English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Ona söyledim

Ona söyledim translate English

6,434 parallel translation
- Ona söyledim.
How you doing?
Ona söyledim.
I told her.
Evet, geçen gece beni aradı ve üzgün olduğunu söyledi, bu yüzden ona söyledim- -
Yes, she called me last night And could tell that I was very upset, So I told her why- -
Ona söyledim. .. ve o kabul etti... kabul etti aslına bakarsak...
I told her, and she took it... she actually took it...
Ona Russell'dan uzak durmasını söyledim.
I told Russell to stay away from him.
Ben de ona bunu söyledim.
That's what I'm telling him.
Ona kampa gitmeyeceğini söyledim.
I told her she's not going to camp.
Ona partnerin olduğumu söyledim.
I told her I was your partner.
Ona daha önce böyle sevimli bir kadından teşekkür almadığımı söyledim.
I told her I'd never been thanked by a woman so pretty before.
Ona bir ev alabileceğimizi söyledim, güzel bebekler yapacağımızı.
I told her we'd buy a house, make beautiful babies together.
Ona bebekten vazgeçmek zorunda olmadığını söyledim,... yardım alabileceğini,... önemli olan şeyin bebeğe zarar vermemiş olması olduğunu.
And I told her she didn't have to give up the baby, that she could get help, that the important part here was that she didn't harm her baby.
Ona sorun olmadığını söyledim ama kendisi biraz hassas.
I already told her that it's okay, but it's a little delicate.
Ona düşünmek için biraz zamana ihtiyacım olduğunu söyledim.
Yeah! Actually, I told him I need time to think.
Lindsay'in arkadaşı olup olmadığını sordu... görmeye gidebileceği, ama ona Linsay'in benden başka... kimsesi olmadğını söyledim.
SHE ASKED ME IF LINDSAY HAD ANY FRIENDS... [Voice breaking] THAT SHE MIGHT HAVE GONE TO SEE, BUT I TOLD HER THAT...
Ona asla böyle bir şey yapmayacağımı söyledim, ama bana bunu şansa bırakamayacağını, hepimizi öldürmesi gerektiğini söyledi.
AND I TOLD HIM I WOULD NEVER DO THAT, BUT HE SAID HE COULDN'T TAKE THE CHANCE. HE HAD TO KILL US ALL.
Babam bir hafta sonra depodan almaya gelecek. Ben de ona arabasının hazır olmasını sağlayacağımı söyledim.
Well, he's finally coming to pick it up out of storage in a week, so I said I'd make sure she's ready.
Bak anne, üzgünüm ama ona doğrudan ilişkinin bittiğini söyledim.
Look, mom, I'm sorry, but I've already told her flat out it's over.
Bana o türü sorduğunda ona aynı şeyi söyledim.
Which is what I told her when she asked about the strain.
Ona bunu anladığımı söyledim zaten.
And I already told her that I understood that.
Ona, sizin oraya bırakmasını söyledim.
I told him to drop it off there.
Ona eğer bu işi yaparsa beni bir daha göremeyeceğini söyledim.
I told him if he went ahead with it, he'd never see me again.
Mary ve ben telepatik olarak konuştuğumuzda ona yazdığı tüm dizileri izleyeceğimi söyledim.
When Mary and I spoke telepathically, I told her I'd watch any show she created.
Size söyledim ya, ona yasak koyduğum zaman bana saldırmıştı.
We weren't perfect parents, but we're not perverts. I told you, she - - she attacked me when I tried to ground her.
Her neyse manikür yaptırıyordu ben de ona pedikür de yaptırmasını söyledim.
Anyway, she's over getting a manicure, And I told her to get her feet done, too,
Ona bizim Fransa ve İskoçyanın geleceği olduğumuzu söyledim, senin ve benim, beraber.
I told him we were the future of Scotland and France, you and I both.
Ona bir şey söylediğimizi söyledim.
Well, tell her we don't.
Ona Vincenzo'nun öldüğünü duyduğum için ne kadar üzüldüğümü söyledim, ve sonra da ona içimi döktüm.
I told her how sorry I was to hear about Vincenzo passing away, and then I poured my heart out to her.
Ona bunun asla olmayacağını söyledim.
I told her that was never gonna happen.
Çünkü ona,.. ... ne olursa olsun bir takım olduğumuzu söyledim.
'Cause I told him no matter what happens to us, we're still a team.
Ona kalacağımı söyledim.
I told him that I'm staying.
Ben de ona buraya gelmesini söyledim.
So I told him to come here.
Üzgündü, korkmuştu, ben de ona biraz dinlenmesini kahvaltı için burada buluşabileceğimizi söyledim.
He was upset, scared, so I told him he should get some rest and that we'd meet here for breakfast.
Ona bir cinayetle uğraştığını ve fazla zamanın olmadığını söyledim. O da fazla kalamaz zaten. Çünkü Komiser Provenza 4 : 00 gibi geri götüreceğine söz vermiş.
I told her that you don't have much time because you're solving a murder, and she can't stay for long, either, because Lieutenant Provenza promised to have her back by 4 : 00.
- Ona çaresiz olduğumuzu söyledim.
I just told her we were desperate.
Söyledim ona... Senin ne mal olduğunu söyledim ama dinlemedi. - Sherlock.
I told her... told her what you were, but she wouldn't listen.
Dün akşam ona taşınacağımı söyledim.
I told him I was moving out last night.
Ona da söyledim.
I told her so.
Ona vermesini söyledim çünkü senden daha iyi bir yazar.
I told him to give it to her because she is a better writer than you are.
Ona Tim'le konuşmasını söyledim.
I told him to talk to Tim.
Ona bir müşteri göndereceğimi söyledim.
I'm going to tell him that I'm sending him to a client
Ona işi kesinlikle alamayacağını söyledim.
I told him he definitely can't take the job.
İsveçliler bana madalya verdikten sonra kocanı gördüm... Ve ona "Bir süre sonra onun da bir tane kazanabileceğini" söyledim.
I saw your husband after the swedes gave me my medal and I told him that he would have one of his own before long.
Sana milyonlarca kez söyledim, ona dokunmadım bile.
I told you a million trillion times, I did not touch her.
Regina sabahtan beri beni soğularıyla boğuyor. Ama ona Dora'yla en son senin konuştuğunu söyledim.
Regina's been peppering me with questions all afternoon, but I told her that you were the last one to speak to Dora.
İnfaz tarihi yaklaştıkça...,... daha gergin ve şaşkın görünüyordu ve ben de sonunda ona tüm bunlar bitene kadar işe gelmemesini söyledim.
The closer it gets to the execution date, she's, like, nervous and distracted and I finally had to tell her, you know what, just don't even come to work until all this blows over.
Ona getireceğimi söyledim ama hep unutuyorum.
I told him I'd bring this in, but I keep forgetting it.
Yönetmenin böyle bir değişiklik yapmak istediği doğru ama ona geri çevirdiğimi söyledim.
It's true that he proposed the offer. But I said no.
Söyledim ya, ona vakit tanıyorum.
I told you, I'm giving him space.
Ona zaten söyledim...
I already told him...
Ona seninle son derece ciddi bir ilişkimiz olduğunu söyledim ve tabi... Bana bir yalan borcun var.
I told her I was in a serious relationship with you, so... lay one on me.
Yemin ederim, odasında kalmasını söyledim ona.
I told him to stay in his room, I swear.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]