Ona göre translate English
3,825 parallel translation
Ona göre, anne çocuğunu sevdiğinden ve onunla içtenlikle ilgilendiğinden çocuğunun halihazırdaki ihtiyaçlarına tamamıyla odaklanamaz.
It's her opinion that, while the mother Loves and cares deeply for her child... She's not able at present to fully focus on the child's needs.
Esir almak ona göre değildir.
The concept of a hostage has no appeal to him.
Yani bir nevi komiser görevinde olacaksın, ona göre para almayacaksın tabii.
So, you'll effectively be acting inspector, without the remuneration of course.
Bu insanlar toprağı anlıyor ve ona göre yaşıyorlar.
- Those people understand the land, and they live by it.
Evet, ama ona göre bir şey olmalı.
Yeah, but it's got to be up her alley.
Bunu seneler önce akıl edecektin de ona göre çalışacaktın.
He should have thought about that years ago and worked for it.
O günden itibaren ona göre bir haindim, onu sırtından hançerlemeye çalışıyordum.
From that day on I was a traitor, I was trying to stab him in the back.
Bu yüzden ona göre davran
Why don't I buy you a drink.
- Ona göre en iyisi o.
In his opinion, the best.
Ona göre sen bir yılansın.
She thinks you are a serpent.
- Hey. başkalarının da olacağını keşke söyleseydin ona göre hazırlanırdım.
You know, I really wish that you'd let me know if you were gonna have people over.
Oh evet, ona göre ben bilim konusunda otoriteyim hayran olduğu herşeye sahibim.
In his eyes, I am the Scientific Authority of everything he admires.
Bana karşı olan bu kayıtsızlığın kaydedilmiştir, ona göre,
Your apathy for me is duly been noted.
Bir dahaki sefer suratını bok dolu bir kaba batmış bulursun ona göre,
Next time you get your face shoved into a bowl of excrement,
Ona göre gerçek ilişkim onunla değil.
He says my real relationship is isn't with him.
Bu adam diyor ki, ona göre muhteşem bir buluşma, okyanus manzaralı bir yerde yenilen bir akşam yemeğiymiş. Balık ve patates değil, ve sonrada sahil boyunca bir yürüyüş..
- This guy says his ideal date is a nice dinner over-looking the ocean, not fish and chips, and then, a walk along the beach.
Ona göre burası pismiş.
He says it's dirty here.
Bu ona göre biraz fazla.
It's just too big for him.
Burda sorun istemiyorum Ona göre hallet herşeyi
In the city, we are dominated everyone vote for us, and you know why?
- Sesi duyup ona göre hareket etmeliyiz.
You must have heard the sound reflecting off of a building. Sir!
Büyük bir şehirde yaşıyor, ama ona göre küçük bir köy adeta, çünkü mesela bir taksi şoförü geçiyor, " Üç Noel önce beni falanca yere
She lives in a big city, but to her, it's a small town. Like, a taxi drives past and she thinks : " That's the driver who dropped me off...
Böyle bir şeyi kaçırması hiç ona göre değil.
It's not like her to miss out on something like this.
Belki bize birkaç örnek verebilirsin ve biz de ona göre hazırlıklı olmaya çalışırız.
Maybe you could give us an example, or five, so we could at least try and prepare.
Ona göre yani?
To him?
Ona göre hapiste geçireceğim vakti hesaplamaya çalışıyorum.
Just trying to plan my jail time accordingly.
Mumun yatsıda söner ona göre.
Your pants are so on fire.
Ödeme o zaman, ben de ona göre raporumu hazırlarım.
Don't pay the bill. I will write the report accordingly.
Ona göre belli demek ki.
He clearly thinks you can.
Ona göre bir erkek nerde olursa olsun en iyisini giymeliydi.
He believed a man should look his best, wherever he may be.
Ona göre sadece evimde raflı dolap kuran bir arkadaşsın.
As far as he's concerned, you're just a friend building a shelving unit in my house.
Bu ona göre değil.
That's not who he is.
Bence okul ona göre bir yer degil.
- I don't think mainstream school's the right place for him.
Dünyadaki en önemli şey babası mı ona göre?
'Does she think he's the most important thing in her whole world? '
Arkadaşlarım saat 8 civarı gelecek. Ona göre işte.
Uh, guys are coming around 8 : 00, so, whenever.
Ona göre Bay Miller eve gelip olay çıktıktan sonra bütün gece onunla birlikte evde kalmış.
Mr. Miller came home directly after the incident and was with her the rest of the night.
Geç kalmak ona göre bir şey değil.
Oh, it's not like her to be late.
Ve ona göre, yalnızca beni korumaya çalışıyor.
And in her own way, she's, she's just trying to look out for me.
Lâkin, kendimi daima ona göre daha değersiz hissettim.
But I always felt inferior to him.
Ona göre, mantıklı olması gerekmiyor.
According to him, it isn't supposed to make any sense.
Organlarını çıkarıyor çünkü ona göre, kurbanlar bu organları hak etmiyor.
Takes their organs away because, in his mind, they don't deserve them.
Hastanın, kendini kurtadam sanmasına ve ona göre davranmasına sebep oluyor.
It causes a subject to believe that he or she is a werewolf and then act accordingly.
Yıpratıcı sorular mı tasarlıyorsun, yoksa rüzgâr nereden eserse, ona göre mi davranacaksın?
Are you going in with tough questions or you're just gonna wait and see what the vibe is?
Dediklerine göre ona yumruk savurmuşum.
I was told later, I guess I took a swing at him.
Bir söylentiye göre Allenby ona yılda bir milyon veriyormuş.
Rumor is Allenby is giving him one mil a year.
Dünyanın bilgi altyapısı biz ve diğerlerinin ona yapacağı şeylerle göre oluşacağının farkındayız.
We recognize that the world's information infrastructure... will become what we and others make of it.
Artık olmadığına göre siz pislikler ona zarar veremeyeceksiniz!
And now that she's gone, you assholes can't hurt her anymore!
Görünüşe göre kadın seni alt etti. Ona kadın denirse tabii.
Looks like your woman's getting the better of you, if you can call that a woman.
Söylenene göre, düşmanları ona öyle büyük onur duyarmış ki ölmeden önce bedenlerine onun ismini kazırlarmış.
It was said his enemies honoured him so much they'd carve his name into their own flesh before they died.
Beklenildiği gibi, Abby'nin öldüğü gece Channing'in yaptığı ilk arama ona yapılmıştı. Dedektif Carlton Lassiter tarafından bizzat elde edilen telefon kayıtlarına göre konuşuyorum.
Sure enough, that is the first call that Channing made the night Abby died, according to the phone records obtained by SBPD's very own Carlton Lassiter.
Ona göre değildi.
That wasn't his thing.
- Deneyimlerime göre, Sen neye teşvik edersen et İnsanlar neye isterse ona inanıyorlar.
- In my experience, people believe what they wish regardless of your encouragement.
gore 22
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göreceksin 766
göremedim 51
göremiyorum 394
görev 62
göreceğiz 617
görevli 39
göreceğim 28
görevi 115
görev tamamlandı 49
göreceksin 766
göremedim 51
göremiyorum 394
görevin 17
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20
göreyim seni 19
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
göreyim 23
göremezsin 24
görebiliyorum 215
görelim 143
görev çağırıyor 20