan bir beyni radyasyondan koruyor.
Anyway, this beanie reduces radiation exposure to a brain that does not yet have a fully-formed skull.
Kesinlikle, ve bu nedenle bir tehdit değilim, Himmler ve bunun için ölecek olacak olan diğerlerinin aksine, ve pekala, Führer'in iyileşmesine bakılıp bakılmaksızın.
Exactly, and therefore not a threat, unlike Himmler and the others who would kill for this, and very well might, whether the Führer recovers or not.
Bu kadar komik olan ne?
Feels good to laugh.
Doğru olan şey bu efendim.
Sir, it's the right thing to do.
Önemli olan da bu.
That's kind of the point.
Bu, ihtiyacımız olanın sadece yarısı.
This is only half of what we needed.
Bence bu, evrenin doğasında olan bir düzene işaret ediyor.
I think it denotes an inherent order to the universe.
Bu kadar değerli aile yadigârı olan tek bir aile tanıyorum.
I only know of one family with heirlooms that valuable.
Uluslararası bağlantıları olan sensin bu işi senin çözmeni bekliyorum.
Well, you being the man with the international connections, I'm counting on you to unscrew it.
Walter'a lazım olan da bu.
That's all Walter needs.
Diyet kolesterolü ise kan kolesterolünde artışa neden olur, ki bu da kadın ve erkeklerde bir numaralı ölüm nedeni olan kalp hastalıkları için başlıca risk faktörüdür.
And dietary cholesterol can lead to an increase which is the leading risk factor for our number one killer heart disease.
Hatta buna başladığımdan beri yepyeni bir dünyayla tanıştım. Besin açısından zengin olan, size gerçekten enerji veren, sizi besleyen muhteşem bitkisel ve mikro besinler içeren bu yiyecekleri yemeye başladığınızda kendinizi iyi hissediyorsunuz, istekleriniz ve tat alma cisimcikleriniz değişiyor.
when I started to do this a whole world and when you begin to eat these nutrient dense foods that are actually that are actually nourishing you with all of these amazing vital nutrients you start to feel good and your taste buds change.
Bu iki faktör, yani aşırı nüfus ve yaşam tarzımız bir üçüncü faktörü tetikliyor, o da fosil yakıtlara olan bağımlılığımız.
the overpopulation are driving the third one which is our dependence on fossil fuels.
Belki bu olan şey bir kazaydı.
Maybe the whole thing was an accident.
Başı belada olan birine yardım ediyordum. Bu kadar kötü olduğunu fark edemedim.
I was helping someone who's caught up in something, and I didn't realize how bad it was.
Ve önemli olan tek şey bu.
And that is all that matters.
Ailem ne olur, herşeye rağmen birilerinin bu gece oğluna olan güveni ihanete uğramış önemli olan şu ki ben senden daha iyi bir ebeveynim, Edie.
Family, please, regardless of whether or not someone completely betrayed their son's trust tonight, the important thing is I'm a better parent than you, Edie.
Bu tam da ihtiyacım olan.
- This is exactly what I want.
Bu ülkeye olan aşkımı ve ayakta durması için duyduğum arzuyu hiç bu kadar kuvvetli hissetmemiştim.
Never before in my life have I felt this more strongly... The depth of love that I have for this country and its survival.
Anlıyorum. Ama bu Rittenhouse insanlarıyla olan derin bağımı anlamanı istiyorum.
I understand, but you need to understand how deep I'm in with these Rittenhouse people.
Reddington'ın kim olduğuna ve seninle olan bağlantısına dair... anlattığı her hikaye- - yanıtlar aradığını biliyordu ve... hayatına tekrar girmek için bu fırsatı değerlendirdi.
All the stories Reddington's told you about who he is and his connection to you- - he knew you were looking for answers and he took advantage of that to re-enter your life.
Şimdi, bu konuda bilgisi olan herkesin gizlilik sözleşmesi imzalaması gerekecek. Buna ben de dahilim.
Now, anyone who knows anything about this is gonna have to sign a nondisclosure, and that includes me.
Tam da bu sıralarda James Morrison, Oakland'de yanlarında kalması için eski evliliğinden olan oğlunu getirmişti.
It was around this time that James Morrison brought his son from a former marriage to live with the family in Oakland.
Bu Darius'un ihtiyacı olan yardımı alamadığı izlenimini verebilir.
That would suggest that Darius didn't get the help he needs.
Bu çocuğa karşı olan... bütün davaları tehlikeye atmış olabilirdin.
You may have just jeopardized any case we try to make against the kid on this.
Şu an olan çok daha önemli bir şey var bu yüzden ben ne dersem gözlerini benden ayırma ve gülümse, tamam mı?
There's something much more important happening right now, so whatever I say, just keep your eyes right on me and smile, okay?
Ve biz her zaman Henry için en doğru olanı yaptık. Bu yüzden kendini feda edemezsin. Ben de öyle.
We always do what's right for Henry, so you're not sacrificing yourself, and neither am I.
Bu patlayıcı müziğin son numarası olan jazz müziği temsil ediyor.
This is jazz hands, the end of an explosive musical number.
Olan bu.
That's what's up.
- Olan bu.
- That's what's up.
Ama dinleyin, bu gruba olan inancınızı kaybetmenizi istemiyorum. Tamam mı?
But listen, I don't want you to lose faith in this group.
Evet, şu an olan şey, evet direksiyonu çıkardım bu yüzden kaymasını önlemek için vitese alamıyorum.
Right, what I've done now is I've taken... yes... I've taken the steering wheel off, so I can't put it in gear to stop it rolling away.
Göğüslüğünde bu olan bir arabayı çalmazdım.
I would not steal a car that had that on the dashboard.
Eğer İtalya'yı bir uçtan bir uca geçeceksen ki bizim de yapacağımız şey bu, kültürü özümsemek ihtiyacın olan şey bu.
If you're going to drive across Italy, which we're going to do, taking in some culture... - Mm-hm. -... that's what you need.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]